6-8 Ekim’i ABD planladı Demirtaş bölgemizde uyguladı
6-8 Ekim olaylarını ABD’nin planladığını, Selahattin Demirtaş tarafından da bölgemizde uygulandığına söyleyen HÜDA PAR GİK Üyesi M. Mehdi Oğuz, sanıkların yargılanmasına ilişkin görülen davadaki aksaklıklara dikkat çekti.
6-8 Ekim 2014 tarihlerinde Kobani’de yaşanan çatışmaları bahane eden HDP yöneticilerinin çağrıları sonucu PKK/HDP’liler alanlara inmiş, dindar halkı hedef haline getirerek başta Yasin Börü, Hüseyin Dakak, Riyad Güneş, Hasan Gökgöz olmak üzere İslamî kimlikli şahsiyetlerin katledildi.
Katliamların yıl dönümde değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR GİK Üyesi M. Mehdi Oğuz, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki güçlerle hesaplaşmanın 6-8 Ekim olaylarının aydınlatılmasından geçtiğini söyledi.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş tarafından yapılan eylem çağrısından sonra halkın sokağa çıktığını hatırlatan Oğuz, yapılan çağrı üzerine 3 gün boyunca Doğu ve Güneydoğuda Kürt illerinde cereyan eden olaylarda masum insanların katledildiğini söyledi.
Oğuz, “6-8 Ekim olayları tamamen ABD tarafından planlanmış ve Demirtaş’ın talimatıyla bölgemizde uygulanmıştır. Bu saldırının arkasında ABD’nin olduğunu biz görüyoruz. ABD’nin talimatıyla sokaklara dökülen PKK ve HDP’liler IŞİD’i bahane ederek İslami değerlere ve Müslüman halka saldırmıştır. Kobani saldırıları bahane edilerek, camilere, medreselere, İslami STK’lara saldırılmış, Müslümanlar açıkça hedef haline getirilmiştir.” İfadelerini kullandı.
Olaylarda hükümetin de ihmali var
6-8 Ekim olaylarında polisin olaya müdahale etmemesi ve Diyarbakır Valisi’nin olaylar sonrası basına yaptığı “Polis müdahaleye göndermeleri durumunda şehit verirdik” şeklindeki açıklamasını hatırlatan Oğuz, olayda hükümetin de ihmalinin olduğuna dikkat çekti.
“6-8 Ekim olayları aydınlatılması gerekiyor”
15 Temmuz darbe girişiminin her yönüyle ortaya çıkarılmasının 6-8 Ekim olaylarının aydınlatılmasına bağlı olduğunu belirten Oğuz, 2013 yılında Gezi eylemleriyle başlayan bir süreç olduğunu ve 6-8 Ekim’in de bu sürecin devamı olduğunu söyledi.
Oğuz, “Toplum ciddi anlamda karıştırılarak toplumda kaos ortamı oluşturulmak istendi. Bunda başarılı olunmayınca da 6-8 Ekim olayları devreye sokuldu. Bu da başarılı olmayınca 7 Haziran seçimlerinden sonra çukur siyaseti üzerinden, dağlardaki çatışmalar şehir merkezlerine taşındı ve şehir merkezlerinde çok büyük tahribatların oluşmasına zemin hazırlandı. Bu olaylar sonucu birçok insan hayatını kaybetti. Bütün olarak bu süreci göz önünde bulundurduğumuzda adeta darbeye bir zemin hazırlandığını görüyoruz. Hem 6-8 Ekim olayları ve hem de FETÖ’cü darbe girişiminin arkasında ABD ve yerli uşaklarını görüyoruz. Dolayısıyla 15 Temmuz darbe girişimi her yönüyle ortaya çıkarılmak isteniyorsa 6-8 Ekim saldırılarının da çok ciddi olarak aydınlatılması gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“6-8 Ekim olaylarının aydınlatılması 15 Temmuz darbe girişimine katkı sağlayacak”
“6-8 Ekim olaylarının aydınlatılması, 15 Temmuz ABD destekli darbe girişimine büyük katkılar sağlayacaktır” diyen Oğuz, sözlerine şöyle devam etti:
“Maalesef bugüne kadar, bu saldırılara ilişkin olarak yapılan yargılamaların çok basit, çok yüzeysel bir yargılama sürecinin olduğunu görüyoruz. Sokakta yakalanmış birkaç çapulcunun hâkim önüne çıkarılıp cezalandırmak suretiyle bu olayları kapatılmak istendiği izlenimi var. Davanın yargılanma sürecine baktığımızda bu durum dikkatimizi çekiyor. Gerçekte de 6-8 Ekim olaylarının aydınlatılması, 15 Temmuz darbe girişimine de çok büyük katkılar sağlayacaktır. 6-8 Ekim olaylarının talimatını veren ve bu olayların azmettiricisi olan gerek HDP/PKK/KCK yöneticileri gerekse de 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ortaya çıkan FETÖ’cü mülkü idare amirleri, polis veya yargı içerisindeki ihanet şebekelerinin ortaya çıkarılması son derece önemlidir. Burada gerçekten adalet tesis edilmek isteniyorsa olayı hem fiilen gerçekleştirenler, hem de azmettirenler, ya da bu olaylara göz yuman kim olursa olsun üzerlerine çok ciddi bir şekilde gidilmeli ve ucu nereye giderse gitsin bu soruşturmalar genişletilmelidir. Eğer soruşturmalar bu şekilde genişletilirse 15 Temmuz darbe girişimi sürecinin de daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyim.” ifadelerini kullandı.
“6-8 Ekim olayları haklılığımızı ortaya koyan bir olaydı”
Parti olarak 6-8 Ekim olaylarından önce çözüm sürecinde PKK ile pazarlık yapılmasının yanlış olduğunu dile getirdiklerini belirten Oğuz, hükümetin mevcut çözüm sürecinin bozulmaması adına bölgede yaşanan hukuk ve insanlık dışı gelişmelere karşı göz yumduğunu söyledi.
Oğuz, 6-8 Ekim 2014 tarihinde yaşanan olayların kendilerini haklı çıkardığını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Kürt meselesinin çözülmesi noktasında PKK ile pazarlık yapılmasının son derece yanlış olduğunu, çözüm sürecinde PKK’nin daha da güçlendirildiğini, silahlı unsurlarının halkın üzerinde ciddi anlamda baskı kurduğunu ve PKK’nin özellikle şehir merkezlerinde yoğun bir şekilde silahlandığını defalarca söyledik. 6-8 Ekim olayları, bizim haklılığımızı ortaya koyan bir olaydı. Günlerce şehirlerin nasıl ateşe verildiğini gördük. Tüm bunlara rağmen hükümet, çözüm süreci denilen ucube sürecin bozulmaması adına 6-8 Ekim olaylarını başlatan HDP/PKK’ye göz yumdu ve olayların üstüne gitmedi. “
“Yasin Börü bu toplumun vicdanıdır”
7 Ekim 2014 tarihinde kurban eti dağıtırken PKK/HDP’liler tarafından vahşice katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarının katil zanlılarının yargılandığı dava süreci hakkında da değerlendirmelerde bulunan Oğuz sözlerini şöyle bitirdi:
“Yasin Börü ve arkadaşlarının maruz bırakıldıkları katliam Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerek rejim tarafından, gerek ise örgüt tarafından işlenmiş olan katliamların iyi anlaşılması bakımından son derece önemlidir. Özellikle PKK’nin 30 yıllık çatışma süreci içerisinde Kürt halkına çektirmiş olduğu acıların, gözyaşının, kanın simgesel bir örneğidir. PKK’nin geçmişte yaptığı birçok vahşet vardı. Yasin Börü aslında bütün vahşetlerin bir arada tecessüm ettiği bir simgedir. Burada Yasin Börü davasına sahip çıkılması, bu katliama karşı vicdan sahibi bütün kesimlerin biraraya gelip, sorumlulukları karşısında tek yürek olmaları, böyle cinayetlerin bir daha yaşanmaması noktasında da son derece önemlidir.”
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.