Anlamak İçin Dinlemek
Hani eşler çoğu zaman birbirlerine hitap ederken ‘canım` derler. İşte ancak birbirlerini can kulağıyla dinleyen eşler birbirine can olur. Can olma hali, birbirini can kulağıyla dinlemekten geçer…
Evlilik, dünya hayatıyla başlayıp ebedi hayata kadar giden bir müessese olduğu için, eşlerin sağlıklı bir iletişim içerisinde olması gerekir. Nitelikli bir nesil yetiştirmek istiyorsak eğer, o neslin kucağımıza verildiği andan itibaren aile içi iletişimimize dikkat etmemiz gerekir…
İletişim, bazı temel esaslar üzerine bina edilmiştir:
- Yürekten konuşmak…
- Can kulağıyla dinlemek…
- Kalpten anlamak…
Aile içi iletişimin kalitesine dikkat ettiğimiz takdirde, sadece eşimize faydalı olmayacağız. Kendimize, ailemize ve toplumumuza faydalı olmak için iletişim metotlarını bilmek zorundayız. Biz inşallah bu yazımızda, yaşantımız içerisinde, belki daha çok ihmal edilen ve daha çok ihtiyaç duyulan dinlemek üzerine bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyoruz…
Değerli bacılarım! Evlerimizin huzur ve mutluluk kaynağına dönüşmesinin bir yolu da dinlemekten geçer…
Dinlemek! Sevdiklerimizi, eşimizi, çocuklarımızı, yakınlarımızı…
Dinlemede sabırlı olmak, anlamak için dinlemek, can kulağıyla dinlemek, yani canını vererek dinlemek… Hani eşler çoğu zaman birbirlerine hitap ederken ‘canım’ derler. İşte ancak birbirlerini can kulağıyla dinleyen eşler birbirine can olur. Can olma hali, birbirini can kulağıyla dinlemekten geçer…
İnsanları iyi dinlemeden, anlamadan hüküm vermek çoğu zaman bizi yanlışlıklara götürür. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) muhataplarını önce yeteri kadar dinler, tanır ve onlarla konuşurken, durumlarına göre nasihat ederdi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) eşlerini de çok dikkatli dinlerdi. Bir gün Hz. Aişe (r. anha)’ye; “Ben senin bana dargın veya barışık olduğunu hemen anlarım!” dedi. Hz. Aişe annemiz bu duruma çok şaşırdı ve sordu; “Nasıl anlarsınız?” Efendimiz onu ne kadar dikkatli dinlediğini gösteren şu sözlerini söyledi;
“Bana dargın olduğunda ‘İbrahim’in Rabbi’nin hakkı için’ diyorsun… Benimle barışık olduğunda ‘Muhammed’in Rabbinin hakkı için’ diyorsun…” İşte karşılıklı sevgiden kaynaklanan güzel davranış ve tavır! Bir tarafta eşini dinlemede ve anlamada dikkatli ve hassas bir davranış… Diğer tarafta eşine kırgınlığını belirten zarif bir tavır…
Efendimiz (s.a.v), bir kişiyi dinleyeceği zaman bütün vücuduyla ona dönerdi. Demek ki; “Sen anlat, ben dinliyorum… Bulaşık yıkıyorum ama seni dinliyorum… Kulağım sende…” diyerek başka işlerle uğraşmak sünnete uygun değildir.
Dinlemediği halde dinliyormuş gözükenler için İslam’ın tabiri vardır; “Dinlemediği halde dinleyen gibi gözükenlerden olmayın!”…
Birbirini seven eşler, kırgınlık ve kızgınlıklarını kavgaya dönüştürmeden, samimi konuşmaları can kulağıyla dinlemeli, kalpten anlamaya çalışıp, sorunlarını çözmelidirler… Eşlerin birbirlerini dinleyerek elde edeceği kazanımlar, aile içerisinde farkına varılmayan güzellikler meydana getirmektedir... Aynı zamanda dinlenmeyi hak edenler, çevresindeki insanları ciddi ve samimi bir şekilde dinleyenlerdir.
Eşler arasında iletişim kurmakta, dinlemek; konuşmaktan daha etkilidir. Yalnız yukarıda belirttiğimiz gibi kulakla değil can kulağıyla da dinlemek gerekir.Aksi halde cansız, ilgisiz, tepkisiz, dinlemek bir işe yaramaz. Dinlendiğini bilen insan, kendisine değer verildiğini hisseder, duygularının paylaşıldığını anlar.
İmandan kaynaklanan kardeşliğin bir ispatı da dinlemek değil midir? Yine bize verilmiş kulak nimetinin şükrü de ‘dinlemek’ değil midir?
Kıymetli bacılar! Bir yönüyle de dinleyen, manevi bir hayır yaparak sevap kazanır. O halde konuşan eşimize, çocuğumuza, akrabalarımıza, arkadaşlarımıza kızmayıp onları dinlemek, hatta konuşmuyorlarsa konuşmaları için teşvik etmek ve onları dinlemek istediğimizi hissettirmek, bizim bir sorumluluğumuz olmalıdır.
Kimine eşinin konuşması serçe cıvıldaması gelir, kimine bülbül şakıması… İster cıvıldasın ister şakısın onu dinleyin, tabi ki sadece dinlemek yeterli değildir; mekânda önemlidir. En güzel dinleme ve dinlenme yerimizdir evimiz! Yorgunluğumuzu orada atarız, sığınacağımız sineler evimizdedir. Bu yüzden yuvamızdır orası… Güç topladığımız, kendimize geldiğimiz, özümüze döndüğümüz mekândır.
Evlerimiz mescitlerimizdir! Orada doyururuz yüreğimizi… Orada güçlendiririz dinimizi… Orada hayat bulur din bağımız… Ve bu bağdır aile fertlerini birbirine sımsıkı bağlayan. Yurdumuzdur… Yuvamızdır… Sığınağımızdır evimiz…
Yürekten konuşmak, can kulağıyla dinlemek ve kalpten anlamak ümidiyle…
Zehra Işık / Nisanur Dergisi - Haziran 2012
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.