"Ahmed-i Hani Kürtçeyi meşru bir dil olarak sahaya sürmüştür"

"Ahmed-i Hani Kürtçeyi meşru bir dil olarak sahaya sürmüştür"

Ağrı Kültür Turizm İl Müdürlüğü tarafından Ahmed-i Hani'yi anlama etkinliğinin 2'incisi düzenlendi.

Ağrı Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlenen programla, Ahmed-i Hani anıldı. Etkinliğe Ağrı Valisi Musa Işın, Vali Yardımcısı Sedat İnci, kurum amirleri, STK temsilcileri ve lise öğrencileri katıldı.  

Programda konuşan Muş Alpaslan Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayhan Tek, Ahmed-i Hani'nin ve İslami yönden Kürtçeye ve Kürt Edebiyatına olan katkısını anlattı.

Ahmed-i Hani'nin Kürt Edebiyatındaki etkin kimliğine dikkat çeken Ayhan Tek, "Ahmed-i Hani neden bu kadar önemli, ismi neden sürekli gündemimizde ve gündemimizden hiç düşmüyor? Onun bıraktığı miras neden bu kadar önemli? Onu bir rehber, gecemizi aydınlatan bir yıldız olarak neden bu kadar önemsiyoruz? Kürt Edebiyatı ile ilgili herhangi bir eseri alıp okuduğunuzda eseri telif eden insan neden Hani'den başlar? Bu sorular çok önemli. Çünkü Hani, 300 yıl önce suya attığı taş ile hâlâ bizi düşündürüyor. O suya düşen taşın ağırlığı hâlâ devam ediyor. Hani'den sonraki alimler, edipler, mutasavıflar, onun yolunu izleyen ve 1950'lere kadar onun büyük bir tesirinin olduğunu bu alanla ilgilenen herkes kabul etmektedir." dedi.  

"Ahmed-i Hani ilkin çocuklar için bir sözlük yazıyor"

Tek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ahmed-i Hani, Birçok önemli şahsiyetin önünü açmıştır. Birçok kişiye ilham kaynağı olmuştur. Her şeyden önce Hani, diğer şairlere benzemiyor. Her şeyi temelden alıyor. İlkin çocuklar için bir sözlük yazıyor. Kürt müktesebatında görmediğimiz bir şey. Bir âlim çocukları önemsiyor. Bu aslında bir geleneği yıkmak demektir. Çünkü Kürtler Kürtçe yazmaya meyilli değiller o dönem. Doğubayazıtlı Halife Yusuf ise geçen yüzyılda Kürtçe bir şeyler yazdığında Hani'yi referans vererek dönemin ulemasına karşı bir savunmaya girer. Derki; Siz bana kızmayın. Ben Kürtçe bir şeyler yazdım, Hani yazmamış olsaydı bende yazmazdım. Hani yazdığına göre bu meşru bir şeydir. Kürt dili ile İslami ilimler telif etmek meşrudur. Çünkü Hani, Mem u Zin'i, Akdei İmanı yazmıştır. Dolayısıyla Kürtçe meşru bir dildir."

"Ahmed-i Hani Kürtçeyi; Arapçanın, Farsçanın, Osmanlıcanın seviyesine ulaştırmaya çalışıyor"

Ahmed-i Hani'nin kendi döneminde yazdığı eserlerle Kürtçeyi meşru bir dil statüsüne koyduğunun altını çizen Tek, şunları dile getirdi: "Hani Kürtçeyi meşru bir dil olarak sahaya sürmüştür. Dönemin 3 lisan olarak bilinen şark toplumlarında Türk olsun Fars olsun Arap olsun hepsini ilgilendiren 3 dil vardır. İmparatorluk dili olarak Arapça kullanılır, Edebiyatta Farsça kullanılır ve Osmanlı'da siyaset ve yazı dili olarak Osmanlıca kullanılırdı. Bu 3 dil dışında aslında bir eser telif ettiğinizde siz kendi reklamınızı yapmamış olursunuz. Sultana ve saraya ulaşmamış olursunuz. Fakat Hani bunu da kırmak istiyordu. Ahmed-i Hani; Ben Türkçe, Farsça yazmak zorunda değilim, demeye çalışmıştır. Hani, Mem u Zin'i yazarak bir imparatora, sultana sunmamasına rağmen Kürtçeyi; Arapçanın, Farsçanın, Osmanlıcanın seviyesine ulaştırmaya çalışıyor. Bunu yaparken de 'Ben Fars edebiyatından bir şey almadım, kimseden borç almadım' diyor."

Düzenlenen programın sonunda Vali Musa Işın, Yrd. Doç. Dr. Ayhan Tek'e Nuh'un gemisi maketini takdim etti.  (Ömer Adıgüzel - İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.