Mehmet Ali GÖNÜL
50 Canın Hikmeti
Yüzlerine baktığımda acının tüm izlerini gördüm gözlerinde. Zulme giriftar olmuş benliğinin intikam kokan kelimeleri değil, bağışlayan/affeden sözcükleri kavisler çiziyordu havada. Yanında, kolunda veya bağrında hep birileri vardı. Belki de aynı dinden değillerdi; ama acı onları insanlık dininde bir araya getirmişti. Yürekleri aynı acıyı paylaşıyor aynı hissiyatı soluyordu.
O gün taranan cami değil; kiliseydi, havraydı; Budizm’in, Hinduizm’in mabediydi. Vurulan insanlıktı. Camilere bırakılan çiçekler gönüllerin ortak acısıydı.
Başbakanları o gün bir anne, acı ve ızdırabı vurulan Müslümanların aileleriyle paylaşan bir kadındı. Kucakladığı vatandaşı değil, ihtiyacı olan birlikti, beraberlikti.
Müslümanların yanında onlar gibi ağlayan insanlar vardı. Ellerinde çiçekler, yüreklerinde acı, gözlerinde yaş yaş hüzün… İnsanlığın dini olan adaleti anıyorlardı, yaşanan zulmü anarak.
Düşündüm: Neden dünyanın öbür ucunda okyanusun ortasında Yeni Zelanda da… Neden başka bir yerde değil de burada… Yarısı Hıristiyan yarısı da seküler yaşam tarzını dini azınlıklarla beraber sürdüren 5 milyonluk bir ülke.
Hikmetler içinde hikmet yaratan Yüce Allah’ın, şer görünen hayırdan hayır görünen şerden kitabında bahsetmesi bir hikmete mebnidir.
Umarım bu şehadet olayı bu memlekette Müslümanların hem kemiyet hem de keyfiyet açısından artmasına, yaşananlara olan ilginin buna bereket katmasına, Müslümanların daha rahat çalışmasına vesile olur. Umarım bu ülkenin tarihinde yeni bir sayfa ve yeni bir başlangıç açılır.
Görmediniz mi bayan emniyet amirinin Müslümanlar gibi hamd ve salat ile söze başlamasına ya da sosyal medyada belirtilenler doğruysa Müslümanlığını ilan etmesine.
Görmediniz mi 14 yaşındaki bir delikanlının ırkçı senatörün kafasında yumurta kırarak söylediklerini protesto etmesini.
Görmediniz mi Başbakanlarının vurulan Müslümanların aileleriyle saygı gereği örtülü olarak kucaklaşmasını.
Kanlarının bereketi okyanusun içinde bir damla misali şimdiden dalga dalga genişlemekte. Bilemeyiz belki, ama şahitlik ederiz ki Yeni Zelanda da bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. İslam’ın sesi ve adımları, katilin ve arkasındakilerin düşünemeyeceği kadar daha gür daha canlı ve daha dinamik olacaktır.
Sebepleri yaratan yüce Allah’tır. Acısı yüreklere 50 can acısı kadar tek tek düşse de katlanarak o toplumu İslam’ın aydınlığına ulaştıracaktır. Hatta sınırlar ötesine ulaşacaktır. Daha dün ABD’li sanatçı Della Miles bu katliamdan sonra kararını verip Müslüman olduğunu açıklamadı mı?
50 can, 50 ailelik değil 1.5 milyarlık acı bıraksa da paylaştıkça, acıyı azalta azalta yaşıyoruz. Hırsında boğulan katil veya katiller, öldürmekle Müslümanların yok olmayacağını bildiklerinden acıya gark etmeye çalışıyorlar. Öfkelerinde ve hırlarında boğuluyorlar.
Bu katliamın karanlıkta kalan yürekleri, İslam’ın aydınlığı ve Yüce Allah’ın hidayeti ile neticelenen bir sonucu olduğuna inanıyor, tüm Müslümanlara Rabbim rahmetiyle muamele etsin diyorum.
Onlar senin masum ve mazlum kullarındı. Şimdi misafirin oldular. Misafirlerine en iyi davranan sensin Allah’ım! Kanlarını bereketli, amellerini sevindirici, akıbetlerini hayırlı kıl Allah’ım!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.