28 Şubat darbecileri özgürlüğüne kavuşurken mağdur ettikleri yüzlerce kişi ise hala cezaevinde
28 Şubat darbecilerinden 2 generalin yaş haddinden tahliye edilmesi kararını değerlendiren MAZLUMDER Cezaevi Komisyonu Başkanı Eyyup Akıncı, darbecilerin serbest bırakıldığını ancak mağdur ettikleri yüzlerce kişinin ise cezaevinde kalmaya devam ediyor.
28 Şubat Davası kapsamında tutuklanan darbeci generallerden Çevik Bir, Alzheimer hastası olduğu gerekçesiyle geçtiğimiz ağustos ayında serbest bırakılmış, alınan karar sonrasında ise cezaevinde ciddi hastalıklarla mücadele eden özellikle Müslüman mahkûmların ise cezaevinde kalmaya devam etmeleri konusu yeniden gündeme gelmişti.
Yine bazı siyasi mahkûmların bazı hastalıkları sebebiyle serbest bırakılması ancak aynı hastalıkla mücadele eden, hatta daha ağır hastalığı olan 28 Şubat mağduru Müslüman mahkûmlar ise avukatları ve ailelerinin defalarca başvuru yapmasına rağmen başvuruları kabul edilmedi.
Aradan geçen yaklaşık 6 ayın ardından Müslüman mahkûmlardan hiç kimse serbest kalmazken bu kez yine 28 Şubat darbecilerinden Emekli Orgeneral İlhan Kılıç ve Emekli Tümgeneral Kenan Deniz, 26 Ocak tarihli resmi gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla tahliye edildi.
Kolon kanseri olan ve ince bağırsakları ile kalın bağırsaklarından bir kısmı alınan Şeyhmus Alpsoy, tekerlekli sandalyeye mahkûm olarak tek başına hayatını idame ettiremeyecek durumda olmasına rağmen cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Aysel Tuğluk demans hastası olduğu gerekçesiyle Adli Tıp Kurumu kararıyla 'cezaevinde kalamaz' raporu verilerek tahliye edilirken aynı hastalıktan muzdarip olan ve hatta avukatlarını, ailesini dahi tanıyamayan Sıddık Durgun ise cezaevinde tutulmaya devam ediliyor. Yine kanser hastası olan Ahmet Dizlek ve daha birçok mahkûm, uygulanan çifte standartlar sebebiyle zor şartlar altında cezaevinde kaderlerine terk ediliyor.
Adli Tıp Kurumu'nun ikircikli tavrı ve siyasilerin seçim öncesi birilerine imtiyaz tanımasını eleştiren MAZLUMDER Cezaevi Komisyonu Başkanı Avukat Eyyup Akıncı, İLKHA muhabirine verdiği demeçte, Adli Tıp Kurumu'nun Adalet Bakanlığı'ndan ayrılarak tamamen bağımsız olması, bir mahkûm için verilen kararın diğer mahkûmlar için de uygulanması gerektiğini ifade etti.
Darbecilere özgürlük, darbecilerin mağdur ettiklerine mahkûmiyet
Daha önce de Çevik Bir'in, şimdi de 2 darbeci generalin cezalarının Cumhurbaşkanı kararıyla kaldırıldığını hatırlatan Akıncı, "Bu karar, Anayasa'nın 24'üncü maddesine dayandırılarak Cumhurbaşkanı kararıyla yapıldı. 28 Şubat'ın yaklaştığı bugünlerde 2 general daha affedilmiş olundu. Darbeye katılanlar affedildi ama 28 Şubat döneminde mağdur olan, cezaevine giren ve hâlihazırda 28 Şubat yargılamalarıyla hala içerde bulunan yüzlerce mahpus cezaevinde ceza çekmeye devam ediyor. Mahkeme kararıyla darbe yaptıkları ve bu süreçte brifinglerle yargıyı dizayn ettikleri açık bir şekilde mahkeme kararıyla ispatlı olan generaller serbest bırakılırken onların mağdur ettikleri hala cezaevlerinde ceza çekmeye devam ediyor. Bu mahpusların çoğu da hasta, yaşlı ve cezaevinde hayatlarını idame ettiremeyecek durumda olmalarına rağmen cezaları devam ettirilmekte, tahliye edilmemektedirler." dedi.
"Adli Tıp Kurumu bağımsız olmalı"
Akıncı, "Adli Tıp Kurumu, bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığı'na bağlı bir kurum olarak kurulmuş ve bu şekilde devam ediyor. Adli Tıp Kurumu'nun verdiği raporlarla hasta mahpuslar tutuklu olarak yargılanmakta veya verdikleri raporlarla bu generaller affedilmektedir. Karar verici ve bir nevi cezaları kaldırabilme yetkisi olan Adli Tıp Kurumu, bir kere bağımsız değil ve bütçe olarak da Adalet Bakanlığı'na bağlı. Böyle olunca da bağımsız davranamıyor. Siyasi mahkûmlar arasında ayrımcılık yapmaktadır. 28 Şubat mahpuslarına yönelik verdiği ikircikli kararlar ile olumsuz rapor verirken 28 Şubat generalleri gibi topluma çok tartışılan bazı kişiler hakkında verdiği kararlarla da aslında şaibeli bir hal almaya başladı. Adli Tıp Kurumu'nun tamamen bağımsız olması gerekir." diye konuştu.
"Sadece seçim öncesi generallere değil hastalığı sebebiyle cezaevinde yaşayamayan tüm hastalara bu hak verilmeli"
Şu anda 28 Şubat sürecinde cezaevine giren ve cezaevinde kalamayacak durumda olan çok sayıda mahkûmun olduğunu vurgulayan Akıncı, "Adalet Bakanlığı, eskiden istatistikleri birebir yayınlıyordu. Şu anda cezaevinde hem Müslüman mahpuslar hem de adli mahpuslardan çok sayıda kişi cezaevinde hayatını idame ettiremeyecek durumda olan mahkûm var. Şeyhmus Alpsoy yıllardan beri Kolon Kanseri. İnce ve kalın bağırsakları alınmış, cezaevinde hayatını idame ettiremiyor ama bugüne kadar avukatları defalarca talep etmesine, ailesinin talebine rağmen cezası kaldırılmıyor. Cezaevinde bu hastalıklı haliyle bir şekilde yaşamını devam ettirmeye çalışıyor. Sıddık Durgun da demans hastası ve ailesini, avukatlarını bile tanıyamıyor. Ancak bugüne kadar hiçbir talebi karşılanmadı. 2 yıldır Ahmet Dizlek'in ailesinin, avukatlarının defalarca talep etmesine ve Adli Tıp Kurumu rapor vermesine rağmen hiçbir şekilde kemoterapi uygulanmadı. Hastalığı iyileşmeden midesi alındı ancak cezası kaldırılmadı. Bunun gibi yüzlerce mağdur, mahpus var. Adli Tıp Kurumu'nun bu ikircikli yaklaşıma son vermesini, Cumhurbaşkanının generallerin cezasını kaldırdığı gibi diğer tüm hasta mahkûmlara da aynı uygulamayı yapmasını bekliyoruz. Sadece seçim öncesi generallere değil hastalığı sebebiyle cezaevinde yaşayamayan tüm hastalara bu hakkın verilmesi gerekir. Umarız ki, bu uygulama tüm mahpuslara uygulanır ve bu çifte standart, şaibeli kararlar belli bazı imtiyazlı kişilere, seçimler öncesi uygulanan bir uygulama olarak bırakılmayacak." şeklinde konuştu. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.