Nurullah AY
28 Şubat filmi
Dışarıda hava soğuk, mevsimlerden kış, aylardan şubat...
Bin yıl sürecek bir masal yazmaya uğraşmada, beynindeki karanlığı yüzüne akseden kara yüzlü bir cellat.
Ortaçağ karanlığına gömülecekti Anadolu, bir baştan bir başa…
Hak adına halk için direniyordu savunan adam, alnında boncuk boncuk ter… Sultan Abdülhamit yalnızlığında…
Pes etmek mi, mü'mine yakışmaz, haşa!..
Salamon, fötr şapkasıyla Süleyman görünmüş, Racha, Reha olarak ekranlarda… Kohen Türkçe konuşuyordu, Moşe'nin dudaklarında istihza…
Uğursuz biri dünyayı dar etmeye yeminli mütedeyyin halka…
Zamana and içiyor, zamana meydan okuyor… Kara yüzlü celladın karşısında boncuk boncuk terin altındaki nurani bir ten…
“Güneşi balçıkla sıvamalı” dedi biri.
“Ayın üstüne sipsiyah örtü çekilmeli dedi diğeri.
“Simsiyah” diye düzeltti bir diğeri…
Üniformalı bir şarlatan “sokak lambalarını patlatmalı, evler ölüm uykusuna yatsın” dedi.
Nursuz bir yüz, sert bir er edasıyla “ateşböceklerinin ışıklarını söndürme işini bana bırakın, uygun odanız var mı” dedi.
“Savunan adama karşı bir adam bulmalıyız” dediler hep bir ağızdan.
“Ayol, şekerim kusura bakmayın biraz geciktim” diyerek içeri girdi Sisi.
Dışarda lapa lapa yağan kar… Hava soğuk ve ayaz… Kara yüzlü cellada inat, her taraf beyaz… Mevsimlerden kış, aylardan şubat…
Şubat soğuğunda alnında boncuk boncuk terle savunan yalnız bir adam.
Boncuk boncuk ter, soğuk ve ayaz… Her taraf tunç asker, etraf bembeyaz…
Kabadayı'nın üstünde bir üniforma… Kendisini çekiç sanan çevik biri, halkı çakılacak çivi sanmada. Savcı, avcı kesilmiş; vurarak alacağını düşünüyor, vurdukça alçaldığını fark etmeden.
Er olamayan bir zat sözde terzi kesilmiş, kasnakla kanaviçe yapar gibi halka bir elbise tasarlamada...
Birileri Yeşilçam'ın Coşkun'u rolünü üstlenirken, ağlak şarlatan gazozlara uyku ilacı atma çabasında...
Nihayet müşterek bir karara varıldı:
Savunan adam'a karşı bir adam… Adam… Dam…
Dışarda laba lapa kar…
Savunan adam'a karşı bir adam…
Kardan adam…
Sokaklarda curcuna, işkence odaları, ikna odaları…
İkna olamayan asi(l) ruhlar ve Hz. Yusuf'tan beri boş kalmayan dam.
Batık Çalış Güruhu kar toplamaya başladı ilkin. Nuh Mete, Çevik bir hareketle toplanan karı seyretmeye başladı. Uyuşturucudan sabıkalı Kalkancı sahte bir dergâhta mürit görevi üstlenmiş şarlatanlarla kukla oyunu oynamada. Üniformalı kuklalar, halka karşı tankları sokağa salmada…
Köşe kapan kalemşörler, Sabah Akşam halka hakaret etme özgürlüğünü kullanıyordu. Lağımın vanaları sonuna kadar açık… Halkın üzerine her türlü pisliği saçma Hürriyet'ini Aydın bir sıfatla anılan Doğan sonuna kadar kullanmakta.
Ve Savunan Adam'ın yanında kaya gibi duran bir adam, Hasan Karakaya… (Şahidiz ya Rabb!)
Solcusu, Kemalist kesilmiş; bölücüsü köşelerde el ovuşturan gönüllü ajan…
Kemalisti mi?
Kemalist'i hiçbir insani değeri olmayan katıksız birer militan… Halkına karşı birer kahraman(!)
Çakallar köşe kapmış, satılık her kalem, bir şarlatan… Kalemlerinde damlayan zift veya katran…
Beyaz bir sayfa açma adına doğu ve batıya aynı anda bakan bir profesör peydahlandı, siparişle fetva basan...
TÜRK İŞ, işçilerin Bayram'ını kutlamak için işçilerden topladığı alın terleriyle maskeli balo organizasyonunda… Gramofon'un DİSK'inde Enternasyonal Marşı…
Ağlak vaiz, furuat – teferruat temalı şiirler yazmaya başlar vazife icabı… Gözyaşlarının yerini racon kesen mısralar… Ekranlarda erkeklik taslamalar… “Beceremediniz artık bırakın” şiiri bestseller arasında.
Savunan adam, kardan adam ve iki mısralık bir şiirden dolayı kodese tıkılan bir uzun adam…
Bitmeyecek bir sevdanın ilk mısralarıydı o gün okunan mısralar…
Bitmeyecek bir destanın ilk dizeleri…
“Sermayesi buz olanın korkusu güneştendir” ve kardan adamın saltanatı güneş belirinceye kadardır, elhakk!...
Baş aktör, buz gibi soğukta, alnında boncuk boncuk terle Savunan Adam…
Güneşin doğuşuyla erimeye yüz tutup çamurlaşan kardan adam…
Hile ve kumpasla halkın iyilik duygusuna kılıç çalan ağlak şarlatan…
Bin sürecek yeni bir destanın ilk mısraında tankları durduran adam(lar)…
Yüreği yanan adam…
Savunan adam…
Ve bir sabrın nüvesi: Tankları durduran adam…
Uyarı: Dönemin panoraması için bold yazılan yerleri yukarıdan aşağıya bir kez daha okumanız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.