Zülküf RÜZGAR
Afgan cihadının geldiği nokta
Amerika’nın, Afganistan’ı işgal etmesinden bu yana yıllar geçti. Yerli işbirlikçiler ve hainler yardımıyla Afganistan’daki İslami yönetim iktidardan uzaklaştırıldı; ama cihad hiçbir zaman bitmedi, bitirilemedi. Mücahitler, yerleşim birimlerinin daha fazla harap olmaması ve sivillerin ağır hava bombardımanı altında daha fazla kayıp vermemesi için, şehirleri terk etti ve dağlara çekildi. NATO şemsiyesi altında toplanan Haçlılar, büyük bir zafer kazanıp Mücahitleri hezimete uğrattıklarını zannettiler; ama çok geçmeden yanıldıklarını anladılar. Başta Kandahar ve Helmand olmak üzere, birçok yerde arkası gelmeyen saldırılar başladı. Her şey bitti derken, İslami direniş, tarihte olduğu gibi, bir kez daha tüm dünyayı şaşırttı. Onlarca ülke, zaferin nimetlerinin tadını çıkaracaklarını düşünürken, İslami direniş onlara kâbus yaşattı. Batılı koalisyondaki devletler, birer birer askerlerini Afganistan’dan çektiler. Dünya koalisyonu şeklinde Afganistan’ı işgale ve talana gelen zalim Haçlılar, İslam mücahitleri karşısında tam bir hezimet yaşadı.
Cephede büyük bir hezimet yaşayan ABD, bu hezimetin toplumsal bir travmaya yol açmaması ve iç siyasette bir yıkıma dönüşmemesi için, daima gerçekleri sakladı. Kayıplarını hiçbir zaman açıklamadı, saklayamadığı durumlarda ise, gerçekleri hep çarpıttı. Aynı zamanda başta insansız hava araçları olmak üzere, ellerindeki imkânlarla gerçekleştirdikleri katliamları hiçbir zaman açıklamadılar. Mücahitler karşısında aldıkları ağır yenilgilerin acısını, mazlum sivillerden çıkarmaya çalıştılar. Yüzbinlerce masum sivil katledildi. Düğün konvoyları ve camiler bombalandı, köyler basıldı. Kadınlar ve çocuklar katledildi ve her zaman olduğu gibi bu vahşetin ismi, “Afganistan’a demokrasi” olarak konuldu. Haçlıların Afganistan’a getirdiği tek şey felaket oldu. Cephede kaybeden Haçlılar, her zaman olduğu gibi şeytani fitnelerle galip gelmeye çalıştılar. Afganistan’ın toplumsal yapısı çeşitli adlar ve projelerle ifsat edilmeye çalışıldı. Hala bu ifsat faaliyetleri tüm hızıyla devam ediyor. Batılılar, bu alandaki ifsat mücadelesini, en az cephede verdikleri mücadele kadar önemsemektedirler. Kendi kokuşmuş kültürleri ile İslam ümmetinin evlatlarını zehirleyerek öz benliklerinden ve maneviyatlarından uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Bu gün Afganistan’da uyuşturucu kullanma oranı, Batılıların yoğun çabaları ile tavan yapmış durumdadır. Cihada kaynak olana gençler, uyuşturucu ile uyuşturularak, etkisi hale getirilmeye çalışılıyor. Afganistan İslam Emirliği, başta uyuşturucu olmak üzere, Batılı tüm kokuşmuş değerlere savaş açıp Afganistan toplumumdan atmaya çalışınca da medeniyet ve insanlık düşmanları olarak takdim edilmektedir. Ellerindeki kitle iletişim araçları ile kendilerini dost, mücahitleri ise Afganistan düşmanı olarak göstermektedirler. Bu gün gelinen noktada Batılılar yavaş yavaş bazı gerçekleri kısmı de olsa açıklıyorlar. Yapılan zulüm ve vahşetler bir bir ortaya çıkıyor. Kayıplar kısmen de olsa itiraf ediliyor. ABD, Afganistan’da 19000’e yakın asker kaybettiğini açıkladı. Gerçek sayı bununu kat kat fazlası olsa da, asker kaybının, sadece 4000 civarında olduğunun iddia eden ABD’nin bu açıklamaları önemlidir. Bu gün Batılılar tam bir hezimet yaşamıştır. Bir zamanlar davul zurna ile zaferlerini ilan eden Emperyalist zalimler, bugün bu bataklıktan nasıl kurtulacaklarının hesabını yapıyorlar. ABD, Sovyetler Birliği ile aynı kaderi paylaşıyor Afganistan’da.
Batılılar, bir zamanlar eşkıya olarak niteledikleri Afganistan İslam Emirliği ile müzakere yürütmek için tüm çabalarını ortaya koyuyor. Cephedeki, sahadaki mağlubiyetlerinin etkilerini, masada minimize etmeye çalışıyor.
Taliban’ın, Kabil’de devlet başkanlığı sarayı yakınlarında gerçekleştirdiği saldırı sonrasında, herkes müzakere sürecinin tehlikeye gireceğinin öngörürken, Batılıların ve yerli işbirlikçilerinin başka seçeneği olmadığından dolayı, bu olayı, deyim yerinde ise (Taliban bu şehadet operasyonunu açıkça üstlendiği halde) görmezlikten geldi.
Saldırıdan sonra telefonla görüşen Karzai ve Obama, müzakerelerin yürütülmesi hususunda görüş birliğine vardılar. İki lider, Afganistan Yüksek Barış Konseyi ve Taliban temsilcileri arasında Katar’da açılan Taliban ofisinde gerçekleşecek görüşmeleri hala ve her şeye rağmen desteklediklerini deklere ettiler.
Mücahitlerin sahada kazandıkları zaferin niteliği ve Batılıların mağlubiyeti bu son olaylarla bir kez daha tebarüz etmiştir. Cihadın izzeti ve şehadetin bereketi bir kez daha müşahade edilmektedir.
Bu arada şunu da eklemeden geçemeyeceğim. Bunca örneğe rağmen, Haçlıların zulümlerine ve kan dökücülüklerine rağmen, cihadın da izzet ve selamet için tek seçenek olduğu ayan beyan iken, İslam Ümmeti içerisindeki ihtilafları çözmede kafirlerin hakemliklerine baş vuran ve toplumsal değişim için onlardan yardım talep eden gafilleri bir kez daha düşünmeye davet ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.