Dr. Bekir TANK
Afganistan'da ilk gece
Bu yolculukta Doğruhaber Gazetesi Genel Müdürü sevgili Mehmet Sait Özcan ile birlikteyiz. Afganistan'a girişimiz planladığımızdan biraz gecikmeli oldu. İran, Pakistan ve Özbekistan seçeneklerinden üçüncüsünü tercih ettik. Taşkent ve Tirmiz üzerine de yazacaklarım var, ama onları sonraya bırakıyorum. 18 Eylül 2021 günü öğle vaktinde Tirmiz'de idik. İmam Tirmizi'nin mezarını ziyaret ettikten sonra buradan ayrılıp Hayratan sınır kapısından giriş yaptık. Pasaport kontrol bölgesinden geçtikten sonra iki ülkeyi Ceyhun Nehri üzerinden birbirine bağlayan uzunca köprüyü yürüyerek geçelim istedik. Orada yolcu bekleyen şoförlerin, "köprüyü yürüyerek geçmeniz yasaktır" gelin, biz sizi geçirelim" uyarılarını duymazdan gelip yola koyulduk. Özbeklerin köprüdeki son kontrol noktasındaki askerlere selam verip devam ettik. Oldukça uzundu. Köprünün tam ortasına gelmiştik ki, Afganistan'daki ilk kontrol noktasında bekleyen silahlı görevliler seslendiler; "durunuz!" Ve devam ettiler, "yürüyerek geçemezsiniz" diye uyardılar. Arkadan gelen bir otomobile bizi almalarını emrettiler. Ki o da bize, "gelin sizi götüreyim" diyen şoförlerden biri idi. Atlayıp pasaport kontrol noktasına geldik. Dolayısıyla köprüyü yayan geçişimiz de yarım kaldı. Türkiye'den oluşumuz memuru oldukça memnun etmişti. Yazın da sıcağıyla ayakkabısını çıkarmıştı. Buraya yeni atandığı her halinden belli idi. Mührü vurup pasaportlarını verdi. Yola devam ediyorken, baktık solda elinde keleşiyle, yani kaleşnikofuyla oturan bir görevli. Selam verip kendimizi tanıttıktan sonra birlikte resim çekmek istediğimizi söyleyince, memnuniyetle kabul etti. Başka da silahlı kimse görmedik. Dışarıda bizi bekleyen Allah Murad Bey ile buluşup Mezar-ı Şerif'e doğru yola çıktık. Nasıl bir ülke ile karşılaştığımızı tahmin edebilirsiniz. Geçen 40 yıl içinde iki işgal yaşayan, bombalanmadık bir yeri kalmamış bir ülke. İçinden geçtiğimiz Özbekistan ile kıyaslanamaz. Şoförümüze, mümkünse buradaki yetkililerle görüşmek istediğimizi söyledik. Henüz yolda iken Allah Murat hem Kabil'e uçak biletimizi ve hem de görüşebileceğimiz kişileri ayarladı. Gelip bürodan biletimizi ve bir işportacıdan bir telefon hattımızı aldıktan sonra soluğu Afganistan Demiryolları İdaresi'nde aldık. Buraya Müdür/Amir olarak atanan Mevlevi Seyfullah Sabri aynı zamanda mücahit bir komutan. 34 yaşında, ama son 15 yılını Taliban ile birlikte cihat ile geçirmiş. Afganistan Demiryolları İdaresi oldukça büyük bir bina. Kapıda silahlı bir nöbetçi vardı. Kendisini selamlayıp içeri girdikten sonra ilerleyip az ötede oturanları da selamladık ve tokalaştık. Bizi binanın ikinci katına, müdür beyin odasına çıkardılar. Tanışıp biraz sohbet ettik. Biz kendimizce müdürün gelip boş duran koltuğa oturmasını bekliyorken, onun yanımda oturan kişi olduğunu söylediler. Meğer binanın girişinde oturan ve bizimle birlikte yukarı çıkanlardan şimdi odada oturanlardan biri de o imiş. Tevazuundan koltuğuna geçmek yerine bizden daha geride oturmuştu. Makamına geçmesini istirham ettik. İlerleyen dakikalarda kendileriyle bir de Rehber TV için canlı bir söyleşi yaptık. O kadar rahat ve kendilerine o kadar yüksek bir özgüvenleri var ki, inanılmaz. Ve gerçekten de takdire şayan. Sohbetin bir yerinde bu bağlamda şunları söyledi; "sanmayınız ki biz bu savaşı elimizdeki bu köhne silahlarla kazandık. Allah'ın lütfu ile arkamızda halkımız vardı. Biliyoruz, düşmanlarımız bizi 'terörist' olarak itham ediyorlar. Ama umurumuzda değil. Biz kendi vatanımızda inancımızla birlikte ve özgürce yaşamak istiyoruz. Sizlere ve dünya kamuoyuna da aleyhimizdeki propagandaya inanmamanızı istiyoruz. Düşman bir daha gelse, biz yine aynı inanç ve kararlılıkla karşı koyacağız." Geceyi burada, yani Afganistan Demiryolları İdaresi'nde geçirme tekliflerini memnuniyetle kabul ettik. Çünkü buradaki insanların sıcaklığı beş yıldızlı otellerin konforundan daha iyidir. Şimdi Afganistan'ın sabahındayız. Bir aksilik çıkmazsa, bugün de vali ile görüşeceğiz inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.