Şehzade DEMİR
Aile kurumumuz devlet eli ile zir u zeber
Aile kurumumuz çatırdıyor. Bu nedenle toplumumuzu ayakta tutan temel dinamiklerimiz de yıkıldı yıkılacak. Ve işin tuhaf tarafı; bunu bizim kendi elimizle yapıyor olmamızdır maalesef.
Evet, Aileyi Koruma Kanunu ile Medeni kanundan söz ediyorum. Aileyi korumak ve şiddeti önlemek için getirilen bu düzenlemeler, acıdır ki bizim değerlerimiz ve aile kurumumuz düşünülmeden, dışarıdan alındığından, ailenin dağılması ve bireylerin birer suç makinasına dönüşmesi için her türlü tedbiri ve güvenceyi sağlamış yasalardır.
Fıtratı esas alan İslam hukukuna göre evlilik yaşı, baliğ olma yaşı ile düzenlenmiştir. Bu da ülkeden ülkeye, sıcaklık ve yaşam standartları doğrultusunda değişiklik arz edebilmektedir. Fiziki gelişimini tamamlamış, baliğ olmuş bir bayan, İslam hukukuna göre yaşı kaç olursa olsun evlenebilir. Ancak bizde 17 yaşı tamamlamadığı müddetçe evlenemez. Dini nikâh ile evlense dahi, Medeni Kanuna göre suç işlemiştir ve evliliği gayri meşrudur. Bu husus, bizim aile hukukumuzu ve kutsiyetini neredeyse bitirmiştir. Bu yasa nedeniyle binlerce aile dağılmıştır. Son rakamlara göre 4000'e yakın kişi, sözde gayri meşru evlilik yaptığı için düzenli bir aileye ve çocuklara sahip olduğu halde cezalandırılmış, ailesi dağıtılmış ve cezaevine konulmuştur.
17 Yaşından önce ne resmi olarak ne de dini nikah ile kimse evlenemez. Evlense zina işlemiş sayılacak ve cezalandırılacaktır. Ancak 17 yaşından sonra evli olsun veya olmasın, istediği kişi ile kalkıp oturabilmek, evlilik dışı ilişki ve beraberlikler kurmak serbesttir. Bu kişilerin ailesi, annesi, babası, abisi ona karışamaz, hesap soramaz, onu kontrol edemez. Bu husus, zinanın da, ahlaksızlığın da, her türlü çirkef ilişki ve yoz birlikteliğin de ana kaynağıdır. Böyle bir çelişki ve garabetin bizim toplumumuzda, bizim kültürümüzde ne işi var, buna bir cevap veremiyoruz maalesef.
Bu düzenlemeler, ben iddia ediyorum ki ülkedeki ahlaksızlık ve maneviyatsızlığın en önemli sebebidir. Bu tür bir özgürlük ve rahatlık, hiç bir erdem, hiç bir ahlak, hiç bir kutsiyet bırakmayacak ve toplumu bir arada tutan bütün dinamikleri elbette yıkacaktır.
Ve yine iddia ediyorum bu düzenlemeler, aile içi şiddetin, kadın cinayetlerinin ve yine aile içi cinnet getirmelerin ana nedenidir. En ufak aile içi tartışma, karakolluk veya mahkemelik olursa bunun sonu elbette ailenin parçalanmasıdır. Bir erkek, evden altı ay uzaklaştırıldığında, bu ailenin bir daha bir araya gelmesi, eşlerin tekrar güven tesis etmesi mümkün müdür? Kol kırılır yen içinde kalır kültür ve töremizi bu yasalarla biz zir u zeber ediyoruz. Aile içindeki en ufak sorun veya tartışmanın veya kavganın polislik veya adliyelik olması, yıllarca adliye koridorlarının gündemini oluşturması hiç bir surette çözüm değildir.
Polisin, adliyenin veya mahkemelerin aile kurumunun içinden ellerinin çekilmesi lazımdır. Sorunsuz aile olmaz. Küçük büyük her aile kendine göre sorunlar yaşar. Ama bu sorunlar bizim kültür ve inancımızda yine aile içinde, aile büyüklerinin veya bazı dostların araya girmesi ile çözülür, tatlıya bağlanır.
İvedilikle şu acil tedbirlerin alınması artık kaçınılmaz olmuştur;
-Adliyenin elleri aile kurumunun içinden çekilmeli veya sınırlandırılmalıdır. En ufak aile içi meselenin rahatlıkla polislik olmasının önü alınmalıdır.
-Zina acilen suç haline getirilmeli, evlilik dışı her türlü ilişki suç sayılmalıdır.
-Evlilik yaşı, inancımız, kültürümüz ve insanın fiziki gerçekliğine uygun bir şekilde tekrar düzenlenmeli, ailelerin devlet güvencesi ile parçalanmasının önüne geçilmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.