Sezgin ÖZBAY
Allık var da neden yeşillik, morluk yok?
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O'nun pâk Rasûlüne olsun…
Kıymetli okuyucu! Sen bu yazıyı okurken, ya kapının önünden, ya büronun bulunduğu caddeden makyajlı biri geçiyor olacak; ya da belki bizzat sen makyajlı olacaksın veya makyajlı biriyle karşılaşacaksın. Ziynetin süse püse dönüştüğü şu dünyada her gün en çok gördüğümüz manzara, makyajlı insanlar…
Makyaj kiminin dilinde, kiminin yüzünde, kiminin bedeninde… Öyle makyajlar çıkmış ki artık, makyaj demeye de bin şahit ister. Gördüğüm bir dövme ilanında “sanatı bedeninizde gezdirin” diyordu. İnsanlar süs diye bütün bedenine kampanya ile dövme yaptırır olmuşlar.
Şu sözü sevmiyorum; ama yine de kullanacağım: Eskiden böyle miydi?
Eskiden iri gözlü kimselerle ‘gözleri kamyon farı gibi' denilerek dalga geçilirdi. Şimdi ise göz üstüne sürülen boyanın adı ‘far'. Belki de kamyon farı değildir kastedilen. Far, İngilizcede ‘uzak'demek. Yani ne kadar çok far sürersen, o kadar itici oluyorsun demektir belki.
Sahi ‘kendini maskara etmek' diye bir deyim vardı değil mi? Şimdi maskara da bir makyaj malzemesi. Bir de fondöten var tabii, kiminin sıva yerine kullandığı. Hani sosyal hesabınıza resim yüklemeden önce arka fon rengi vardır ya; fondöten işte o resim gibi. Fondöten, ‘Fonda ten vardı; ama ben kapattım.' diyor adeta, ukalaca, umarsızca…
Eskiden böyle miydi?
Bir ‘allık' vardı mesela eskilerden… Ne kadar sıcak ve içten… Annelerimizin her makyaj malzemesini ellesek de allığa karşı bir çekince olurdu zihnimizde. Özeldi o, güzeldi de… Al yanak, hicabı simgeler. Allık da yanağı kızartan bir makyaj malzemesi olarak kadına sahte de olsa bir utangaçlık katar. Hayânın ve hicabın sahtesi bir insanı böyle güzelleştiriyorsa, gerçeği nasıl güzelleştirir bir düşünün… Neden yeşillik, morluk veya mavilik değil de allık? Bence sır, hayânın güzelleştirmesindeki rengin adında gizli…
Rasûlullah(asv)'ı anlatan sahabeler O'nun evlilik çağındaki bir kız gibi utangaç olduğunu söylemişler. Peki, şimdi evlilik çağında utangaç kız kaldı mı ki? Hicabın kızartmadığı bir yüzü hangi makyaj malzemesi güzelleştirebilir ki? Edebin temizlemediği, haram bakışların kirlettiği bir yüzü, hangi temizleme sütü temizleyebilir ki? Secdenin aydınlatmadığı bir sureti, hangi aydınlatıcı parlatabilir ki? Dahası, makyajı geçelim, iffet ve hayânın örtemediği edepsiz zihniyeti hangi başörtüsü kapatabilir ki?
Giderek büyüyen edepli bir toplum duasıyla… Rahman'a emanet olunuz…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.