Hüseyin KAYA
Adresi karıştırmış
CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili “Turistlerin gelmemesi yönünde açıklama yapıyor” eleştirisi devam ederken kendisi garip bir olaya daha imza attı.
Kılıçdaroğlu, İngiltere'nin Ankara büyükelçisi Richard Moore ile görüşürken yine Türkiye Hükümetini eleştirmiş; ama eleştirirken nerede bulunduğunu unutmuş.
Şunları söylemiş Kılıçdaroğlu:
"Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti, dış politikada süreci yanlış götürüyor. Sadece AB sürecinde değil Ortadoğu politikasında da hatalar yaptı. Özellikle Avrupa ülkeleri ile girilen söz düellosunun kimseye faydası yok. Türkiye'nin AB üyelik perspektifinden uzaklaşmaması gerekiyor."
Evet, İngiltere büyükelçisine “Türkiye'nin AB üyelik perspektifinden uzaklaşmaması gerekiyor” demiş Kemal Bey.
İngiltere, AB'den ayrılma yönünde irade beyanında bulunurken, para yüzünden diğer AB ülkeleri ile söz düellosu yaşanırken bunlar oluyor.
“Çok içli dışlı olduğu için yine kendini Alman elçiliğinde mi sandı?” diye düşünmeden edemiyor insan.
“Adresi mi karıştırdı, yoksa gündemi mi takip etmiyor” da diyebilirsiniz; ama tüm suç Kemal beyde değil.
Yani adam genel başkan olmuşsa her şeyi düşünmek zorunda mı?
AMERİKA YİNE ŞEYTANLIK PEŞİNDE
Gerilim bir yükseliyor bir iniyor.
Savaş başladı başlayacak gibi bir hava var.
Kuzey Kore merkezli gerginlikten söz ediyorum.
Medya öyle bir algı oluşturuyor ki, bilmeyen de Kuzey Kore'nin Amerika'ya savaş ilan ettiğini, Amerika'nın da buna karşılık vermeye hazırlandığını zanneder.
Ama mesele öyle değil.
Kuzey Kore, uzun menzilli füze denemesi yapmak istiyor ve bu Amerika'yı rahatsız ediyor.
Amerika “Bende var; ama kimsede olmamalı” düşüncesinde, Kuzey Kore bunu kabul etmiyor, çünkü kendini Amerika karşısında güvende hissetmiyor.
Öyle ya Amerika'da şeytanlığın envaı çeşidi var.
Brezilya'yı bir usulle, Venezuela'yı başka bir usulle, Türkiye'yi daha başka bir usulle karıştırabiliyor.
Sonra Maduro'ya baskıcı, Erdoğan'a otoriter, Kuzey Kore liderine diktatör diyor.
Amerikan dış işleri bakanı Rex Tillerson, "Kuzey Kore ile hala diyalog kurma taraftarıyız; fakat bu Kim Jong Un'a bağlı" diyor.
Yani…
Yanisi şu, Amerika “Bana itaat ederseniz sorun yok, aksi takdirde sizi yaftalarım ve içinizi karıştırırım” demek istiyor.
Daha açık nasıl desin ki?
ZORLUKLAR KAFAYI ÇALIŞTIRIR
Basının iddiasına göre Silivri Cezaevi çevresinde ilginç bir kuş yakalanmış. Kuşun üzerinde haberleşmede kullanılabilecek düzenek tespit edilmiş.
Düzenek dedilerse öyle komplike bir şey düşünmeyin. Ayaklarına ipler falan bağlanmış. Ama basının iddiasına göre bu iplerin arasına kağıtlar yerleştirilip haberleşmede kullanılıyormuş.
Ha gayret, diyorum!
Çatılardan atılan notlar, içeriye sokulmaya çalışılan belgeler, şifreli mektuplaşmalar ve kurye kuşlar…
Yakında “dumanla haberleşme” de başlarsa şaşırmayacağım, çünkü baskılar geriye gidişi zorunlu kılıyor.
Ama benim anlamadığım başka bir şey var.
Malum yapının “Hoca”sı farklı güç ve yeteneklere sahip biri diye inanılıyordu.
Manevi “video konferans” sistemi ile görüşmeler gerçekleştirilebilir mesela.
Ya da,
Üç harfliler neden bu işte kullanılmıyor merak ediyorum.
Ama rica ediyorum, lütfen “üç harfliler” derken CIA'yı anlamayın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.