Zülküf ER
Açlıkla Tehdit!
Türkiye'nin Kuzey Irak'ta yapılan Referandum konusundaki itirazlarına bakınca, Ters Motivasyon taktiği mi uyguluyor diye sormadan edemiyorum. Bu kadar keskin ve diplomatik açıdan acemice sergilenen tavrın başka bir açıklaması olmasa gerek. Türkiye, Bağımsız Kürdistan'ı istiyor ama istemiyor gibi mi davranıyor acaba? Elbette bunun da bir sebebi var. Dikkat edin gerek Suriye'de gerekse Irak'ta Türkiye ne diyorsa onun tersi oluyor. Kırmızı olarak tanımlanan birçok çizgi şu anda yeşile dönmüş durumda. Eğer olay böyle değilse, o zaman üzülerek ifade etmek lazım ki; İktidar bir akıl tutulması yaşamaktadır.
Bu akıl tutulması, iktidarı beslendiği kaynaklardan uzaklaştırmaktadır. Öyle ki; komşusunu açlıkla tehdit edecek kadar ileri bir davranış sergileyebilmekteler. Muhteviyatında ‘Komşusu aç yatarken kendisi tok yatan bizden değildir' türünden kaideler bulunan bir dinin müntesiplerinin komşularına, Kapıyı kapatırsak aç kalırsınız, demesi neyle açıklanabilir acaba? 2019'a giden yolda girilen milliyetçilik koridorlarına hâkim olan Başkanlık kaygılarıyla mı yoksa kimin Rezzak olduğunu unutmakla mı?
Politika da birkaç saatin bile uzun süre olarak anlamlandırılmasının sebebi, politik zeminin değişkenliğiyle alakalıdır. O yüzden de özellikle dış politikada keskin tavırların, şahince davranışlar sergilenmesinin diplomatik bir hata olduğunu unutmamak lazım. Söylenecek en son sözü en başta söylemek diplomatik açıdan acemilikten başka bir şey değildir. Suriye'de krizin başladığı ilk günlerde sergilenen keskin tavırlar ülkeye güçlü bir PYD-PKK olarak döndü. Şimdi de aynı şeyin olmaması için hiçbir neden yok.
Irak Kürdistan'ı yeni bir devlet olması hesabıyla destek ve müttefiklere ihtiyaç duyacaktır. Her ne kadar karşı gibi görünse de PKK bu gerginlikten istifade edecektir. Bir de israil meselesi var. Elbette Kürdistan topraklarında israil bayraklarının sallanmasının hiçbir izahı yoktur. Ama sen orada ki insanları, onlara sığınmaya mecbur edersen, tehditler savurursan elbette sahip çıkanın bayrağı orada sallanır.
Üzerinde Türkler kadar Kürtlerin de kanının olduğu Ay Yıldızlı Bayrak elbette ki; tüm Müslümanlar için siyonistlerin bayrağından daha sevimlidir. Yeter ki; üzerinde Ay Yıldızlı bayrağın dalgalandığı tankların-topların namluları kendi geleceğini tayin etmek isteyen bir halka yönelmesin.
Elbette bu tavrın, ekonomiye ve iç politikaya yansımaları da olacaktır. Habur'u kapatmak ekonomik olarak Kürdistan kadar Türkiye'yi de etkileyecektir. Nitekim orada Türkiye'nin boşaltmak zorunda kalacağı pazarı doldurmak için kimi ülkelerin çabaladığı da ortada.
En önemlisi ise, yıllarca beraber yaşamış olan iki halkın arasına fitne salmak gibi bir tehlike var ki; bunun faturası çok ağır olur. Bu faturanın ilk taksitini ise AK Parti 2019'da ödemek zorunda kalabilir.
Ortada Suriye gibi bir örnek varken, iktidarın askeri seçeneklere yoğunlaşması hiç de diplomatça, akıllıca ve de en önemlisi Müslüman'ca bir tavır değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.