Selahaddin YILDIRIM
ABD ve Batı’nın kirli oyunları
İslam ümmeti, Batı dünyasının sürdürdüğü sinsi ve ikiyüzlü politikaları sonucu yaşadığı acılardan bir türlü kurtulamıyor. Batı, Osmanlı devletini ortadan kaldırdıktan sonra bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirdi. Batılı güçler bölgeyi sadece coğrafi olarak parçalamadı. Müslüman zihnini de parçaladılar. İslam ümmeti içine atılan etnik ve mezhebi nifak tohumları ümmet bünyesinde öldürücü etkisini henüz kaybetmedi. Mezhep ve ırk eksenli ayrışmalar bölgeyi kontrolleri altında tutmak isteyenlere bulunmaz fırsatlar sağlamaya devam ediyor. Bu siyasetin alt yapısı olarak asırlar önce başlatılan oryantalizm çalışmaları ılımlı, uyumlu İslam projesi ile devam ettiriliyor.
Ümmetin iki yakasını bir araya getirmeye matuf her girişim envai türlü fitne-fesat, baskı ve şiddetle engellenmeye çalışılıyor. Müslüman halkın kendi kendini yönetmesine izin verilmiyor. Halkın iradesini yönetime yansıtmak isteyen oluşumların önü kesiliyor, tehlikeli sayılıyor, terör örgütü kapsamına alınarak kendilerine karşı her türlü gayr-ı ahlaki ve gayr-ı hukuki muamele meşru görülüyor. ‘Benden yana olursan ne ala, aksi halde başına her türlü şey gelebilir’ yaklaşımını temel politikası olarak belirleyen Batı, Arap baharı süreciyle kontrolden çıkmaya yüz tutan durumu eski haline döndürmek için olağanüstü gayret harcamaya devam ediyor.
Batı, dün coğrafyamızı parçalamış olmanın kendisine sağladığı çıkarlarını korumak adına, bütün bir bölgeyi zapt-u rapt altına alacak müdahalelere ara vermeden devam ediyor. Bunu Afganistan, Irak ve Libya’da olduğu gibi bazen açıktan, bazen de Suriye, Yemen, Türkiye, Mısır gibi ülkelerde dolaylı olarak yapıyor. Mısır’da özgür seçimlerle iktidara gelen İhvan’a karşı yapılan askeri darbenin arkasında batılılar ve onların yerli işbirlikçileri durmaktadırlar. Mısır askeri darbesi her şeyi ile bir batı oyunudur. Cuntacı askerler bu oyunun sadece oyuncusu durumundadırlar ancak. ABD ve AB, askeri darbe yapmış cuntaya desteklerini gizleme gereği bile duymuyorlar. Amerika, cunta yönetimine her türlü desteği sağlamaya devam ettiği gibi cuntanın işlediği cinayet ve hukuksuzluklara da en ufak bir tepki göstermiyor. Son olarak İhvan’ı terör örgütü ilan eden Cunta’ya, ABD on adet Apaçi helikopteri vererek destek sağladı. Terörle mücadele için verilen bu helikopterler Müslümanları öldürmek için kullanılacak. Mısır, dokuz aydan beri askeri cunta eliyle her türlü işkence, zulüm ve hukuksuzluğa sahne olmaya devam ederken, insan hakları, demokrasi havariliğini kimseye kaptırmak istemeyen Batılı yönetimler üç maymunu oynamaya devam ediyorlar. Zengin Arap monarşileri ve askeri yönetimleri korumaya çalışan bu politikanın bölgemize daha ne kadar acı yaşatacağını bilemiyoruz.
İngiltere’nin eski başbakanı Toni Blair verdiği konferanslarda Batı’nın Ortadoğu ülkelerinde İslamcılara karşı askeri darbeleri desteklemesi gerektiğini alenen söylüyor. Bu arada Blair’in Amman, Riyad vb yerlerde yaptığı bu tür konuşmalar için Arap şeyhlerinden milyonlarca dolar para aldığı da söyleniyor. Öyle ya, kralların iktidarda ilelebet nasıl kalacaklarının formüllerini veren konferanslar bedava mı olacak? Bölgede Arap baharını yaşamış ülkelere müdahale kapsamında Libya hızla istikrarsızlığa doğru sürükleniyor. Kendi başına buyruk onlarca silahlı milis guruplar ve aşiretlerin merkezi bir otorite altına girememeleri Libya’yı da kanlı bir iç savaşa doğru sürükleme tehlikesi taşıyor. Batı müdahalesine maruz kalan her yer adeta şeytan çarpmışı andıran bir durum yaşanıyor. Bu süreci 1990’lı yıllardan beri yaşamaya devam eden Cezayir’de ise özürlü sandalyesi ile dolaştırılan felçli Abdulaziz Buteflika yeniden cumhurbaşkanı seçildi.
Mısır’da askeri darbeye ‘ehlen ve sehlen’ diyen Batı, cuntanın başı Sisi’nin cumhurbaşkanlığına da tam destek veriyor. ABD ve yandaşlarını endişeye sevk eden önemli bir gelişme yaşandı. Çarşamba günü Gazze’de Filistinli iki gurup, Hamas ve El fetih arasında siyasi anlaşmazlıkları sona erdiren bir anlaşma sağlandı. Anlaşmaya tepki gösteren Siyonist yönetim Mahmut Abbas’ı tehdit ederken, Amerika hayal kırıklığına uğradığını ifade etti ve ‘Filistin’deki yeni oluşum İsrail’i tanımalı, anlaşmanın barış görüşmelerini engelleyebileceğinden endişeleniyoruz’ şeklinde açıklama yaparak anlaşmadan duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
Filistin’de başlayan bu sevindirici gelişmenin darısı diğer parçalanmış, birbiriyle savaşan Müslümanların başına diyelim ve dua edelim inşallaah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.