Alimlerimiz bağımsız olsaydı bu sıkıntıları belki de yaşamayacaktık
3'üncü Alimler Buluşması'nda konuşan Suriye Kürdistanı’ndan Şeyh Zahit Xaznewi, iplerini devletin eline veren alimlerin, İslam'ın hükümlerini uygulamakta geri kaldığına dikkat çekti.
Âlimler ve Medreseler Birliği (İttihad-ul Ulema) tarafından düzenlenen 3'üncü Âlimler Buluşması, ikinci oturumla devam ediyor.
Moderatörlüğünü Mehmet Özer'in yaptığı panelin ikinci oturumunda Suriye Kürdistan’ından Âlim ve Müderris Şeyh Zahit Xaznewi, "Engeller ve zorluklar kıskacında ulema: Sosyal ve siyasal zorluklar, zorlukların doğurduğu neticeler" konulu bir sunum yaptı.
Konuşmasında âlimlerin görevinin Peygamberlerin görevi olduğunu söyleyen Xaznewi, "Âlimlere düşen müminleri birleştirmek, Allah'ın indirdiği hukuku uygulamaktır. Şüphesiz âlimler pek çok sıkıntılarla karşılaşabiliyorlar. Onları engelleyen sosyal, siyasi setler olmaktadır. Birçok sıkıntı karşılarına çıkmaktadır. Bazen de bazılarının ihlassızlığı olabiliyor. Şüphesiz âlimlerin bu kadar sıkıntı çekmelerinin sebebi birlik olamamalarıdır. Biz buraya din-i mübin için toplanmış bulunmaktayız. Varsa hatalarımız bunu konuşmalı, hatalarımızı düzeltmeliyiz." dedi.
"İslam toplumu onlar için kolay yutulur bir toplum olsun istiyorlar"
Emperyalistlerin âlimlerin yolunu engellemek için çalışmalar yaptığını anlatan Xaznewi,"Batı'da laiklik bayraklarını sallamakta, Müslümanların önünü kapatmaktadırlar. Alimlerin etkisini azaltmaya çalışmaktadırlar. O alçakça isteklerini de alimlere saldırmakla yapıyorlar. Bununla da amaç Müslüman neslin kalbindeki imanı öldürmektir. İslam toplumu onlar için kolay yutulur bir toplum olsun istiyorlar. Maalesef şu an Batı'ya çalışan kurumla alimlerin önü kesilmektedir. Bunlar aşılması gereken sorunlarımızdır. Alimlere büyük bir fikri savaş açılmıştır. Bunların amacı alimlerin önemini düşürmektir. Hatta bunu elleriyle yapamadıklarında silahla bunu yapıyorlar. Alimleri siyasal, sosyal alandan uzaklaştırdılar. İslam alemi karmakarışık bir durumda. En büyük sıkıntılardan biri de alimlerin devlet çalışanı olmalarıdır. İplerini devletin eline verenler İslam hükümlerini uygulamakta geri kalıyorlar. Liderlere karşı gelen alimlere gelince; bunlar da büyük ihanet işlemiş duruma düşürülüp ya idam ediliyorlar ya da cezaevine yollanıyorlar. Şu an öyle sıkıntılar görüyoruz ki gerçekten alimlerimiz bağımsız olsaydı bu sıkıntıları belki de yaşamayacaktık. Sultan birinci Selim, gayrimüslim azınlığın İstanbul'da olaylar çıkardığını duyunca şöyle bir karar verdi; bu azınlıkların yola getirilmesine yönelik kanunlar çıkardı. Muhalif olanların da cezalandırılacağını söyledi. Büyük bir alim bunu duyunca kızdı; çünkü Sultan Selim çıkardığı kanunda İslam dışı şeyler söylemişti. Sultan olsa dahi bunu söyleyemez, dedi. Sultan'a dedi ki; sen hanif İslam dinine aykırı yasalar çıkardın. Bundan vazgeç. Yoksa bir fetvayla yerinden olursun. İşte alimler böyleydiler." diye konuştu.
"Kadını, toplumu bozucu fesat aracı olarak kullandılar"
Hilafetin kaldırılmasıyla uygulanan misyonerleştirme faaliyetlerinden sonra ümmetin adeta son nefesini verdiğini söyleyen Xaznewi, "Şu an zaten biz İslam ümmetinin topraklarının nasıl işgal edildiğini, kanlarının nasıl akıtıldığını görüyoruz. Bu da Batı'nın terörist grupları desteklemesiyle oluyor. Her şeye rağmen İslam aleminin uyandığını ve bunun da alimlerin eliyle olduğunu görünce alimlere siyasi anlamda baskı kurmaya başladılar. Irkçılığı, ırkçı partileri desteklemeye başladılar. Ayrıca kadını, toplumu bozucu fesat aracı olarak kullandılar. Bunu da kadın hakları adı altında yaptılar. Yine bizim kendi içimizde yaşayan ama ipi Batı'nın elinde olan bazı hainler eliyle bazen topraklarımıza darbe yaptılar. Bu insanlar Peygamberin deyimiyle, bizim dilimizi konuşan ama din düşmanı Batı kuklalarıydılar. Bu şekilde dinde yeri olmayan kanunlar getirildi." ifadelerini kullandı.
"Alimler, sosyal ve siyasal alandan silindiği zaman parçalanmışlık durumu İslam alemine hakim oldu"
Xaznewi,"Alimler, sosyal ve siyasal alandan silindiği zaman parçalanmışlık durumu İslam alemine hakim oldu. Düşmanların elinde bir oyuncağa dönüştü. Maalesef İslam dünyasının siyasetçileri, partileri Batı'nın belirlediği yolu benimsediler. Batı istediğini aldı ve İslam dünyasını kendisine karargah edindiler. Öyle bir hale geldi ki ümmet, alimlere olan güvenini yitirdi, alay edecek hale geldi. İslam alemi gerileme durumuna geldi. Ama şu unutulmaması gereken bir durumdur ki İslam Fars topraklarına yetiştiği zaman İslam'ın nasıl hızlı yayıldığını unutmamalıyız. İslam toprakları Ermenistan'a, Rusya'ya ulaştı. Doğu'da ta Çin'e ulaştı. Batı'da ise Avrupa'daki İspanya'ya kadar uzandı. Abbasi halifesi Harun Reşit öyle bir duruma geldi ki bulutlara dönüp şu ifadeleri kullandı: Ey bulutlar! İster sağa ister sola gidin. Yağdırdığınız her yağmurun ben zekatını alacağım. Bugün gelin görün ki yağmur değil üzerimize bombalar yağdırılmaktadır. Şöyle der hale geldik; istediğiniz yere füze yağdırın. Ölecek olan Müslümanlardır. Rabbimizden isteğimiz bizi ihlaslı kullar yapsın, bizim halimizi düzeltsin. Şüphesiz onun gücü her şeye yeter." şeklinde konuştu.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.