ABD'nin Avrupa'daki üslerinde 200 nükleer bomba var!
Nükleersiz Bir Dünya ve Ortadoğu inşa etmek ICAN Türkiye (Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Kampanya) hareketi tarafından düzenlenen 'Nükleersiz Bir Dünya ve Nükleer Silahlardan ve Kitle İmha Silahlarından Arındırılmış Bir
Konferansa, Avrupa'da nükleer silahsızlanma alanında ve NATO konusunda faaliyet gösteren sivil toplum temsilcileri, Ortadoğu’dan Bahreyn, Mısır, İsrail ve İran’dan aktivistler katıldı. "Nato'nun nükleer politikası ve Ortadoğu" başlıklı panele Türkiye'den gazeteci Mete Çubukçu, araştırmacı- yazar Selin Bölme, avukat- aktivist Arif Ali Cangı, Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu’ndan Şenol Karakaş konuşmacı olarak katıldı.
Nükleer silahlar büyük tehdit
Konferansın ilk gündemi olan “Nükleer Silahların İnsani ve Çevresel Boyutu”nda, Türkiye’den ve diğer ülkelerden konuşmacılar nükleer silahların sadece kullanılmasının değil aynı zamanda varolmasının dahi ne kadar maliyetli olduğuna değindiler. ICAN Avrupa, Afrika ve Ortadoğu Koordinatörü Arielle Denis konuşmasında, Norveç hükümetinin de çağrısıyla 4-5 Mart 2013 tarihlerinde nükleer silahların insani ve çevresel maliyetini konuşmak üzere uluslararası bir konferans toplanacağını duyurdu. Devletler düzeyinde toplanacak bu konferansın hemen öncesinde, 2-3 Mart 2013 tarihlerinde ise ICAN tarafından organize edilen sivil toplum zirvesi gerçekleşecek. Zirveye tüm dünyadan aktivistlerin katılması bekleniyor.
Gündemin İran’dan gelen konuşmacısı Leila Moein ise ülkesinde İran-Irak savaşı sırasında kimyasal silaha maru kalmış çok sayıda kurban olduğunu, nükleer silahların da aynı şekilde insanlık için çok büyük bir tehdit oluşturduğunu ve yasaklanması gerektiğini söyledi.
Greenpeace Akdeniz Ofisi Kampanyalar Sorumlusu Hilal Atıcı ise, nükleer silahların güvenlik sağladığı ilan edilmesine rağmen, nükleer silah sahibi olan ülkelerle mutluluk endeksi karşılaştırıldığında, nükleer silah sahibi ülkelerde yaşayan insanların aslında kendilerini hiç de mutlu hissetmedikleri, dolayısıyla nükleer silahlar ile güvenlik duygusu arasında doğrudan bir bağ kurulamayacağını söyledi.
İsrail Silahsızlanma Hareketi adına toplantıya katılan Sharon Dolev ise İsrail’de nükleer silahlar hakkında konuşmanın mümkün olmadığını ancak kendilerinin bu konuyu gündeme getirmek için çeşitli çalışmalar yaptıklarını anlattı.
NATO, Nükleer silahlar ve Ortadoğu
Konferansın ikinci gündemi olan “NATO’nun Nükleer Politikası ve Ortadoğu’nun Komşularının Bölgedeki Rolü” başlıklı panele ise araştırmacı-yazar Selin Bölme, gazeteci Mete Çubukçu, aktivist ve Yeşiller ve Sol Gelecek partisi eş sözcüsü Arif Ali Cangı, Hollanda’dan gelen aktivist Susi Snyder, Küresel BAK yürütme kurulu üyesi ve Devrimci Sosyalist İşçi Partisi eş sözcüsü Şenol Karakaş konuşmacı olarak katıldı.
"İncirlik Üssü" kitabı yazarı Selin Bölme, Türkiye'de Nato'nun tarihsel sürecini ve nükleer silahların Türkiye’de depo edilme amaçlarını şu sözlerle ifade etti: "Türkiye'de nükleer silah hikayesi İncirlik üssü ile başlamıştır. Özellikle 1950'den başlayarak ABD nükleer silahlarını Avrupa'ya taşımış ve Türkiye'de 70'li yıllarda sevk edilen nükleer silah sayısı 7300 en büyük rakamına ulaşmıştır. Soğuk savaşı bitmesine rağmen, nükleer silahlar azaltılacağı yerden 1980 sonrası Türkiye, nükleer silah deposu haline gelmiştir. 1982’de Washington- Ankara arasında "10 hava sahası modernizasyonu" mutabakatı imzalanarak nükleerler silahlar hava üsselerine kaydırılmıştır."
NATO, nükleer silahları artırıyor
Bölme, Türkiye'de şu an 6 nükleer silah deposu olduğunu ve bu depoların soğuk savaş bitmesine rağmen aktif olarak yenilenmesini şu sözlerle ifade etti: "Soğuk savaş bitmesi ile NATO'nun politikaları, enerjinin merkezi Ortadoğu'ya kaydı. Nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasını imza atan bir ülke olmasına rağmen Türkiye de, nükleer silahlar daha da artırılmaktadır. NATO bu silah fazlalığına olmasına karşı, bu silahlarla nerede ve nasıl kullanacağına dair hiçbir açıklama yapmamıştır."
İncirlik’ten kimsenin haberi yok
Avukat/Aktivist ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi eş sözcüsü Arif Ali Cangı NATO ve İncirlik üssü hakkında şunları kaydetti: "İncirlik, NATO’nun en büyük Ortadoğu’daki üssüdür. Fakat burada neler depolandığından ya da neler olduğunda kimsenin haberi yok. Ben itiraf ediyorum ki; Milli Savunma Bakanın’ın bile yok. “Nükleer silahlar neden Türkiye’nin bütçesinden ödenmiyor?” sorusu bile Türkiye’de çok sayıda nükleer silah olduğunu bize gösteriyor. Türkiye’ye getirilen nükleer silahlar ile ilgili kararlar malesef Türkiye’deki anayasası maddelerine bakılarak değil; imzalamış olduğumuz uluslararası anlaşmalara göre alınmaktadır. “
NATO, kapitalizmin en büyük silahlı gücü
Küresel BAK Yürütme Kurulu üyesi ve Devrimci Sosyalist İşçi Partisi eş sözcüsü Şenol Karataş, NATO’nun kapitalizm en büyük silahlı gücü olduğunu ve artık kurulma nedenlerinin ortadan kaldığı bir dünyada bu örgütün var olmasını hiç bir mantıklı açıklamasının olmadığı belirtti. İncirlik üssü hakkındaki bilgileri bile ABD’deki bir sivil toplum örgüttünden öğrendiklerini ve Türkiye’de sadece İncirlik’te 60-90 arasında nükleer silah olduğu sözlerine ekledi.
NATO’nun yaramaz çocuğu İsrail
Gazeteci-yazar Mete Çubukçu ise, Ortadoğu’daki son gelişmeleri ve bölgedeki ülkelerin her türlü silah çoğaltımına gitmesinin nedenlerini şu sözlerle ifade etti: "Öncelikle Patriot meselesi ile başlamak lazım. Adana ve Kahraman Maraş’a patriot yerleştirilmesinin nedeni; Suriye’ye tehdit vermek ve Türkiye’nin bölgede yalnız olmadığını hissetmemektir. NATO’nun nükleer silahları bölge entegre etme dışında, bu bölgede bu silahlar sahip iki ülke var. Bunlar; İran ve İsrail. İran’ı büyük bir tehdit olarak algılayan NATO ve ABD malesef İsrail’in bir tehdit unsuru olarak görmüyor. İsrail, NATO’nun yaramaz çocuğu gibi davranıyor.
Ortadoğu'daki silahlanma hakkında verilere değinen Çubukçu şunları ekledi: “Nükleer silahların dışında Ortadoğu’daki birçok ülke 2020’ye 20 milyar dolarlık konvensiyol silahlar satın almışlardır. Ortadoğu, silah üreten şirketler için tam bir alıcı bölgedir. Bu üzerinde durulması gereken ciddi bir konudur.”
Nükleersiz Bir Ortadoğu
Toplantının son gündemi olan “Nükleer Silahlardan Arındırılmış Bir Ortadoğu Mümkün mü? Bizim Rolümüz ne?” başlıklı gündemde Mısır’dan Ahmed Sa’da, Bahreyn’den Nasser Burdestani, İsrail’den Sharon Dolev, Türkiye’den ICAN Türkiye Koordinatörü Arife Köse ve Küresel BAK yürütme kurulu üyesi Ümit Şahin konuştu.
Mısır’dan IPPNW ve ICAN Mısır Adına katılan Ahmed Sa’da, Mısır’da yaşanan devrim sürecinin büyük bir değişim dalgası yarattığını ve bunun kendilerine büyük olanaklar sağladığını anlattı. Devrim dalgasıyla birlikte insanların farklı ve yeni fikirlere daha açık hale geldiğinden söz etti.
Bahreyn ICAN adına katılan Nasser Burdestani ise Bahreyn ve körfez bölgesinde nükleer silahların yasaklanması için yaptıkları çalışmalardan söz etti.
İsrail Silahsızlanma Hareketi adına konuşan Sharon Dolev ise nükleer silahlardan ve kitle imha silahlarından arındırılmış ortadoğu projesinin tarihini anlattı. Projenin aslında 70’li yıllarda İran ve Mısır’ın girişimiyle başladığını, ancak geçen yıl yeni bir ivme kazandığını söyledi. Dolev, “Geçen sene Aralık ayında bir konferans toplanacaktı ancak İsrail’in henüz hazır olmadığı gerekçesiyle yapılamadı. Bu konferans mutlaka toplanmalı ve başarılı bir şekilde sonuçlanmalı, diğer ülkeler de bunun gerçekleşmesi için elinden geleni yapmalıdır” dedi.
Ümit Şahin ise nükleer silahlanma ve nükleer enerji arasındaki bağlantıyı anlattı.
ICAN Türkiye Koordinatörü Arife Köse ise “Bir gün Ortadoğu’daki bu ülkelerden bu diktatörlerin gitmesi nasıl bir zamanlar bi rüya gibi görünüp şimdi gerçek olduysa, nükleer silahlardan ve kitle imha silahlarından arındırılmış Ortadoğu’da rüya gibi görünse de aslında gerçek olmaya çok yakın. Bizim yapmamız gereken ise bu konuyu sadece devletler arasında bir konu olmaktan çıkarıp kamuoyunun görüşünün ve baskısının yansımasını sağlamaktır. Bu süreç, nükleer silahların tüm dünyada yasaklanmasında çok önemli bir adım olacaktır” dedi.(Küreselbak)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.