Said Çınar
ARAY'ı Kuşatan OHAL Kalpazanları
Türkiye, çok ilginç bir süreçten geçiyor.
MİT operasyonu…
17/25 cübbeli;
15 Temmuz silahlı darbe girişimleri…
Ve merhem niyetine yaraya sürülen OHAL'in yol açmaya başladığı siyasal enfeksiyon!
Siyaset resmen lağım kokuyor…
Medya, tam bir nifak cümbüşü…
İslamcılık; ırkçı, faşizan duyguların mevzilendiği barikatlara dönüşmüş durumda!
15 Temmuz yaşandı. OHAL ilan edildi. Darbeci güç püskürtüldü.
Ortam rahatlayacak derken…
Ters operasyonlar başladı.
Darbecilerden boşalan koltuklar…
FETO'dan arta kalan devasa rant…
Ankara merkezli meydan muharebelerine yol açtı.
Darbecilerin namlularına göğsünü siper eden kesimler bir bir iteklenmeye başlandı.
“Şu tarikat pis!”,
“Bu cemaat necis!”
Derken;
Darbe girişimini alkışlarla karşılayan…
Tayyib'in ölüm haberini dört gözle bekleyen…
Ne olur ne olmaz deyip ATM'lere koşan…
Hipermarket raflarına hücum edip çokça yerdikleri makarnaları stoklayan kesimler bir anda OHAL'in kazananları olarak karşımıza çıktı.
“Pis tarikatlar” naraları atanlar, Kemalizm tarikatına;
“Necis Cemaatler” naraları atanlar, Ulusalcı cemaatine alan açmaya başladılar.
Tam bir kalpazanlık havası hakim!
15 Temmuz'u bastıran dindar çevreler, FETO'nun “İbadet katmanı” ile harmanlanarak “OHAL Kalpazanlığının” kurbanı seçilirken, ulusalcısı, kafatasçısı, ırkçısı, hırlısı, hırsızı, rantçısı, komisyoncusu kalpazan oyununun kazananı olarak semirmeye başladı.
Gidişata itiraz babından “Ama…” diye başlayan mahcup tepkiler bile kalpazanlık çetesi tarafından anında bastırılmakta, “FETO'cu, hain, Reis düşmanı” etiketiyle linç cehenneminin dibine yuvarlanmaktadırlar.
Kalpazanların Reisçiliğe terfi ettiği, Reis'i sevenlerin büyük oranda küstürüldüğü evre neredeyse tamamlanmak üzere!
İlginçtir;
Her şey 17/25 Aralık süreciyle başlamıştı. Filmin ayrıntıları farklılaşsa da final sahneleri yine 17/25 bağlantısıyla karşımıza çıkmaya başladı.
“Reisçi” namında ilginç bir katman oluştu. Bu katman Reis'i kuşatmaya alınca 17/25'in asıl mimarı da kuşatmanın dış ayağını tamamlamak üzere düğmeye bastı.
Rıza Sarraf davasındaki gelişmeler hayli enteresan yerlere varmak üzere. Her şey 17/25'le başladı, Rıza ile devam etti. Sonrasında Halkbank Genel Müdür Yardımcısı aynı gerekçeyle ABD'de tutuklandı.
Sonraki aşama ise dönemin Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN'la ilgili tutuklama kararının verilmesi oldu.
CB Erdoğan'ın “Bu işten pis kokular geliyor” sözü tam da yerinde. Davanın seyri hakkında kimileri CB Edoğan'a ABD'ye gitmemesi gerektiği yönünde haklı uyarılar da yaptılar.
İçerde bunca karambol ve hengame karşısında 15 Temmuz badiresini atlatanlar da dahil neredeyse herkes karamsarlığın pençesinde kıvranırken, Diaspora FETO'sunun bu aralar moral patlaması yapması gerçekten de pis kokulara işaret ediyor.
Bu konuyu değerlendiren FETO'cu bir kalem erbabının şu satırları manidar:
“Rıza davasında halen üç dosya üzerinde gizlilik kararı var. Türkiye'den çok üst düzey hükümet yetkilileri Rıza ve Dubai'deki babasının yönettiği bu kara para şebekesini bizzat yönetmekle suçlanıyorlar. Elbette, bu çok üst düzey hükümet yetkilisi Zafer Çağlayan değil... Rıza başından itibaren Saraydaki şahsın bir projesiydi. Halk Bankası'nın bütün yöneticileri ile birlikte dönemin ekonomi bakanı hakkında tutuklama kararı alınan bir dosyada, Saraydaki şahsın kurtulma şansı yok.”
Anlaşılan o ki, 17/25'in startını veren, olmayınca vaziyeti 15 Temmuz kanlı darbe girişimiyle kurtarmaya çalışan ABD hala Halkbank üzerinden ciddi bir kan davası gütmektedir.
Son kertede dosya kapsamının genişletilmesi ve daha da genişletilecek olması, içerdeki kuşatmanın geldiği vahim noktaya işaret etmektedir.
İçeride 15 Temmuz'u kanlarıyla bertaraf edenlerin bu denli topun ağzına alınmış olması kuşatmanın çapını bir başka açıdan ele verirken, FETO'nun zarar görmeyen “Ticaret ve İhanet” katmanının bu denli keyifli sözler sarfetmesine de neden olmaktadır.
Tabii ki Amerika, içeride “Reisçi” kılığına giren yandaş çeperin sağlamlığından emin olmasaydı Rıza dosyasını bu denli işletmeye gerek duymazdı.
Unutmadan belirtelim;
Bunca karambolün içerisinde “Reisçi” geçinen “İslamcı medya” ne yapıyor derseniz;
Çok basit!
Stresten uzak kalmak için şu sıralar “Barzani'nin Yahudiliği” haberleri onlar için kaçırılmayacak kadar değerli bir maden!
Tüm dikkatleri Barzani üzerinden dışarılara çekme gayretleri tam gaz sürüyor. Maksat, içerdeki kuşatmayı kimse hissetmesin!
Ola ki FETOCU'nun deyimiyle “Saraydaki zattan” bir an önce kurtuluverirler!
Tüm bunlara karşı Reis ne yapıyor derseniz, orasını bilemem.
Ama Reis'i kuşatan sahte Reisçilerin OHAL sürecini altın fırsata çevirdiklerine kuşku yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.