Algılar değil gerçekler
İslam ve Müslümanlar, sömürgeci düzenler için hep korkuya neden olmuştur. Bir gün saltanatları çökecekse bunun, Allah'tan başkasından korkmayanların elleri ile olacağını biliyorlar.
Çünkü tarih buna işaret ediyor. İyilik en nihayetinde kötülüğü, aydınlık da karanlığı galebe çalmıştır.
Bu nedenle Müslüman âlemi zayıflatmak, çökertmek, yok etmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Cinayet, katliam, işgal, sömürü onların en büyük argümanları olmuştur. İşgal derken iki türlüsünden bahsediyoruz. Biri fiili diğeri ise zihni işgal…
Son çağda kültür emperyalizmi ile yoğun bir şeklide saldırmakta, genç dimağları işgal edip ifsada uğratmaktalar. Algıları yöneterek insanların bilinçaltını kirletmekteler. Müslüman gençliği kendinden utanır hale getirip makyajladıkları batılı kültürü empoze ederler.
Neymiş, batılı ülkeler teknoloji, bilim ve tıp gibi alanlarda İslam ülkelerinden ilerdeymiş…
Batı ilerliyor, İslam ülkeleri ise çağın gereksinimleri anlamında hep geri kalıyormuş…
Batılılar çok akıllı, zeki ve öngörülü iken Müslüman dünya ise suni gündemlerle meşgulmüş…
Birileri bilinçaltımıza işledikçe işledi bu algıyı…
Batının yön bulmasında; ilimde, bilimde, teknolojide ilerlemesinde büyük pay sahibi olan İslam medeniyetinden hiç bahsetmediler, etmezler de zaten.
"Orta çağ karanlığında" milyonlar insanın barbarca katledildiği dönemde İslam coğrafyası yetiştirdiği ilim ve bilim adamlarıyla insanlığa ışık olmuştu oysa…
Kimlerden mi bahsediyoruz?
İbni Avvam'dan… Tarım alanında orta çağ boyunca kendini kabul ettiren bilginden.
Kimyanın babası Cabir bin Hayyan'dan…
İbni Fazıl'dan… asırlar önce ilk kâğıt fabrikasını kuran ilim insanından...
Harizmi'den… ilk cebir kitabını yazan ve Batıya cebiri öğreten bilginden.
Zooloji ilminin öncülerinden olan Cahiz'den… hayvan gübresinden amonyak elde eden Müslüman bilim adamından…
Kindi'den bahsediyoruz… fizik, felsefe ve matematik alanında yaptığı hizmetleri ile tanıyoruz onu… tabi sadece biz değil, batılılar da onu yakından tanıyor!
Keşifleri ile ün salan, asırlar boyunca Avrupa'ya ders veren kimyager doktor meşhur klinikçi Razi de başka bir değerimiz…
Ses olayını ilk defa fiziki yönden ele alıp açıklayıp izah getiren ilk bilgin olan Farabi'yi hatırlatıyoruz…
İslam medeniyetinin değerleri saymakla bitmiyor tabi…
Ebu Kâmil Şuca… Avrupa'ya matematiği öğreten İslam bilgini...
Ali bin Abbas… ilk kanser ameliyatını yapan bilim adamı… kılcal damar sitemini ilk defa ortaya atan kişi.
İbni Cessar… cüzzam hastalığının sebep ve tedavilerini asırlar önce açıklayan Müslüman hekim.
Hekimlerin sultanı İbni Sina'dan bahsetmeden de olmaz… eserleri Avrupa üniversitelerinde 600 yıl temel kitap olarak okutulan dahi.
İbni Heysem… optik ilminin kurucusu büyük fizikçi… göz ve görme sistemlerine açıklık kazandıran âlim. Galile teleskopunun arkasındaki isim.
Biruni… dünyanın döndüğünü ilk bulan bilim adamı… ümit burnu, Amerika ve Japonya'nın varlığından bahseden ilk bilim insanı… Biruni, Amerika kıtasının varlığını Kristof Colomb'un keşfinden 500 yıl önce bildirmiştir. Matematik, jeoloji, coğrafya, tıp, felsefe, fizik, astronomi gibi dallarda eserler yazmıştır. Çağın en büyük âlimidir.
Ömer hayyam… cebirdeki binom formülünü bulan bilgin.
İbni Rüşd… hekim, astronom ve matematikçi…
Cezeri… ilk sistem mühendisi ve ilk sibernetikçi… İngiliz matematikçi Charles Babbage'in aksine bilgisayarın babası…
Akşemseddin… Pasteur'den önce mikrobu bulan ilk bilim adamı. İstanbul fethinin manevi babası…
İbni Haldun… tarihi ilim haline getiren sosyolojiyi kuran mütefekkir. Psikolojiyi tarihe uygulamış, ilk defa tarih felsefesi yapan büyük bir İslam tarihçisi. Sosyolog ve şehircilik uzmanı…
Ve daha kimler kimler…
Yine birileri diyebilir ki "hep geçmişinizle avunur durursunuz"
Aslında sadece tarihimizle değil, bugünümüzle de övünürüz…
Hem de İslam coğrafyasının başına olmadık çoraplar örüldüğü şu çağda!
Yaşadığımız her bölgede abluka altında oluşumuz bir dert, iç sorunlarla mücadeleye mecbur kalışımız başka bir dert…
Küresel istikbarın baskılarına karşın, Müslüman bilim adamları ilerlemeye çabalıyor. Ancak bu o kadar da kolay olmuyor.
Hani "bilim adamı yetiştiremiyorsunuz" diyorlar ya… bu büyük bir yalan… yetişiyor yetişmesine de ancak hayatlarına kast ediyorlar…
1930 yılından bu yana 200'den fazla Müslüman bilim adamının batılılar ve siyonistler tarafından katledildiğini biliyor muydunuz?
ABD'nin 2003 yılında Irak'a girmesiyle 47 bilim adamı katledildi. 3 kişi esir, 18 bilim adamı da ABD menfaatleri doğrultusunda istihbarat birimlerinin gözetimi altında ABD'ye götürüldü.
Kidon… siyonist işgal rejiminin istihbarat teşkilâtı MOSSAD'ın, suikast misyonları ile bilinen departmanı... Faaliyet alanları ise Müslüman bilim adamlarını hedef almaktır. Bu bilim adamlarının çoğu iş birliği yapmadıkları için katledilmişlerdir.
İşbirliğine mecbur bırakılanlar da oldu elbet. Bunların da çoğu ABD olmak üzere MOSSAD gözetiminde ikinci bir ülkeye götürülüp onların projeleri doğrultusunda çalışmak zorunda bırakıldı. Bu bilim adamların çoğunun; nükleer, mekanik ve tıp alanında çalıştırıldıklarını belirtmekte fayda var.
Şimdi sizlere, katledilen Müslüman bilim adamlarından bazılarına dair detayları aktaralım.
Arapların Einstein'ı olarak anılan Mısırlı Fizikçi Ali Mustafa Musharafa 1950 yılında MOSSAD tarafından zehirlenerek katledildi.
Siyonist işgal rejiminin şemsiyesi altındaki Yahudilerin Filistin tarihindeki Yahudilerin nesillerinden gelmediğini ispatlayan Mısırlı coğrafyacı Cemal Hemdan, 1993 yılında gazdan dolayı boğulmuş ve vücudunun yarısı yanmış halde ölü olarak bulundu.
Yahudiler ve siyonist işgal rejimi hakkında yazmış olduğu yaklaşık 1000 sayfalık kitabı bir daha bulunmamak üzere ortadan kayboldu.
Yaklaşık 173 icadı olan elektronik uzmanı Lübnanlı Hassan Kamel El-Sabbah, 1935 yılında ABD'de katledildi.
Füzeler konusunda çeşitli çalışma ve buluşları olan Said Bedir, 1989 yılında katledildi. Said Bedir birkaç yıl Almanya Uzay Ajansıyla çalıştı.
Mısırlı nükleer enerji bilim adamı Semir Necip. Yıllarca ABD'de bu konuda dersler verip araştırmalar yaptı. Mısır'a dönmeye karar verdiğinde bütün çalışmaları çalındı. Nihayetinde 1968 yılında katledildi.
Lübnanlı bilim adamı Hasan Rammal… fizik alanında en iyi bilim adamlarından biri kabul edilen ve 119'dan fazla icadı olan Hasan Rammal, 1991 yılında Fransa'da katledildi.
Mısırlı ilk nükleer fizikçi kadın Sümeyre Musa, 1952 yılında ABD'deki bir seferinde katledildi. Nükleer enerjiyi güvenle tıp alanında kullanmak amacıyla 32 icadı vardı.
Mısır nükleer enerji kurucularından ve ırak nükleer biliminin babası olan mısırlı nükleer bilimci Yahya El-Mashd, bu alanda 50'den fazla makale ve araştırmasıyla 1980 yılında Paris'te suikasta kurban gitti.
Suudi Arabistanlı Doktor Sami Maimani'nin araştırması kalp cerrahisinde devrim niteliğindeydi… hastayı rahatlatan ve kalp ameliyatını çok kolaylaştıran icadından sonra 2005 yılında suikasta uğradı ve tüm araştırmaları çalındı.
Mısırlı nükleer bilimci İyad El-Qulini araştırmalarının çoğunu uranyum madenciliği üzerine yoğunlaştırdı. 1975'te Çek Cumhuriyeti'nde ortadan kayboldu ve hala da kayıp.
Kuveytli bilim adamı Salwai Habib, İslam ülkelerindeki Yahudilerin planlarının çoğunu açığa çıkardı. Sosyo-politik ve ekonomik açıdan İslam ülkelerindeki siyonist etkisi ile Rothschild ailesi, yani Aşkenazi Yahudileri hakkında birçok makale yazdı. Ancak o da kafası kesilmiş halde bulundu.
Hedef elbette ki sadece Müslüman Arap dünyasındaki bilim adamları değildi. İranlı bilim insanları da müstekbirlerin hedefindeydi.
2010-2020 arasında nükleer alanda çalışmalar yapan üst düzey 5 bilim insanını suikastlar sonucu katledildi.
Nükleer alanlarda çalışma yürüten İranlı bilim insanlarına yönelik suikastlar zinciri, Tahran üniversitesinde fizik profesörü olarak görev yapan Mesud Ali Muhammedi'nin 2010'da katledilmesi ile başladı.
Kuantum fiziği ve temel parçacık fiziği alanlarında çalışmalarıyla bilinen Ali Muhammedi, 12 Ocak'ta evinin önünde motosiklete yerleştirilmiş bombanın patlatılması sonucu hayatını kaybetti.
29 Aralık 2010'da saldırganlar bu kez Şehid Beheşti Üniversitesi'nde nükleer alanda çalışmalar yürüten iki profesörü hedef aldı. İran Atom Enerjisi Kurumu bünyesinde kuantum fiziği alanında çalışmalar yapan Prof. Mecid Şehriyari, seyir halindeki aracına yerleştirilen uzaktan kumandalı bombanın patlatılmasıyla katledildi.
Aynı gün Şehid Beheşti Üniversitesi'nde Nükleer Fizik Profesörü olan Feridun Abbasî'ye de aynı yöntemle suikast girişimi yapıldı. Abbasi, saldırıdan ağır yaralı olarak kurtuldu.
Suikasta uğrayan bir diğer nükleer Fizikçi Daryuş Rızai Nejad ise 23 Temmuz 2010'da Tahran'da eşi ile birlikte çocuğunu kreşten aldıktan sonra motosikletli saldırganlar tarafından açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. İran medyası, saldırının ardından Rızai Nejad'ın nötron aktarımı uzmanı bir fizik profesörü olduğunu duyurdu.
Natanz'daki uranyum zenginleştirme merkezinde görevli Nükleer Fizikçi Mustafa Ahmedi Ruşen de 11 Ocak 2012'de Tahran'ın doğusundaki Allame Tabatabai Üniversitesi'nin yakınlarında arabasına yerleştirilen bomba ile katledildi.
Suikasta uğrayan bir diğer isim de Muhsin Fahrizade Mahabadi oldu. İran'ın nükleer programının kilit isimlerinden Nükleer Fizikçi Prof. Muhsin Fahrizade, Tahran'a bağlı Abserd ilçesinde düzenlenen saldırıda katledildi.
Bu saldırıların arkasında ya CIA ya da MOSSAD vardı… siyonist rejim kimi saldırıları dolaylı olarak üstlenmişti.
Türkiye'de ise ASELSAN'da çalışan mühendislerin şüpheli ölümleri hep dikkat çekmişti. 11 yılda 8 mühendis dikkat çeken şekillerde hayatını kaybetti.
ASELSAN'da 2006-2017 arasında; F-16 savaş uçakları, milli tank, insansız hava araçları, uzun namlulu yeni nesil silahlar gibi önemli projelerde çalışan 8 mühendis kuşkulu biçimde öldü.
Hüseyin Başbilen… 31 yaşındayken, 4 Ağustos 2006'da özel aracında boğazı ve bileği kesilmiş halde bulundu. Yürüttüğü önemli projelere ilişkin sunum yapmasına bir gün kala öldürüldü. Projelerin yer aldığı flash bellek ise bulunamadı.
Ali Ünal… 30 yaşındaki mühendis 17 Ocak 2007'de kafasına isabet eden kurşunla hayatını kaybetti. F-16 savaş uçaklarının modernizasyonu, komuta kontrol ve şifreleme sistemleri üzerinde çalışıyordu.
Evrim Yançeken… 26 Ocak 2007'de oturduğu binanın 6'ncı katından düşerek hayatını kaybetti. Yançeken de askeri projeler üzerinde çalışıyordu.
Burhanettin Volkan… 7 Ekim 2007'de Ankara bando okulları komutanlığında nöbetçi subay odasında ölü bulundu. Vizör marka silahla intihar ettiği söylendi.
Zafer Oluk… 10 Mayıs 2008'de askerlik görevini yaptığı birlikte elektrik çarpması sonucu öldü. Başarılı bir yazılım mühendisiydi.
Hakan Öksüz… 25 Ocak 2012'de Eskişehir yolu üzerinde geçirdiği şüpheli bir trafik kazasında öldü. Mikro elektronik güdüm ve elektro-optik grubu projelerinde çalışıyordu.
Erdem Uğur… 16 Ocak 2015'de Ankara'daki evinde ölü bulundu. Gazdan zehirlenerek intihar ettiği ileri sürüldü. Manyetik alan konusunda uzman olan uğur, F-16 savaş uçakları, İHA, tank ve savaş silahları gibi projelerde görev yapıyordu.
2017'de, ASELSAN'da çok tartışılan şüpheli ölüm ve intiharlara bir yenisi daha eklenmişti. 32 yaşındaki elektronik yüksek mühendisi kerem parıldar, bir binanın 14'ücü katından düştü. Böylelikle ASELSAN'da son 11 yılda 8'inci ölüm olayı meydana geldi.
Bu dikkat çeken ölüm olaylarının suikast veya cinayet olduğuna dair resmî açıklama yapılmadı. Türkiye kamuoyu, bu şüpheli ölümlerin ardındaki sır perdesinin aralanmadığına inandı.
Evet, İslam ümmeti içerisinde çağı yakalayan ve dahi önüne geçen çok bilim insanı yetişti. Fakat bunların bulundukları ülkeleri ileri taşımaları hep bir şekilde engellendi.
Bunca vesikadan sonra, "Müslümanlar bilimde ilerleyemiyor" demek, akıl ve izandan yoksun olmak demektir. Bu cahillik değil, bilinçli bir algı operasyonu yürütülüyor demektir.
Tabi Müslüman bilim insanlarından bahsetmişken, ABD zindanlarında hapsedilen Afiyye Sıddıki'den bahsetmemek de olmaz.
Biyoloji alanında ihtisas sahibi olan Pakistanlı bilim insanı Sıddıki, nörolojik bilimler üzerine de doktora yaptı. Sıddıki, 11 Eylül'den sonra herkesin terörist yaftası yediği bir süreçte CIA tarafından kaçırıldı. Amerika'da düzmece bir mahkemede yargılanarak 86 yıl hapse mahkûm edildi. Ağır işkencelerden geçirilen Afiyye Sıddıki için uluslararası anlamda özgürlük çığlıkları atılsa da haydut Amerika, 3 çocuk annesi bir bilim insanını kötü şartlar altında zindan da tutmaya devam ediyor.
Şimdi biz söylüyoruz…
Demek ki neymiş, Müslüman bilim insanları hayatın her alanında, ehil ve etkin olmada önemli roller üstlenmişler. Ancak zamanın müstekbirleri tarafından hedef alınmışlar. Bir taraftan ülkeler fiili işgale maruz kalırken, öte taraftan ilim ve bilim adamlarıyla toparlanmalarına fırsat vermemişler.
"Batı ilerliyor" diyenler aslında dünyayı yanıltıyor ve dahi aldatıyor. Batı eğer sınırları zorluyorsa bu insanlık için değil barbarlığın bir nüvesi olarak gelişiyor.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.