Muhammed Mursi’ye verilen 20 Yıllık ceza için haklı olarak tepki gösteren bir İktidar Partisi’nin hâkimleri, yasal bir derneğe üye oldukları için Müslümanları 115 yıllık bir cezayla cezalandırdılar.

Bir grup Müslüman, namazlı niyazlı Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın ve Bakanların yönettiği ülkede Hz. Hüseyn ve Kerbela Faciasını anlatan bir tiyatro sergiledikleri için 115 yıllık hapis cezasıyla cezalandırıldılar.

Şiir okuduğu için Zindana düşen bir Cumhurbaşkanı’nın ülkesinde yaşayan kimi Müslümanlar, Vahdet ve Kardeşlik için Futbol turnuvası düzenledikler diye 115 yıllık bir hapis cezasının muhatabı oldular…

Her fırsatta Dindar Nesil isteyen bir Cumhurbaşkanı’nın yönettiği ülkede, Dindar Nesil yetiştirmek için gece gündüz çalışanların bu çabasının karşılığı 115 yıllık hapis cezası oldu.

Adında Adalet olan bir partinin yönettiği bir ülkede, insanlar gazete bayilerinde satılan bandrollü ve yasal bir dergiye abone oldukları için 115 yıllık bir cezaya maruz bırakıldılar…

Darbecilerin sürü halinde sokağa salındığı bir ülkede, yasal izinle program düzenleyen Müslümanlar sabah akşam o tür programlara katılıp konuşma yapan Müslüman yöneticilerin idare ettiği bir ülkede 115 yıllık bir cezayla cezalandırıldılar…

Geçmişte yaşanan tüm olumsuzlukları, paralel denilen yapının üzerine atan bir Hükümet’in, Paralelin inlerine girdik yuvalarını dağıttık dediği bir zamanda yani Paralel’in hükmünü yitirdiği bir zamanda Müslümanlar 115 yıllık bir zindan cezasıyla cezalandırıldılar.

Başta kendine Müslüman diyen Hükümet üyeleri olmak üzere her insanın sürekli olarak yaptığı rutin ve günlük faaliyetlerden dolayı, bir grup Müslüman’a yine kendine Müslüman diyen bir grubun yargı sistemince 115 senelik bir ceza reva görüldü…

Tüm bunlar Mısır’da olmadı elbet. AKP iktidarı tarafından yönetilen Türkiye’de, Adana’da yaşandı bunlar.  

İki İslami dernek ve uğradıkları zulümden bahsediyoruz. Adana’da faaliyet gösteren Umut Der ve Şura Der üyelerini yargılayan Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesine göre İslami bir dernek kurup yasal olarak faaliyetlerde bulunmak büyük bir suçmuş.

Bu suçun karşılığı olarak da yargılanan Müslümanlara 115 Yıllık ceza kesildi.

AKP iktidarı, her seferinde suçu kendi elleriyle büyütüp beslediği Paralel’in üzerine atarak işten sıyrılmaya çalışıyordu. Peki, şimdi de paralel mi var?

Paralel olsa bile Müslümanların haksız yere cezalandırılmalarının sorumlusu, doğrudan doğruya siyasi iktidardır.

Mısır’da da tıpkı Türkiye’de olduğu gibi cezaları mahkemelerde görev alan hâkimler kesmekteler. Ama AKP iktidarı başta da belirttiğim gibi haklı olarak SİSİ’yi suçlamaktadır. Aynı durum Türkiye için de geçerlidir.

İmam Hüseyn’i anmak için program düzenleyen Müslümanlara yapılan bu zulüm, bu yezidlik AKP iktidarının alnına sürülmüş bir kara leke olarak ta mahşere kadar lanetli bir şekilde o alında kalacaktır.

AKP iktidarı Müslümanları cezalandırmakla neyin peşinde acaba? Yasal dernek kurup gerekli yerlerden izin alarak etkinlik düzenleyenleri illegaliteye mi sevk etmek istiyorlar? Ne yapsın bu adamlar, derneklerinin kapılarına kilit vurup, gemileri yakarak dağa mı çıksınlar, silahlansınlar mı? Bu mudur istenen?

Çok açık bir şekilde belirtelim ki; Mustazaflar Camiası’na en fazla AKP iktidarı döneminde zulmedildi.

Dikkat edin bu camiaya yapılan saldırıların hiç biri adam akıllı soruşturulmadı, bu camiya karşı suç işleyenlerin hiç biri gerektiği gibi cezalandırılmadı. Bu da yetmezmiş gibi bu camiaya karşı AKP iktidarında ajanlaştırma, böcek yerleştirme, ortam dinlemesi, tehdit, şantaj, dernek kapatma, zindana tıkma gibi faaliyetler hız kesmeden devam etti.

AKP iktidarı Müslümanlara savaş mı ilan etti acaba? Her müftülüğün, her okulun her gün yaptığı ve alkışlandığı faaliyetleri yapan Müslümanlar, sırf AKP’li olmadıkları için her gün cezalandırılıyor ve gadre uğratılıyorlar.

İhya Der AKP döneminde basıldı. Adıyaman Vahdet Der AKP iktidarında zulme uğradı, Konya ve İstanbul dosyalarında yargılanan Müslümanlar AKP döneminde yüzlerce yıllık cezalara maruz kaldılar.

Ubeydullah Durna, AKP iktidardayken Şehid edildi. Yasin ve arkadaşları vahşice katledilirken de AKP bu ülkeyi yönetmekteydi.

Mustazafların evleri taranırken, işyerleri yakılırken, dernekleri bombalanırken de iktidarın adı AKP idi…

İnsan düşünmeden edemiyor doğrusu; AKP kimin kılıcı olarak Müslümanları biçiyor acaba?

Çok açıkça şunu belirtelim ki; AKP 12 yıllık iktidarı boyunca kendine dokunmayan hiçbir yılana dokunmadığı gibi her geçen gün o yılanları besleyip büyüterek Müslümanların üzerine salmıştır.

Emevi sultanları gibi saraylarda oturup Hüseynilere düşmanlık yapmayı iktidar sayanlar, dönsünler de bir tarihe baksınlar.  Nerede o kudretli sultanlar? Nerde o güçlü ordular ve muhteşem saraylar…

AKP, gayretullahı incittiğinin farkında olmalı ve acilen bu hatasından dönmelidir. Bir grup muhafazakâr oligarkın gazıyla kendini iktidarın ebedi sahibi sayarak Mustazaflara savaş açmak, mülkü temelsiz bırakmaktan başka bir şey değildir.

İslami Basın’ın, STK’ların da artık bunları görmesi ve duyurması lazımdır. Balyozcuların, Ergenekoncuların ayaklarının altına kırmızı halı sererek onları sokağa salan AKP mustazaflara zindanı gösteriyor. Bu durum karşısında yüreğinde zerre kadar iman olan herkes sesini yükseltmeli ve tepkisini göstermelidir. Zulme sessizlik zalime payanda olmaktan başka bir şey değildir.

Bunca zulme uğrayan bu Camia’nın da artık sesini yükseltmesinin, Ankara’ya duyurmasının zamanı gelmedi mi acaba? İslami Muhalefet’ten bahseden Hür Dava Partisi’nin bu sorumluluğu üstlenerek bütün gücüyle bu mazlumların sesini duyurmasının zamanı gelmedi mi?

Yapılan bu zulümleri duyurmak için sadece Basın açıklaması yapmak yeterli mi acaba? Ankara’da Meclisin önünde, Başbakanlığın önünde, Saray’ın önünde olmak ve zulmü duyurmak lazım değil mi acaba?

Tekrarlamak gerekirse AKP Müslümanlara zulmetmekten vazgeçmelidir. Her şey sandık ya da seçim zaferi değildir. Önemli olan seçimlerden değil Mahşer meydanından alnının akıyla çıkmaktır.

Tekrar tekrar söylüyorum. AKP Müslümanlara Zulmetmekten vazgeçmelidir…

Selam ve Dua ile…

Hürseda Haber