“Adanalılar binalarının sağlamlığına güvenmiyor”
Adana’da paniğe neden olan dünkü depremle ilgili İLKHA’ya bilgiler veren JMO Adana Şube Başkanlığı, Mehmet Tatar, binalarının sağlamlığına güvenmeyen Adanalıların en ufak sarsıntıda bile ailece sokakta sabahladığını söyledi.
Adana’da dün meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki depremle ilgili İlke Haber Ajansına (İLKHA) bilgiler veren Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Adana Şube Başkanı Mehmet Tatar, Adanalıların binalarının sağlamlığına tam olarak güvenemediğinden en ufak bir sarsıntıda bile geceyi ailece sokakta geçirdiğini belirtti.
Türkiye’nin yüzde 95’i deprem riski altında bulunan bölgelerden oluşan bir deprem ülkesi olduğunun altını çizen Tatar, binlerce kişinin hayatını kaybettiği 1998 Ceyhan ve 1999 Gölcük depremlerinin, ülkedeki yapıların denetimi açısından önemli bir milat olduğunu belirtti. Özellikle Marmara depremi sonrası yapıların daha dayanıklı inşa edildiğine dikkat çeken Tatar, eski ve dayanıksız yapıların sağlamlaştırılmasına yönelik çalışmaların ise yetersiz olduğunu dile getirdi.
“Adana’daki her sarsıntıda panik oluşuyor”
Adana’nın yanı sıra Osmaniye, Mersin ve Hatay’ın da deprem faaliyet alanları içerisinde bulunduğunu belirterek sözlerine devam eden JMO Adana Şube Başkanı Mehmet Tatar, dün meydana gelen Akdeniz’deki depremle ilgili şu bilgileri verdi:
“Dün 01.01’de merkez üssü Akdeniz olan Tuzla açıklarında 5.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu deprem, başta Adana olmak üzere birçok ilde hissedildi. Adana’da bayağı hissedilen deprem nedeniyle bir panik oluştu. Geçmişte 1998 yılında Ceyhan’da meydana gelen deprem ile, 1999 yılında Gölcük’te meydana gelen ve binlerce kişinin yaşamını yitirdiği depremler, bu paniğin etkisini arttırdı. Depremin şehir merkezinde değil de denizde meydana gelmesi, can ve mal kayıpları yaşanmamasında etkili oldu. Can ve mal kaybının olmaması sevindirirken, halen tam olarak deprem şuurunun oluşmaması bizleri üzdü.”
Deprem gerçeğine dikkat çeken Tatar, “Yıllardır verdiğimiz eğitim, seminer ve basın açıklamasında halkımıza; depremden korkulmaması gerektiğini, depremle yaşamaya alışmamız gerektiğini, çünkü deprem ülkesi olduğumuzu anlattık. Dünkü deprem, kent merkezinde meydana gelmemesine, bununla birlikte çok büyük olmamasına rağmen, halkımızın büyük panik yaşaması dikkat çekici. Deprem sonrası geceyi ailece sokakta geçiren Adanalılar oldu.”diyerek yaşanan paniğe dikkat çekti.
“Normal bir doğa olayı olan deprem ülkemizde afete dönüşüyor”
Depremin sel, heyelan ve kaya düşmesi gibi bir doğa olayı olduğunu, ancak sağlam zemin ve sağlam binalar inşa edilmemesinden dolayı afete dönüştüğünü vurgulayan Tatar, “Bu afetlerden birini 1998’deki Ceyhan depreminde kentimizde yaşadık. Bu depremde 145 vatandaşımız hayatını kaybetti. Bin 500 kişi yaralandı. Binlerce ev de hasar gördü. Yine 1999’daki Marmara depreminde 17 bin insanımızı kaybettik. On binlerce kişi de yaralandı. Türkiye’de deprem bilincinin oluşmasına vesile olan bu depremler, normal bir doğa olayı olan depremin afete dönüştüğü vakalardır. Gölcük depreminden sonra olumlu bazı yeni yasalar ve yönetmelikler çıktı. Bunun neticesi olarak da 2000 ve sonrasında yeni yapılar daha sağlam inşa edilmeye başlandı.”ifadelerini kullandı.
“Güney Adana’nın zemini çok katlı binalar için elverişsiz”
Adana Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyelerinde depremle ilgili birimlerin olmadığını belirten Tatar, bu konudaki eksikliğin bir an önce fark edilip giderilmesi gerektiğini söyledi.
Adana’nın güneyinde yer alan bölgenin tarım arazileri olduğundan, yapılaşmaya müsait olmadığını, buralarda çok katlı yapılanmaya izin verilmemesi gerektiğinin altını çizen Tatar, Kuzey Adana’nın daha sağlam zemine sahip olduğunu vurguladı.
Kentsel dönüşümle eski ve sağlam olmayan binaların yıkılarak yeni binaların inşa edilmesinin doğru bir uygulama olduğunu savunan Tatar, bunun yaygınlaştırılarak devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Teknoloji sayesinde her yere bina yapılmasının mümkün olduğunu ifade eden Tatar, “Ancak binalar yapılırken, ilgili yönetmeliklere uyulmak zorunda. Güney Adana’da büyük bir alışveriş merkezi yapılması durumunda bunun zemin çalışmasının doğru yapılması gerekmektedir. Deprem yönetmeliklerine göre binalar yapılırsa, korkulacak bir şey kalmaz.”dedi.
“Bina alırken ilk önce depreme karşı sağlamlığına bakılmalı”
Bina alırken dikkat edilmesi gereken konuları da ayrıntıları ile paylaşan Tatar, “Bir bina satın alınırken maalesef lüks olup olmadığına bakılırken, sağlam olup olmadığına dikkat edilmiyor. Halbuki bir bina almadan önce buranın zemin etütleri yapılmış mı? O bina etüt ve planlara göre yapılmış mı? Bunlara bakmak gerekiyor. Ben buradan halkımıza bu konuda şunları tavsiye etmek istiyorum. Bina alırken penceresinden, kapısından, fayansından ve lüksünden önce, sağlamlık konusuna dikkat etmelerini istiyoruz. Gerisi tercihlere kalmış teferruattır. Binanın içi ne kadar lüks olursa olsun, deprem anında yıkılırsa bir anlamı kalmıyor.”diyerek sağlamlık konusunun önemine vurgu yaptı.
“Halkımız binasının sağlamlığına güvenmiyor”
Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin deprem öncesi ve sonrası için mastır planı hazırlaması gerektiğini ifade eden Tatar, “Deprem olduktan sonra, yara sarmanın yerine deprem olmadan önce gerekli tedbirlerin alınması daha önemli. Eğer deprem öncesi binalar güçlendirilirse, yeni yapılar da denetimlerle birlikte daha sağlam inşa edilirse, deprem anında korkulacak bir durum kalmaz. Dün meydana gelen 5.2 büyüklüğündeki depremde bile halkımız sokaklarda sabahladı. Bu, halkımızın binalarının sağlamlığına güvenmemesinden kaynaklanıyor. Halkımız binasının kaç şiddetine bir depreme dayandığını bilse, belki deprem anında dışarı bile çıkmayacaktır, panik yapmayacaktır.” şeklinde konuştu. (Ayhan Kaya-İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.