Amaç üzerine tefekkür

Amaç üzerine tefekkür

Bir anlık tefekkür, bir yıllık ibadetten (nafile amelden) hayırlıdır

Bu büyük Hadis-i şerif’i büyük alim Mele Ali İlmi, marifet hakkında yazdığı bir şiirinin başına yazmış.

Yıllarca medreselerde ders veren o büyük insanın şiirleri Necatê Zivingî tarafından derlenmiş ve Bangaheq Yayınları arasında yayınlanmıştır.

Düşünmek, hem eğitimin kendisi hem amacıdır. Biz okurken düşünürüz ve insanlar, düşünebilsinler diye eğitilirler.
“Eğitim görmüş bir insanla, eğitim görmemiş bir insan arasındaki fark nedir?” diye sorulsa, verilecek cevap,
•“Eğitim görmüş insanın maddi yaşam koşulları daha iyidir.”

Veya

•“Eğitim görmüş insan daha yüksek bir dünyevi makamda bulunur.” değildir.

Hatta,

•“Eğitim görmüş insan, daha bilgili insandır.” cevabı da değildir.

Eğitim, sadece bir bilgi edinme etkinliği olsa en eğitimli varlık bilgisayar olurdu. Bilgisayar, eğitimli insandan daha üstün olurdu.

Eğitim görmüş insanın en büyük farkı, daha doğru ve daha geniş düşünebilmesidir.

Bizi doğru ve geniş düşünceye ulaştırmayan bir eğitim bizi daha iyi bir makine yapabilir ama asla bizi daha iyi bir insan yapamaz.

Tek hedef, bilgi yığmak olsa ne kadar bilgi toplarsak toplayalım hurdalığa atılacak bir eski model bilgisayar kadar bilgi biriktiremeyiz.

Eğitim, zor aşamaları bulunan bir süreçtir. Her zor aşamayı kolay geçmenin etkili bir yolu da hedefimizi hatırlamaktır.
Küçük insanların hedefi küçük, büyük insanların hedefi ise büyük olur. Hedef büyük oldukça onun uğruna çalışmak keyifli olur. Hedef basit çıkarları aştıkça, iş-aş basitliğinin üstüne geçtikçe onun uğruna bedel ödemeye değer olur.
Modern bilim, 400 yılı geçen tarihinde her iddiayı ortaya attı ve sonunda mukaddes kitapların işaret ettiği mutlak hakikate dayandı.

Canlı-cansız kâinatın her zerresine hükmeden tek bir kanun vardır. Kâinatta ikilik asla yoktur.

İnsana hükmeden tek bir kanun vardır. İnsanlar için ata çokluğu iddialarının hepsi çürüktür. İnsan, birdir. Kâinat, birdir. İnsanla kâinat da birdir. Düşünmek, değişmek ve değiştirebilmek dışında insanın kâinattan bir farkı yoktur.

Tek kanun, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle “Sünnetullah… Onda hiçbir çelişki görülmeyen tek işleyiş…” İşte eğitimdeki en büyük hedefimiz, o tek kanunun sırrına ulaşmaktır.
O sırra yaklaştıkça yüceliriz. Hedefimiz o yüceliği yak
alamaktır. İster fen bilimlerini okuyalım, ister sosyal bilimleri… O kanun üzerine düşünmeyi öğrenebilmişsek eğitimimiz hedefine ulaşmıştır. O kanun üzerine düşünebilmişsek eğitimci sayılırız.
Aksi halde değil.
Hedef; kendisine verilen irade nimetini yanlış kullanarak teklikten ayrılan, kâinatla çatışma problemine düşen insanı tek yola getirmek, kâinatla uyuma kavuşturarak onu da yıldızlar gibi, ay gibi, güneş gibi mutlak bir kulluğun tadına ulaştırmaktır.
Eğitim gördüğümüz kurumların hedefi buna tam ters olabilir. Rabbim bize yanlışa karşı çıkma ve doğruyu geliştirme yeteneği vermiş. O kurumlarda yanlışa “Hayır!” diyeceğiz, doğruyu geliştireceğiz, doğruyu hâkim kılacağız.
Eğitim, böyle büyük bir hedef için olsa mukaddes bir etkinlik olmaz mı? Mele Ali aynı şiirinde diyor ki: “Tüm varlıklar, nakışlar, harfler, kelimeler / Hepsi yüce Rabbin birer mektubudur.” Bizim hedefimiz o mektupları okumaktır.
Abdulkadir Turan / Doğruhaer/Rehberlik

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.