Abdullah KAVAN
10 maddelik “master plan” sahada nasıl görünecek?
Başbakan Davutoğlu'nun, Mardin'de açıkladığı maddeler konuşulurken bunun sahaya nasıl yansıyacağını zaman gösterecek. Birçok açıdan hazırlanan bu maddelerin üzerinde çalışıldığı ve yeni bazı hamlelerin atılmak istendiği gözüküyor. Toplumun katmanları ve oluşan mevcut durum düşünülerek; psikolojik unsur, kamu düzeni, sosyal seferberlik, bölgeye ekonomik destek, idari düzenlemeler, etkin iletişim stratejisi gibi başka konuları da kapsayan 10 madde'nin bölgeye yansımasının sonuçlarını ileriki zamanlarda göreceğiz. Ancak burada önemli olan sahaya hangi şekilde yansıyacağıdır. Ya da halkı ilgilendiren meselelerde halkla diyalog kuracak kişilerin sahadaki etkisi ne olur? “Etkin iletişim stratejisi” adı altında halkı aydınlatacak kurumların sahadaki etkisi ne kadar olur. Ya da “sosyal seferberlik” adı altında halkın temel dokularını etkileyecek dinamikleri sağlayabilecekler mi? “Psikolojik unsur” dedikleri madde kapsamında bölge halkını ne kadar rahatlatabilecekler. Daha birkaç gün önce devletin bünyesinde “rehabilite” etmek adına Gençlik ve Spor Bakanlığının düzenlediği bir programda “Cafer Gizli” adındaki bir gencin katledilmesi bu dokunun sahada nasıl yansıdığını gösteriyor. Sözde rehabilite adına giden öğrencilerin PKK adına slogan atması, marşlar söylemesine müdahale azmini göstermeyen program düzenleyicilerin gösterdiği bir ihmal söz konusu… Bunun içindir ki konuşulan maddelerin sahada nasıl olacağı ve nereden başlayacağı sorununu çözmek gerekir.
Bu maddelerin bir kısmının etki etmesi ve sahada görünmesi için bölgedeki güç dengelerini tespit etmek gerekir. Şu anda her ne kadar çözüm süreci konuşulmuyorsa da devlet-hükümet bir muhatap arıyor. HDP durduğu noktada güven vermiyor. Böyle bir pozisyondan sonra şu andaki devlet-hükümetin geldiği nokta; PKK'yla mücadele, halkla diyalog noktasıdır. HDP'de güven vermediği ve PKK'dan yana tavır takındığı için yeni muhatapların bulunması elzemdir. Peki, bu muhataplar kim olacak? Bölgede birçok STK, cemaat, kanat önderleri ve partiler vardır. Ancak bunlar arasında ismi olup da cismi olmayan yapılar vardır. Elbette bunlar da işin içinde olacak ancak irade gösterebilecek ve PKK dışında birliktelik ruhunu oluşturacak kesimleri tespit etmek çok daha önemlidir. Bugün bölgede bu iradeyi gösterecek gücün HÜDA PAR ve bileşenleri olarak durduğunu kimse inkâr edemez. Özellikle bölgede etkin olan ve birliktelik ruhunu oluşturacak İslâmi kimliği onu çok daha önemli hale getiriyor. Davutoğlu'nun söz ettiği “birliktelik ruhunu” sağlayabilecek HÜDA PAR'ın çözüm sürecinde etkin rol almasını sağlamalıdır. Davutoğlu'nun söz ettiği “Alpaslan'ın ordusundaki Kürtler, Selhaddin-i Eyyubi'nin ordusundaki Türklerin” birleşimini sağlayacak dinamiği görmezden gelmek gerçekçi bir bakış açısı olamaz. “Master plan” kapsamında açıklanan 10 madde'nin sahaya yansıması adına farklı dinamikleri görmek şarttır. Yoksa kâğıt üzerinde halkla ilişkiler ve sosyal yaşamı ilgilendiren maddelerin zemini kolay değildir.
Tabii ki belediyeler gibi yapılara yapılacak idari düzenlemelerin bir etkisi olacaktır. Şimdiye kadar halkın paralarını “nereye gittiği malum olan” bu gidişata dur demek devletin ve hükümetin görevidir. Ancak şu soruyu da sormadan geçemiyoruz. Şimdiye kadar bu yolsuzluk ve terörü finanse etmek ortadayken niye bir adım atılmıyordu? Bu yolsuzlukların inceliklerini anlatan devlet-hükümet in suçu hiç mi yoktur? Bu zemini görmezden gelen ve bugünkü sıkıntıların oluşmasını es geçen yetkililerin bir “öz eleştiri” yapmaları gerekmez mi? Bütün bunlar ortada dururken 10 maddelik “master plan” ne kadar yerine oturacak hep beraber göreceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.