Afganistan'da düşürülen ABD uçağı ve yeni dönemde İran-Taliban ilişkileri

Afganistan'da düşürülen ABD uçağı ve yeni dönemde İran-Taliban ilişkileri

Taliban tarafından düşürülen ve içerisinde CIA yetkililerinin de bulunduğu belirtilen uçağın ardından, değişen konjonktür ve sahadaki gelişmeler ışığında İran-Taliban ilişkilerinde yeni bir döneme girildiği görülüyor.

Afganistan'da, Taliban tarafından kontrol edilen Deh Yak adlı dağlık bölgede dün bir uçak düştü. Düşen uçakla ilgili açıklama yapan Taliban sözcüsü Zebihullah Mücahit, "ABD'li işgalcilere ait özel bir uçak, istihbarat amaçlı uçuş yaparken düşürüldü." dedi.

Açıklamada, uçağın içindeki tüm mürettebatın öldüğü, aralarında üst düzey CIA (ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı) yetkililerinin de bulunduğu belirtildi. Taliban sözcüsü "Yakın geçmişte, Helmand, Balkh ve diğer bölgelerde de işgalcilere ve kölelerine ait bazı uçaklar ve helikopterler, mücahitler tarafından düşürüldü." ifadelerini kullandı.

ABD, ölenlerin kimliklerine dair açıklama yapmadı

ABD Hava Kuvvetleri Sözcüsü Albay Sonny Leggett, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, düşen uçağın ABD Hava Kuvvetlerine ait olduğunu doğruladı.

Leggett, düşen uçağın, ABD ordusunun Afganistan'da gözlem için kullandığı bombardıman uçağı olan E-11A olduğunu teyit ederek, "Uçağın düşme nedeni soruşturulurken, şu anda uçağın düşman ateşiyle düştüğüne dair herhangi bir emare bulunmamaktadır." dedi.

ABD'li yetkili, olayda ölenlerin kimlikleri ile sayılarına dair ise bir açıklama yapmadı.

İtalya merkezli Gospa News'ın iddiasına göre Bağdat'ta katledilen Kasım Süleymani suikastı planlayıcısı Ayetullah Mike lakabıyla da tanınan ABD'li ajan Michael D'Andrea'nın bu kazada öldüğü öne sürüldü.

CIA şeflerini taşıdığı belirtilen uçağın Taliban tarafından düşürülmesi, şüphesiz ki işgalci ABD’ye vurulan önemli bir darbe oldu. Enkaz görüntülerinin ilk olarak İran medyası tarafından servis edilmesi ise işin ilginç bir diğer yanını oluşturdu.

"İstihbaratı alınan mükemmel bir eylem"

ABD-İran geriliminin zirve yaptığı dönemde, CIA'ya ait bir uçağın düşürülmesi, uçak kadar uçakta bulunanlar açısından da önem arz ediyor. Daha önce kısık seslerle dile getirilen İran-Taliban ilişkileri, Taliban'a silah transferi iddiaları nedeniyle bundan böyle büyük ihtimalle daha yüksek sesle dile getirilecek.

Taliban’ın ilk uçak düşürme olayı, 2015 yılına uzanıyor. Bu tarihte düşen C-130 tipi uçak, Taliban tarafından üstlenmiş, ancak ABD’liler bunu reddederek uçağın düşürüldüğüne dair bulguya rastlanmadığını öne sürmüşlerdi.

Nisan 2019’da ise işgalci ABD'ye ait B-52 tipi bir bombardıman uçağı düşürülmüş, olayı Taliban üstlenmişti. Son olarak düşürülen uçak, içinde CIA şeflerinin bulunması sebebiyle, "istihbaratı alınan mükemmel bir eylem" olarak değerlendirildi.

İran’ın, Taliban’a silah teknolojisi transferi

Taliban’ın son dönemde uçak düşürecek silah teknolojisine sahip olması, zaman zaman İran-Taliban ilişkilerini gündeme getiriyor, İran’ın bu teknolojiyi Taliban’a aktardığı iddialarına neden oluyor.

İddialar, Taliban’ın karada ABD güçlerine şiddetli darbeler indirdiği geçmiş dönemlere kadar uzanıyor. 2009’da yayınlanan bir raporda, kullanılan silah ve patlayıcıların İran menşeli olduğu öne sürülmüştü. Aynı raporda, dönemin ABD Savunma Bakanı'nın bu konudaki iddialarından alıntılara yer verilmiş ancak bunların sadece kuru bir iddia mı, İran’ı suçlamanın farklı bir bahanesi mi, yoksa gerçekten ellerindeki bilgilerden mi kaynaklandığı anlaşılamamıştı.

Bu konuda ortaya konulmuş somut veriler bulunmamakla beraber gel-gitler yaşayan İran-Taliban ilişkilerinin geldiği nokta, belki de bazı iddialara ışık tutmaktadır.

10 İranlı diplomat ve çalışanın infaz edilmesi ilişkileri gerdi

Taliban, 1998’de Afganistan’ı kontrol etmeye başladığında, İran gelişmeleri yakından takip ediyordu. İlerleyen dönemde Taliban'dan bir heyet, dünyadaki Müslümanların durumu ve ortak Batı düşmanlığı üzerine birleşme gereğini tartışmak üzere İran’ın başkenti Tahran’a ziyarette bulundu.

İlk görüşme, Ebu Hacer el-Iraki tarafından Sudan’ın başkenti Hartum’da İran heyetiyle gerçekleşti. Ardından bu ilişki Taliban içerisindeki iç tartışmalara rağmen gelişti. Ancak Taliban’ın Mezar-ı Şerif’teki İran Konsolosluğu’nda, 10 İranlı diplomat ve çalışanı infaz ettiği 8 Ağustos 1998'den sonra ilişkiler yerini gerilime bıraktı.

600 kilometrelik ortak sınırın güvensiz hale gelmesi ve buna bağlı olarak uyuşturucu ve insan kaçakçılığının artması ile mülteci sorunları, İran’ın Afganistan’a yönelik tavrını belirleyen başlıca faktörler oldu. Bu dönemde İran, Taliban tehdidine karşı Tacik, Hazara ve Türklerden oluşan "Kuzey İttifakını" destekledi. İran'ın, Efsane Komutan Ahmet Şah Mesud ile iyi ilişkilere sahip olduğu bilinen bir gerçekti. Taliban ile yaşadığı "ideolojik zıtlık", İran’ı Taliban karşıtı çizgide tutmuş, "Afganistan sınırının Taliban vasıtasıyla kuşatılmak istendiği" şeklinde "karşıt" bir politika izlemesine neden olmuştu.

Afganistan'ın ABD tarafından işgal edilmesi

1998’de, Mezar-ı Şerif kentinin Taliban tarafından ele geçirilmesinden sonra yaşanan olaylar, Tahran’ın Taliban’dan kaynaklanan tehdit algısını pekiştirdi. Taliban kuvvetlerinin bu şehirde bulunan İran Konsolosluğu’nu basarak 10 İranlı diplomatı öldürmesi, İran ile Taliban yönetimini savaşın eşiğine getirdi. 1996-2001 yılları arasında Tahran ile Kabil arasındaki ilişkiler kriz ve tehdit algılamalarının en üst düzeye çıktığı bir dönem oldu.

2001’de, ABD’nin Afganistan işgaline başlamasının ardından İran, resmi kınama mesajı yayımlasa da "BM kararına saygı" vurgusu yaptı.

Taliban iktidarı altındaki Afganistan’dan algıladığı güvenlik tehditleri, sınırın insan ve uyuşturucu kaçakçılığı açısından güvensiz hale gelmesi, Taliban gibi güçlü bir yapının İran’ın içindeki Beluçları İran’a karşı harekete geçirme endişesi, Taliban’ın İran’ın bölgesel rakibi Suudi rejimi tarafından Tahran’a karşı kullanılması ihtimali ve mülteci sorunu gibi hususlar, ABD’nin Afganistan işgaline karşı Tahran’ın sessiz kalmasına neden oldu. Ancak işgal güçlerinin, Taliban’ı yönetimden uzaklaştırmasının ardından ülkede kalıcı olmaya başlaması, bu kez İran’ı farklı bir tutuma sevk etti.

ABD, Afganistan’da kalıcı hale geldi

İran, bu dönemde, Taliban sonrası ilk devlet başkanı seçilen Hamid Karzai ile yakın ilişkiler içerisine girdi. ABD’lilerin Afganistan’da kalıcı olmak için Karzai hükümetiyle yapmak istediği anlaşmanın gerçekleşmemesini sağladı. Nitekim Karzai, ABD’lilerin kendisine dayattığı anlaşmayı imzalamadı.

ABD başkanı George W. Bush’un Irak ve Kuzey Kore’nin yanında İran’ı da "şer ekseni" içinde saymasıyla gerginleşmeye başlayan ilişkiler, ABD’nin bölgeye kalıcı olarak yerleşme hedefinin ortaya çıkmasıyla çatışmacı bir hal aldı.

İşgalci ABD’nin Afganistan gibi sınır komşusu olan bir bölgeye yerleşmiş olmasını ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit olarak gören İran, Afganistan’da uzun süreli bir ABD varlığını ortadan kaldırmak için arayışlara girdi.

Ebedi düşmanlığın anlamsızlığı

Taliban hareketi de işgalci ABD ve müttefikleri tarafından kendisine uygulanan kuşatmayı aşmak ve Pakistan askeri istihbaratının uyguladığı baskılardan kurtulmak amacıyla alternatifler bulma yoluna gitti.

Taliban hareketinden heyet ve şahsiyetlerin İran’ın başkenti Tahran’a defalarca ziyarette bulunmaları, İran'a karşı ebedi düşmanlığın anlamsız olduğunu ortaya koydu.

Bunun yanı sıra Taliban, yabana atılmayacak askeri bir güç haline gelerek Pakistan'ın vesayetinden çıkmaya çalıştı. Afganistan'daki savaşında gerek askeri ve gerekse mali yardımlarına muhtaç olduğu Pakistan dışında, bölgesel ve küresel güçlerin desteği olmaksızın böyle bir vesayetten çıkamayacağını biliyordu. Taliban’ın en büyük çekincesi, Pakistan hükümetinin günün birinde ABD ile anlaşıp kendisini kurban etmesi ihtimaliydi.

İran-Taliban ilişkisinde yeni dönem

ABD’nin Afganistan’da İran için tehdit oluşturmaya başlaması, belli bazı kesimlerin Taliban’dan ayrışması ve IŞİD gibi faktörlerin Taliban için de tehdide dönüşmesi gibi peş peşe yaşanan gelişmeler, İran-Taliban ilişkisinde yeni bir dönüm noktası oldu. Bu iş birliği, özellikle 2014 yılından itibaren daha fazla gün yüzüne çıkmaya başladı. Karzai’nin yerine seçilen Eşref Gani’nin, ABD askerlerinin Afganistan’daki mevcudiyetini on seneliğine uzatan "Stratejik Ortaklık" anlaşmasını imzalaması da İran-Taliban yakınlaşmasını sağlayan bir başka faktör oldu.

Taraflar ketum kalsa da 2014 yılı, İran-Taliban ilişkisinin fazlasıyla seslendirildiği sürecin başlangıcı sayılır. Birçok analizde, İran’ın bu dönemde Taliban’a silah ve lojistik destek sağladığına dair "bulgular"dan söz edilir.

Taliban heyetinin İran ziyareti

Konuyla ilgili İran tarafından ilk resmî açıklama Aralık 2018’de Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Ali Şemhani’den geldi. Böylece Tahran-Taliban iş birliği iddiaları, ilk kez üst düzey bir İranlı yetkili tarafından teyit edilmiş oldu.

Şemhani, Taliban ile aralarında görüşmelerin olduğunu ve bundan sonra da bu görüşmelerin devam edeceğini açıkladı. Söz konusu görüşmelerde tarafların, işgalci askerlerin Afganistan’daki varlığının sonlandırılması hedefinde uzlaştığı belirtildi.

Şemhani’nin 18 Aralık 2018’deki açıklamasından sonra 30 Aralık’ta Taliban’dan oluşan bir heyet, resmi olarak İran’a ziyarette bulundu. Söz konusu resmî açıklamadan önce de bazı ziyaretlerin gerçekleştiği ifade edildi.

Devrim Muhafızları Ordusu’ndan Taliban'a eğitim ve danışmanlık

Tahran'ın, ABD'nin Afganistan'ı işgaline karşı Taliban’a silah ve barınak tedarik ettiği, aynı zamanda maddi yardımda bulunduğu aktarıldı. Bahse konu süreçte Taliban yöneticilerinin İran'ı, ABD saldırılarına karşı sığınılacak güvenli bir liman olarak değerlendirdiği ifade edildi. Buna ek olarak Taliban’ın Devrim Muhafızları Ordusu’ndan eğitim ve danışmanlık gibi konularda yardım aldığı belirtildi.

2016 yılında, Taliban lideri Molla Ahtar Mansur, Pakistan'ın Belucistan eyaletinde düzenlenen hava saldırısında şehid edildi. İşgalci ABD Savunma Bakanlığı, hava saldırısını doğruladı. Pakistan, Taliban liderinin şehid edildiği Afganistan sınırındaki bölgede, Vali Muhammed adına hazırlanmış bir pasaport bulunduğunu açıkladı. Taliban liderine ait olduğu belirtilen bu pasaporta göre, Mansur’un İran’a yaptığı ikinci ziyaretten yeni döndüğü kaydedildi. Pakistanlı yetkililer, pasaporttaki vizeler dikkate alındığında Taliban liderinin İran'ı defalarca ziyaret ettiğini aktardı.

Taliban'ın İran’da ofisler açması

Eşref Gani’nin ABD ile imzaladığı "Stratejik Ortaklık" anlaşmasından sonra İran-Taliban temaslarına dair en önemli gelişme ise Taliban'ın İran’da ofisler açmasıdır.

Zira Taliban’ın Zahedan ve Meşhed’de temsilciliklerinin bulunduğu bilinmektedir.

Silah transferi

Silah transferi meselesine gelince… Bu konuda somut göstergeler olmasa da savaş sahasında kullanılan kimi silahlar üzerinden ortaya atılan iddiaların uzun bir geçmişi vardır. 2012’de ABD istihbaratının, Devrim Muhafızları Kudüs Ordusu yetkilileri arasında gerçekleşen konuşmada, Afganistan’a "karadan havaya" füze sistemlerinin nakledilmesini konuştuğu ancak sevkiyat hakkında bilgi alınamadığı belirtilmektedir.

İşgalci ABD tarafından Irak'ta katledilen Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin yerine geçen İsmail Kaani, Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Afganistan sorumluluğu yapmıştır. Özellikle füzelerin bu dönemde İran’dan Taliban’a ulaştırıldığı iddiaları dillendirilmektedir. İddialar, sonuçlar üzerinden dile getirilmektedir. Bu konuda henüz somut veri yoktur.

İşgalci dış güçlere karşı her alanda iş birliği

ABD ile İran’ın kapıştığı son süreçte silah transferi iddiaları bir tarafa, muhtemelen ABD’liler de bu konuya eğilecektir. Neticede bugüne kadar örtülü bir şekilde bazı yerlerde süren rekabet artık gün yüzüne çıkma aşamasına gelmiştir.

İran-Taliban ilişkileri siyasi boyutta zaten açığa çıkmıştır. Temennimiz, tüm İslam dünyasının kendi aralarındaki iç sorunları bir tarafa bırakarak işgalci dış güçlere karşı her alanda iş birliği yapmalarıdır. Hatta temenniden ziyade bu artık kaçınılmaz bir zorunluluktur.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.