Ailesi ve arkadaşları Hüseyin Velioğlu'nu anlattı

Ailesi ve arkadaşları Hüseyin Velioğlu'nu anlattı

Hizbullah Cemaati’nin kurucu lideri Hüseyin Velioğlu'nun ailesi ve yakın arkadaşları, şehadetinin üzerinden geçen 16 yılın ardından onu ve hatıralarını yeniden dile getirdi.

17 Ocak 2000’de İstanbul Beykoz’da bulunduğu eve yapılan baskın sonucu şehid edilen Hizbullah Cemaatinin kurucu lideri Hüseyin Velioğlu’nun ailesi ve yakın arkadaşları, aradan geçen 16 yılın ardından, onun yaşamını ve kendilerinde iz bırakan hatıralarını İlke Haber Ajansı’na anlattılar.

Hüseyin Velioğlu’nun tek gayesinin İ’layı Kelimetullah ile İslam’a hizmet etmek olduğunu ifade eden yakınları, insanların İslami hayatı özümsemelerine ve yaşamalarına vesile olmak için çocukluğundan başlamak üzere tüm yaşamı boyunca bir mücadele verdiğini söylediler.

Velioğlu’nu tanıyanlar, O’nun Hizbullah Cemaati’ni kurduğu 1979 yılından şehid olduğu 2000 yılına kadar İslami hizmet dışında bireysel bir hayatının olmadığını belirterek, O’nun Müslümanlar ve bölge halkı açısından büyük bir kayıp olduğunu, 48 yıllık hayatına çok şey sığdırdığını, hayatının son 22 yılını İslami bir cemaat bina etmekle geçirdiğini vurguladılar.

“Yaşça ondan büyük olmamıza rağmen sürekli bize nasihatlerde bulunuyordu”

Hüseyin Velioğlu’nu anlatan ağabeyi Seyfettin Velioğlu, kardeşinin şehadetinin üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen nemlenen gözleriyle paylaştığı duygularında, onu şu ifadelerle anlattı: “Biz 5 kardeştik ve Hüseyin bizim en küçük kardeşimizdi. Küçük yaşlarda dahi çok imanlı birisiydi. 6 ayda Kur’an-ı Kerim’i hatmetti. Biz yaşça ondan büyük olmamıza rağmen sürekli bize nasihatlerde bulunuyordu. Çok dindar bir kişiliğe sahipti. İlk ve ortaokulunu Batman’da okudu. Daha sonra liseyi Mardin Yatılı Lisesinde okuyup ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi–Maliye Bölümünü kazandı. Üniversiteyi okuduktan sonra İslami hizmetlere başladı.”

“Bize sürekli ölümü hatırlatıyor ve buna hazırlık yapmamızı söylüyordu”

Seyfettin Velioğlu kardeşini anlatırken onun İslam dinine hizmet için çok çalıştığını, etrafındakilere sürekli ölümü hatırlattığını ve onu hiçbir zaman unutmayacağını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “O çok cesurdu. Kendi başına şehir şehir, köy köy, mezra mezra dolaşıp Allah’ı dinini anlatıyordu. Hep bize ‘Allah’ın bizler için takdiri neyse ondan başkası olmaz’ derdi. İslam’a hizmette çok çalışkandı. Ölene kadar asla onu unutmayacağım. Şehadetinden bir gün önce bana 4 adet yeni gömlek göndermişti. Okul okurken çok çalışkandı ve her okul döneminin sonunda takdir alırdı. Hep iyi insanlarla arkadaşlık yapardı. Kesinlikle kötü insanlarla arkadaşlık yapmazdı. Bizlere karşı çok iyi ve merhametliydi. Bacılarına kendilerini örtmeleri için sık sık nasihatlerde bulunuyordu. Bize sürekli ölümü hatırlatıyor ve buna hazırlık yapmamızı söylüyordu. Konuştuğu zaman sürekli iyi şeylerden bahsederdi. Çok güzel bir ahlaka sahip olan kardeşimi babam onu çok severdi. Hiç kötü bir ahlaka sahip değildi ve İslam dinini çok severdi. Nefsinin hevesleri doğrultusunda gitmez, bize de bu konuda nasihatlerde bulunurdu.”

“İmam, annemin hayırlı bir evladının olacağını söylüyor”

Şehid Hüseyin Velioğlu’nun kız kardeşi Saliha Hanım ise onunla ilgili yaşadıkları çok ilginç ve hikmet dolu bir anısını şöyle paylaştı: “Annem Hüseyin’e hamile olduğu zamanlarda, Mardin’de hapiste bulunan bir imam, yanında bulunan bir köylümüze rüyasında annemi gördüğünü ve annemin başında nurlu bir başörtüsünün gördüğünü söylüyor. İmam, kendisini ziyaret eden bir köylümüze; annemin hayırlı bir evladının olacağını söylüyor. Babam da çok dindar ve muttaki bir insandı. Kesinlikle hiçbir zaman namazlarını kaçırmazdı. Hüseyin daha çocukken köyde bulunan hayvanlarımıza bakardı. Camide Kur’an okuma vakti geldiği zaman beni çağırır, hayvanlara benim bakmamı söylerdi. Daha sonra gelir, tekrar hayvanlara kendisi bakardı.”

“İslam’ı tebliğ için dünyevi bazı makamlardan vazgeçti”

Ağabeyi Hüseyin’in mümtaz bir ahlaka sahip olduğunu anlatan Saliha Hanım, onun İslam için dünyevi kimi makamlardan vazgeçtiğini söyleyerek, hayatından şu kesitleri sundu: “Hüseyin çok fazla ve gereksiz konuşmazdı. Batman’da iken okuldan eve dönünce hemen kafasına bir takke koyardı. Küçük yaşta bile İslam’ın şiarı olan şeyleri çok severdi. Annem ve babam ona çok muhabbet duyardı. Kız kardeşlerine nasihatlerde bulunur ve Allah’ın istediği şekilde örtünmemizi söylerdi. Özellikle akıllı gençlerle arkadaşlık eder ve onlara sohbet ederdi. Tek başına köyleri, şehirleri dolaşır; şeyhleri ve âlimleri ziyaret edip, onlarla İslam’ı konuşurdu. Tek gayesi Allah rızası ve İslam’dı. Çok güzel bir ahlaka sahipti, akıllı ve zekiydi. İslam’ı tebliğ için dünyevi bazı makamlardan vazgeçti. Onun tek gayesi Kur’an’a, İslam’a hizmet etmekti. Her kimin yanına giderse, onlara İslam’ı anlatırdı. İslam düşmanları dışındaki herkesi çok severdi. Onun yolundan gitmeyenler dahi onun çok iyi bir insan olduğunu halen bize anlatıyorlar.”

“İşte o isim Hüseyin Velioğlu’ydu”

Hüseyin Velioğlu’nun yakın arkadaşlarından olan Ahmet Seyitoğlu ise Hizbullah Cemaati’nin kurucu Rehberiyle arkadaşlık yaptığı yıllarda iz bıraktığını belirttiği kimi hatıralarını şöyle dile getirdi: “Rahmetli Hüseyin Velioğlu’yla 1980 yılları öncesinde Milli Türk Talebe Birliği’nde (MTTB) tanıştık. Ben TPAO’da çalışıyordum. Daha sonra sendika seçimleri vardı ve bir sendika başkanı adayı gerekiyordu. O zaman TPAO’da çalışan Müslümanların bir araya gelmesiyle bir aday arayışına girdik ve Hüseyin Velioğlu adayı üzerinde ittifak kuruldu. Tabi o dönemin ehemmiyetini söylemek istiyorum. O dönemde geniş bir sol kitle içerisinde ortaya yeni çıkan PKK, çok hızlı bir şekilde tehditlerle, eylem ve baskınlarla bütün sol grupları sindirmiş, ağalara karşı sindirme operasyonlara girişmiş ve özellikle işçi sınıfı üzerinde çok büyük baskı oluşturmuştu. O dönemde, Müslüman olan kişilerin bile o baskı ortamında sendika başkanlığına aday olabilme imkânı çok güçtü. Herkes kendini ortaya atmıyordu. Biz, TPAO’daki dindar arkadaşlarımızla sendika başkanlık adayı işini konuştuktan sonra isim üzerinde anlaşmaya varıldı. İşte o isim Hüseyin Velioğlu’ydu.

“Müslümanların izzetli duruşunda onun payı çok büyüktü”

Ahmet Seyitoğlu yakın arkadaşı Velioğlu’nun çok bilgin, önemli tespitleri olan mütevazı bir kişiliğe sahip olduğunu, bununla beraber cesaretiyle 80 ve 90’larda Müslümanların izzetli duruşundaki önemli etkisinden bahsederek sözlerine şöyle devam etti: “MTTB’de de mütevazılığıyla, bilginliğiyle, önemli tespitleri ve özellikle Müslümanların geleceğiyle ilgili ortaya koyduğu fikirlerle arkadaşlarımızın içinde çok büyük etkisi vardı. Ona başkanlık adayı teklifi yapıldıktan sonra, o ortamın tehditlerine aldırmadan teklifi kabul etti. Bende o zaman onun listesinde yer alıyordum. TPAO’nun sendika seçimlerine girdik.

Tabi o zamanlar bize oy vermesi muhtemel olan kitlenin üzerinde baskılar oluşturup, tehditler yaptılar. Ama Elhamdülillah o dönem birçok arkadaşımız tehditlere aldırış etmedi. Özellikle bu, rahmetli Velioğlu’nun dirayetiyle, bilgisiyle, cesaretiyle ortaya çıktı. O zamanki Müslümanların duruşunda da 90’lardaki dönemde de Müslümanların izzetli duruşunda onun payı çok büyüktü. Biz onu o zaman açık bir şekilde hissediyorduk.”

“Fikirleriyle zihinlerde soru işaretleri oluşturuyor, ufukları açıyor ve insanları harekete geçiriyordu”

Velioğlu’nun dile getirdiği fikirlerin insanların zihinlerinde yeni ufuklar açtığını ve onları harekete geçirdiğini belirten Seyitoğlu, ayrıca onun takvasına ve Hz. Muhammed’in sünnetine olan bağlılığına da işarete ederek, şunları dile getirdi: “Özellikle kişisel ibadetlerine de çok şahit oluyordum. Çok muttaki bir insandı. Hatta sünnetlerinin hiçbirini terk etmiyordu. Onun insanlar üzerindeki etkisinin en önemli tarafı, Müslümanların gelecekteki programları üzerindeki fikirleriydi. Bu herkesin zihninde soru işareti oluşturuyor, ufuklarını açıyor ve insanları harekete geçiriyordu. Tabi biz tüm tehditlere rağmen sendika seçimlerine girdik. Ama ne yazık ki o dönemde de bazı kişiler, evlerine taksi gönderdiğimiz halde seçim sandıklarına gelmediler. Tabi bu tür şeyler her dönemde olabiliyor. İnşallah gelecekteki Müslümanlar bu durumlara düşmeyeceklerdir.”

“Kürdistan Müslümanları onun o anlayışına, cesaretine muhtaçtırlar”

Görüştüğü tüm âlimlerin Hüseyin Velioğlu’ndan etkilendiğini ifade eden Ahmet Seyitoğlu, “Velioğlu’nun şu anda Müslümanların izzetli duruşunda payı çok büyüktür. Bütün Kürdistan Müslümanları onun o anlayışına, cesaretine muhtaçtırlar. İnşallah Allah-u Teâlâ, onun hizmetini kabul eder ve cennetiyle mükâfatlandırır. Bizim birlikteliğimizin olduğu dönemde Müslümanların gelecekteki izzetlerini koruyabilecek programlar üzerinde çok ciddi önerileri vardı. Ulema üzerindeki çalışmaları bunu net bir şekilde gösteriyordu. Hemen hemen kendileriyle görüştüğü tüm âlimlerin kendisinden etkilenmemesi mümkün değildi. Herkesin kafasında soru işaretleri yaratıyor ve onları harekete geçiriyordu.” diyerek onun en önemli yönüne dikkat çekti.

“Kürdistan’daki Müslümanlar onun o günkü çalışma ve cesaretine borçludurlar”

Bazen derin derin soluyarak ve uzaklara dalarak yakın arkadaşı Velioğlu’nu yâd eden Seyitoğlu, Müslümanlara tavsiyelerde bulunarak Velioğlu’nun unutulmamasını ve kıymetinin bilinmesi gerektiğini şu sözlerle ifade etti: “O dönemdeki Müslümanların durumu içler acısıydı. PKK’nin baskılarına hemen hemen toplumun yüzde 90-95’i boyun eğmiş durumdaydı. Hüseyin Velioğlu, bu zaviyeden gelecekteki sıkıntıları gördüğü için tüm insanları dolaşıp, Müslümanların yapması gerekenleri anlatıyordu. Allah-u Teâlâ, onu cennetiyle mükâfatlandırsın. Tekrar ediyorum; günümüzde, özellikle Kürdistan’daki Müslümanlar onun o günkü çalışma ve cesaretine borçludurlar. Onun etkisiyle bugünkü izzeti elde ettiklerine inanıyorum. Müslümanların bu tür mümtaz şahsiyetlerin kıymetini iyi bilmesini istiyorum.” 

“O kendine İslam’ı, Müslümanların istikbalini dert edinmişti”

Hüseyin Velioğlu’nun yine yakın arkadaşlarından biri olan bölgenin önde gelen âlimlerinden Molla Mustafa Durgun, onunla müşterek olduğu yıllardan kalan hatıralarını şöyle dile getirdi: “Şehit Rehber Hüseyin Velioğlu herkese gider, müspet olsun menfi olsun etrafındaki fikirleri dinler, değerlendirirdi. İslam’a daha iyi nasıl hizmet edilir, bunu müzakere ederdi. Bir defasında bölgedeki yüzlerce âlimle bir toplantıda bir araya geldi. O kendine İslam’ı, Müslümanların istikbalini dert edinmişti. Kar kış demeden köyleri gezer âlimleri ziyaret ederdi. İbadetlerine çok dikkat eder, Pazartesi Perşembe günleri oruç tutardı. Bir davetçi nasıl olması gerekiyorsa kendini öyle yetiştirmişti.”

“Kısıtlı imkânlara rağmen çok büyük işler yapmaya çalışıyordu”

Molla Mustafa, Velioğlu’nun çok kıt imkânlarla büyük işler yaptığını ve bunun da onun ihlasından kaynaklandığını vurgulayarak, sözlerine şöyle devam etti: “Devamlı istişareler yapar, etrafındakilerle görüş alış verişinde bulunurdu. O ve dava arkadaşları var güçleri ile İslam davası için gece gündüz demeden çalışıyorlardı. Kısıtlı imkânlara rağmen çok büyük işler yapmaya çalışıyorlardı ve Allah`ın izniyle başardılar. Şehid Hüseyin Velioğlu, bazı arkadaşların fedakârlığı karşısında çok etkilenir ve o arkadaşları takdir ederdi. Davanın büyük olduğunu, daha fazla emek istediğini daima dile getirirdi. Davasına olan bağlılığı ve ihlası kısa zamanda daha fazla yerlere ve kişiye ulaşma fırsatı verdi. Çalışmalarının, fedakârlığının semeresini alıyordu.”

“Şehit Rehber ilmi, ahlakı, cesareti, hayâsı, cömertliği ile mükemmel bir insandı”

Velioğlu’nun gençlerin gelişimi için elinden geleni yaptığını belirten Molla Mustafa, “Gençlerin, üniversite öğrencilerinin kişisel gelişimine çok önem verirdi. Gençlerle sık sık bir araya gelirdi. Onların fıkıh, siyer, tefsir ve akaid alanında yetişmeleri için gayret gösterirdi. Şehit Rehber ilmi, ahlakı, cesareti, hayâsı, cömertliği ile mükemmel bir insandı. Kısa zamanda Allah’ın yardımıyla çok büyük işler başardı. O çok iyi bir tebliğciydi. Bununla beraber fakir ve muhtaçlara karşı da çok merhametliydi. Elindekini bir başkasıyla paylaşmasını bilirdi.” diye belirtti.

“Şehidin hedefi İttihad-ı İslam’dı”

Molla Mustafa, Velioğlu’nun sadece kendi cemaati için değil, ümmet için bir kayıp olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Şehit Rehber sadece kendi cemaati için değil, tüm ümmet için büyük bir kayıptır. Hüseyin Abe sağ olsaydı ümmetin birliğinin gerçekleşmesi için gayret gösterirdi. Zaten bunu kendine gaye edinmişti. Şehidin hedefi İttihad-ı İslam’dı. Bütün kâfirlerin amacının Müslümanların birleşmesini, ümmet olmalarını engellemek olduğunu iyi biliyordu. Hep bu konuda Müslümanları uyarıyor ve geleceğe dönük hesaplar yapıyordu. Mücadelesi boyunca önüne çok engeller çıktı ama Allah’ın izniyle tüm güçlüklere direnebiliyordu. Çok sağlam bir iradesi, korkusuz, tavizsiz bir karakteri vardı.”

Hacı Osman ve Fatma çiftinin 11 çocuğundan biri olan Velioğlu, resmi kayıtlara göre, 1 Ocak 1952 yılında Batman’ın Gercüş ilçesine bağlı Bağözü (Xiro) köyünde dünyaya gözlerini açtı. 

Batman ve çevresinde kalabalık bir topluluğa sahip olan Habizbini aşiretine mensup olan ve İslami hassasiyete sahip bir anne ve babanın çocuğu olan Velioğlu, daha küçük yaşlardan itibaren İslami bir karakter edindi. 6-7 yaşlarında iken köy imamının yanında Kur’an dersi alan Velioğlu, köylerinde okul olmadığı için orada kaldıkları müddetçe okula gidemedi.

Velioğlu 9 yaşına geldiğinde ailece Batman’a yerleştiler. İlkokulu Batman Devrim (şimdiki ismi Mehmet Akif Ersoy) İlkokulunda, ortaokulu Batman Site Ortaokulunda (Bu okul sonradan Batman Petrol Ortaokulu adını almıştır), liseyi Mardin Yatılı Lisesinde okuyup ardından üniversiteye başladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi–Maliye Bölümünü bitirdikten sonra resmi bir görev almadı ve Batman’a yerleşip orada İslami faaliyetlerle başladı.

Hüseyin Velioğlu daha üniversite öğrencisiyken, 18 Mayıs 1978 tarihinde evlenmiş, bu evliliği 20 Kasım 1978 itibariyle resmi kayıtlara geçmiştir. Evlilik hayatı boyunca 7 erkek, 4 kız olmak üzere toplam 11 çocuğu olmuştur.

1979 yılında, beraberindeki arkadaşlarıyla Batman’da Hizbullah Cemaati’ni kuran Velioğlu, gizli bir şekilde cemaatsel faaliyetlere başladı. Bununla beraber, henüz okula devam ettiği için Ankara’dan ilişkisini kesmemişti. Ancak Batman’a sık aralıklarla gidip geliyor ve arkadaşlarıyla ilişkilerini canlı tutuyordu.

1999 yılında İstanbul’a gidip oraya yerleşen Hüseyin Velioğlu, İstanbul’a yerleştikten bir yıl sonra, 17 Ocak 2000 tarihinde Beykoz semtindeki Kavacık Mühendis çıkmaz sokakta bulunduğu evin ablukaya alınarak saatlerce uzun namlulu silahlarla taranması sonucunda şehid oldu.

Hizbullah'ın kurucu Rehberi Hüseyin Velioğlu’nu tanıyanlar, onun Hizbullah Cemaatini kurduğu 1979 yılından şehid edildiği 2000 yılına kadar İslami hizmet dışında bireysel bir hayatının olmadığını belirterek, O’nun Müslümanlar ve bölge halkı açısından büyük bir kayıp olduğunu dile getiriyorlar.

48 yıllık hayatına çok şey sığdırdığını, hayatının son 22 yılını İslami bir Cemaat bina etmekle geçirdiği belirten yakın arkadaşları, onun şehadetinin; Rabbine verdiği sözde durmanın, ihlâsın, sadakatin, cesaret ve kararlılığın bir ifadesi olduğunu kaydettiler.  (M. Fatih Akgül-İLKHA)

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.