Amerika ve İslam dünyasının göbeğinde kurulmuş askeri karargâhı konumundaki terörist israil, yıkılma korkusu yaşıyorlar. Bakmayın siz bu terörist devletlerin yüksekten atıp tutmalarına, onları yakın merceğe aldığınız zaman göreceksiniz ki bu rejimler korkunç derece bir çürümenin içinde, halklarıyla aralarındaki uçurum gittikçe açılmış durumda ve yıkılmaları an meselesi.

Amerika ve israil, içinde bulundukları yıkılma korkusunu gözlerden ırak tutmak, ömürlerini biraz daha uzatmak, halklarına ve uşaklarına hala güçlü olduklarını ispatlamak için düşman belledikleri İslam ülkelerinde herhangi bir olay çıktığı zaman bu olayları olduğundan çok daha büyük göstermek sevdasına düşmekte, dünyanın birçok ülkesinde her gün yaşanan benzer olaylar bu ülkelerde yaşandığı zaman sanki bu ülkelerde iç savaş varmış gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Ve kendilerine bağlı marjinal grupları sahaya sürerek bu olayları birer isyan hareketine çevirebilir miyiz arzu ve hayaline kapılmaktadırlar.  Kendi hayallerini de gerçekmiş gibi dünya halklarına sunmakta, günlerce, haftalarca halkları meşgul etmektedirler.

Emperyalist emellerine muhalif, bağımsızlık yanlısı, ayakta durmayı başarmış, Müslüman halklara umut olmayı sürdüren İslam ülkelerini hedefe koyarak ömürlerini uzatacaklarını sanan bu Haçlı artıkları artık en yetkili adamlarının bile seslendirmek zorunda kaldığı yıkımı geciktirmeyi başaramayacaklardır. Evet, Amerika ve israil çetesinin en yetkili ağızlarından yıkılma korkusunu duyuyoruz artık.

Siyonist çetenin Başbakanı Netenyahu'nun önümüzdeki yılarda israilin yıkılabileceğine dair itiraflarını medya organlarında okumuşsunuz sanırım. Yıkılma korkusuyla ilgili diğer önemli bir itiraf da Amerika'dan geldi. ABD'nin tanınmış Cumhuriyetçilerinden, eski başkan adayı ve eski Teksas Senatörü Ron Paul, "Sovyet sisteminde olduğu gibi ani ve dehşet verici sona doğru gidiyoruz. Artık sona yaklaştığımızı düşünüyorum." Diye basına demeç verdi. Paul, Amerika'nın askeri harcamalarının denetlenemez boyuta vardığını, Amerika'nın borç batağı içinde yüzdüğünü, gelirinin giderini karşılayamadığını, halkını beslemekten aciz kaldığını söyledi.

Aslında Amerika'nın geleceğiyle ilgili yüzeysel bir araştırma bile bundan çok daha fazla şeyin olduğu gerçeğini ortaya çıkaracaktır. Amerika, mirası üzerinde kurulduğu Roma İmparatorluğunun yıkılış döneminde yaşadıklarını yaşıyor. Roma da yıkılmadan kısa bir süre önce diğer dünya halklarına karşı korkunç derecede saldırganlaşmış, halkların zenginliklerini talan için hiçbir vahşet ve işgalden çekinmeyecek hale gelmişti.

Amerika'nın dostları için kötü günler gelmek üzere… Düşmanları içinse zafer dolu günler… Amerika, elli milyondan fazla vatandaşının sokaklarda yaşadığı, bir avuç insanının çılgınca yiyip içerken çoğu insanının gelecek korkusu yaşadığı bir karanlıklar ülkesi, bir korku ve sömürü imparatorluğu…

Çağdaş Haçlı sürülerine öncülük yapan Amerika, ömrünü uzatmak, bozulan ekonomisini düzeltmek, tüketim çılgını halkının doymak bilmeyen midesini doldurmak için gözlerini İslam dünyasının zenginliklerine, enerji kaynaklarına ve petrolüne dikmiş durumdadır.  Bu emellerine karşı duran, halkının zenginliklerini ona peşkeş çekmek istemeyen, onur ve izzet sahibi olmak isteyen İslam ülkelerini ayak oyunlarıyla, şeytani tuzaklarla, iç sorunlarını kaşıyıp çıkarmaya çalıştığı isyan ve kargaşalarla etkisiz hale getirmek istemektedir.

Bugün bu şeytani gücün hedefinde özelikle üç İslam ülkesi bulunmaktadır. İran İslam Cumhuriyeti, Türkiye ve Pakistan… Bu üç ülke büyük şeytanın ve taraftarlarının hedefindedir. Bu üç ülke iç sorunlarına, başlarını ağrıtan bazı sıkıntılarına rağmen halklarının desteğini almayı başarmış, bağımsızlık yanlısı güçlü ülkelerdir. Eğer İran İslam Cumhuriyeti, Türkiye ve Pakistan ümmetin kurtuluşu yolunda güçlerini birleştirir, ortak politikalar üretebilirlerse Allah'ın izniyle ümmete ümit olacakları gibi, Amerika ve israilin necis ellerini İslam topraklarından keserek bu kokuşmuş rejimlerin yıkılışlarını daha da hızlandıracaklardır.