Selahaddin YILDIRIM
Arap baharının uğradığı akıbete dikkat!
15 Temmuz darbe girişimi Türkiye'deki çürük sistemin ayıp ve kusurlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Uzun yıllardan beri milletin sırtında büyük bir yük ve kambur olarak duran bu sistem tamiri gayrı kabil bir hale gelmiş bulunmaktadır. Adaletsizlik, ayrımcılık, terör, yolsuzluk, kumpas, takiyye ve daha nice şer faaliyetleri üreten bu sistem kökünden kaldırılıp çöpe atılmalıdır. Dünyada artık benzeri kalmamış bu yapının millete, ülkeye çektirdiği zulme ‘yeter' denilmesi lazım.
Devleti sıfırdan kurmak için ele geçen bu fırsat siyasi hesaplar ve çekişmeler adına heba edilmemeli. Aksi halde gelecek olan sonraki felaketin altından ülke kalkamaz. Yeni bir anayasa ile beraber Kürt sorununun yeniden ele alınması en önemli iki konudur. Yıllardan beri millete ve ülkeye acılar çektirmeye devam eden bu sorun köklü bir çözüme kavuşturulamadığı takdirde acılar dinmeyecek, millet rahat edemeyecektir.
Darbeci, jakoben-laik zihniyetin dayattığı bu sistem hiçbir sorunu çözemedi. Çözmek şöyle dursun kendisi bizzat mevcut sorunların ortaya çıkmasının ana nedeni oldu. Bu saatten sonra bu köhnemiş sistemi devam ettirmek demek, yeni paralel yapılara yer hazırlamak demektir. Bu ülke ve bu halkın sırtından bu ağır yük tamamen indirilmelidir. Hakkaniyet, ehliyet ve liyakat'tan taviz vermeyen sağlam bir yapıyı oluşturmak yeni bir istiklal mücadelesi başlatmak ayarında önemli ve büyük bir iştir.
Kısacası artık hiçbir şey eskisi gibi olmamalı. Problem üretmekten başka bir özelliğe sahip olmayan sistem sorunu ortadan kaldırılmalıdır. Şayet hükümet bu konuda samimi ve cesur adımlarla işe koyulursa halkın desteğini her zaman yanında bulacağından kuşku duymasın.
Hükümet ve diğer devlet kurumlarının darbe süreci öncesinde ne kadar gafil kaldıkları, işin ciddiyetini anlamaktan bîhaber oldukları anlaşılıyor. Ülkede, akşam kararır kararmaz tanklar caddelere çıkıyor ama ne Başbakan'ın, ne de Cumhurbaşkanı'nın bundan haberi olmuyor. Uzun yıllar dindar vatandaşların peşinde dolaşıp durmaktan başka bir iş görmeyen istihbaratın değiştiğini zannediyorduk, meğer öyle değilmiş. Bana öyle geliyor ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı ve o çağrıya ‘lebbeyk' diyen mazlum halkımız olmasaydı darbeciler birkaç saatte işi bitirmiş olacaklardı. Karşı çıkıp direnecek bir parti, dernek, sivil kuruluş vs. olmayacaktı. Kanlarını fedakârane veren şehitlerimiz ile cesaretle dik duran, teslim olmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bu ülke çok şey borçludur.
Artık Cumhurbaşkanı Erdoğan halkın verdiği bu desteğin hakkını vermeli, hem devleti hem de yakın çevresini güven sağlamayan her unsurdan temizlemeli, sureti haktan görünen, ama hiçbir iş yapmayan, çıkarcı ve yalakacı karakterleri kendinden uzaklaştırmalıdır. Şahsının başına gelecek bir tehlikenin bütün bir ülke için feci bir felaket doğuracağı, 15 Temmuz'un daha beterinin olabileceği ihtimali asla göz ardı edilmemelidir.
Yeni sürecin sabote edilmemesi için hükümetin ve ilgili kurumların azami dikkat göstermeleri gerektiğini tekrar ve tekrar ifade etmek gerekir. Paralel yapıyı temizleme işinde bazı yanlışlar olabilir; ancak bunların hemen düzeltilmesi ve bunu bilerek yapan sorumluların acilen görevden alınarak cezalandırılmaları gerekir. Bazı kurum ve kuruluşlardaki kimi yöneticilerin kendilerine rakip gördükleri personeli mağdur ettiği konusundaki haberler hükümeti yıpratır, samimi halkımızın umudunu kırar. Hele çıkarılan tahliye yasasının mağdurları kapsamaması bir skandaldır. Hırsızı, arsızı salıp gerçek mağdurları içerde tutmak neye ve kime hizmettir? Bu karar derhal değişmeli, kapsam bütün siyasi hükümlüleri içerecek şekilde genişletilmelidir.
Kürt bölgelerindeki paralel yapı unsurlarının üzerine ciddi bir şekilde gidilmemesi de endişe vericidir. Paralel yapının en büyük mağduru olan mütedeyyin Kürtler yine mi unutulacak? Bu bir hata ise düzeltilmeli yoksa mazlumların ahı bir gün sizi de vurur diye hatırlatalım.
Devletin yeniden yapılandırılması süreci kararlılıkla sürdürülmeli, içeride ve dışarıda süreci mecrasından saptıracak veya sabote edecek her gelişmeye karşı uyanık olunmalıdır. Özellikle orduda boşalan yerleri kimin dolduracağı konusu hayati önem taşıyor. Paralel konusunda yıllar önce düşülen hatanın aynısına düşülürse yazık olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.