Açlık, oruç ve Ümmetin yetimleri

Bugün Ramazan'ın birinci günü… Tatlı bir maneviyat ve insan vücudundaki durgunluğun,  manevi hazzın başlangıcıdır. Kimisi bir yıl boyunca ciddi manada açlık hissetmemiş olabilir. Bugün ise açlık çekenleri düşünmenin ve neler hissetmeyi birazcık da olsa anlayabilme zamanı.  Ramazan'nın birinci gününde şimdiden iftar hazırlıklarına başlamış durumdayız.  Her sofrada envai çeşit yemeklerle iftara gideceğiz. Bu kısa zaman zarfında, birçok hazırlık yaptığımız bir zaman diliminde İslam âlemini hatırladım. Açlıktan ölen insanları hatırladım. Açlıktan ölen insanların hangi duyguları ve acıları yaşadıklarını hatırlamaya çalıştım. Bir tarafta sonsuz bir israf yaşanırken diğer tarafta açlıktan ölen insanları hatırladım.

Evet, İslam âlemindeki birçok açlık dramlarından söz edilebilir ki gözüm haberlere ilişti. Ümmetin yetimleri olan Filistinli kardeşlerimizin israil cezaevlerindeki “açlık grevlerini” düşündüm. Bir buçuk aya yakın bir zamandır cezaevlerimdeki 1500 mahkûmun açlık grevi başlatması ve dün itibariyle 150 kişinin sağlıklarının bozulması sonucu hastaneye kaldırılmalarını anlayabilecek miyiz? İslam ümmetine iman ve cesaret pompalayan Filistinli kardeşlerimizin neler çektiğini anlayabilecek miyiz? En masum ve insani haklarını talep etmek adına oruç değil, süresiz açlık grevi başlatan ümmetin yetimlerini bu Ramazan'da hatırlamamıza sebebiyet verecek mi? Az da olsa onların çektiklerini anlayabilecek miyiz?

Ya Suriye ve Yemen'de sokaklarda ekmek kırıntıları toplayan ve bununla karınlarını doyuran çocukların çektikleri haleti ruhiyeyi anlayabilecek miyiz? Gözlerine bakıldığında tek hayalleri doymak olan ve midesi dolu bir şekilde uyumak olan bu küçük bedenlerin acılarını hayal etmek… Suriye'deki bombardıman nedeniyle nereye kaçacağını bilmeyen, hatta sadece çocuklarını doyurmak adına benimsemedikleri kişilerle olmak zorunda kalan insanları anlayabilecek miyiz? Geçenlerde ziyaret ettiğimiz Suriyeli birinin anlattıkları dikkatimi çekmişti: Suriye de birçok kişi sadece çocuklarını doyurmak adına ABD ve yerel işbirlikçileriyle 50 dolar karşılığında askerlik yapıyor…

Ya Myanmar'daki açlık ve sefalete ne demeli…  Diri diri yakılmaktan korkup çöllere kaçan, farklı ülkelere göç eden, orada ekmek bulamayan Myanmarlıları anlayabilecek miyiz? Onların şahsında tüm Afrika ülkelerindeki zulümlerin yanında çektikleri acıları ve açlıkları bu Ramazanda anlayabilecek miyiz? “Umut kervanı” yardım kuruluşunun Afrika ülkelerine göndermiş olduğu yardımları dağıtan bir kardeşimizin anlattıkları ibret vericiydi: Girdiğimiz bir çadıra yardım paketini bırakıyorduk. Etrafındaki çocukların açlıktan zayıflıklarını ve bakışlarını hiç unutamıyorum. Yalnız anneleri bizim tercümana bir şeyler söylüyordu. Tercümana dönüp ne sorduğunu söylediğimizde: “Bu paketi tekrar almayacaksınız değil mi?” diye soruyor. Çünkü bizden önce çadırlara giden Fransızlar paketle birlikte fotoğraf çekip tekrar paketi alıyorlarmış. Bunun üzerine kafiledeki tüm üyeler ağlamaya başlamıştı…

Netice olarak; bu Ramazan'da tutulacak oruç, İslam ümmetinde yaşayan dramları ve açlıkları anlamaya sebebiyet verecek mi? Bu tabloların oluşmasına sebebiyet veren ihtilafları bir köşeye bırakacak mı? Herkesin ortak paydası olan bu Ramazan hürmetine çekilen açlıkları ve zulümleri görmeyi nasip etsin. Bu alt yapıyı hazırlayan ümmetin tarumarlığının bitmesine sebep olsun. Açlık duygusuyla oruç tutan tüm ümmetin birbirlerini anlamasına vesile olsun… Âmin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.