Aslan Aliyeviç Mashadov

Aslan Aliyeviç Mashadov

Aslan Mashadov… Allah’ın çağrısına icabet eden bir Müslüman. “Ey Rabbimiz! Halkı zalim olan bu beldeden bizi çıkar, katından bize bir yardımcı bir kurtarıcı gönder…” diyen, yaşlı çocuk ve kadınların iniltilerini duyan bir yürek adamı.

Aslan Mashadov… Allah’ın çağrısına icabet eden bir Müslüman. “Ey Rabbimiz! Halkı zalim olan bu beldeden bizi çıkar, katından bize bir yardımcı bir kurtarıcı gönder…” diyen, yaşlı çocuk ve kadınların iniltilerini duyan bir yürek adamı. Bu yaşlı, çocuk ve kadınlar son 5-6 yıl içerisinde 250 binden fazla evladını, babasını, kardeşini ve kocasını soğuk toprağın bağrına gömmüşlerdi. Kimisi ise evladının cesedi için varını yoğunu ortaya dökmesine rağmen bulamamıştı. İşte Aslan Mashadov; kan, talan, soykırım, ihanet ve her türlü kirliliğin hükümferma olduğu bir savaşın içindeki bu zayıf bırakılmışların çağrısına icabet etmişti. Bütün dünyalıklarını geride bırakarak icabet etmişti. Samimiyeti, fedakârlığı ve Allah’ın kendisine bahşettiği yetenekleri onu dünyanın en kahraman milletine önder; tarihe düşülen en büyük destana şahid yaptı. İmam Hamzat ve Gazi Muhammed ile başlayıp Şeyh Şamil ile taçlanan ve Cevher Dudayev’e kadar uzanan şanlı kıyama önderlik eden silsilenin bir halkası yaptı. Dudayev gibi bir dehanın halefi olup onun izinden gitmeyi ona nasip etti.

Allah ve muvahhidler nezdinde, en güzel sonla noktalanan bu şanlı destan 1951 yılında Kazakistan’da başladı. Yurtlarından sürülmüş bir ailenin çocuğu olarak. Cahar Dudayev ve daha birçok kahraman ile aynı kaderi paylaşan Aslan Mashadov ve nesildaşları, sürgün nesli veya sürgünün çocukları olarak anıldı. Şimdiki nesle savaşın çocukları dendiği gibi. Bilindiği üzere, tarihte mazlum kanına en çok bulanmış, bazılarının kendilerine önder yaptığı Josef Stalin 1944 yılında 2. dünya savaşının sona ermesiyle Almanlarla işbirliği yaptıkları yaftasıyla 2 milyondan fazla Kafkas insanını yurtlarından sürmüştür. İşte Mashadov 1951 yılında Kazakistan’da böyle bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Vatanını, 1957 yılında çıkarılan afla ailesinin Çeçenistan’a dönmesi üzerine kendisi 6 yaşında iken ilk defa gördü. İslam’ın kahraman bir evladı olan Kafkas halkı, Rus askeri akademilerinde savaş taktiklerini öğrendiler. Cahar Dudayev gibi Aslan Mashadov da Rus Ordusundan yetişmedir. 1972 yılında Tiflis Askeri Topçu Akademisinden mezun oldu ve ardından Sovyetler Birliğinin değişik bölgeleri ile Macaristan ve Litvanya’da görevlerde bulundu. Litvanya’da görev yaptığı Ocak 1991’de Litvanya milliyetçi bağımsızlık hareketinin bastırılması girişimlerinde Sovyet ordusunda görev aldı. Bu görevden duyduğu pişmanlığı daha sonra defalarca dile getirdi.

Kızıl orduda Topçu Albay rütbesine kadar yükseldi. SSCB’nin dağılmasıyla başlayan Çeçenistan bağımsızlık hareketine katılmak için ordudaki görevinden ayrıldı. Cahar Dudayev tarafından Çeçenistan genelkurmay başkanı olarak atandı ve 1. Çeçen Rus savaşında Çeçen ordularını yönetti. Kızıl ordunun taktiklerini çok iyi bildiğinden Rus ordusunun yenilmesinde büyük payı oldu. Cahar Dudayev’in Ruslar tarafından şehid edilmesinden sonra geçici başbakan olarak atandı. 1996 yılında Hasavyurt’ta yapılan Rus Çeçen ateşkes anlaşmasında Çeçen heyeti içerisinde yer aldı. Rus heyeti başkanı Alexndre Lebed’e karşı takındığı tavizsiz tavırları ile büyük takdir topladı. 27 Ocak 1997’de yapılan seçimlerde oyların yüzde 63’ünü alarak Çeçenistan Devlet Başkanlığı’na seçildi. AGİT’in de içinde bulunduğu 41 uluslar arası kuruluş bu seçimlerin en demokratik seçimlerden biri olduğunu not düşmüşlerdi.

Savaştan sonra Çeçenya’nın inşası ve Çeçen halkının yaralarını sarmak için yoğun çaba gösterdi. Bu bağlamda birçok ülkeye geziler düzenledi ve onlardan destek istedi; ama İslam ülkeleri dahil olmak üzere hiçbir ülke –Rusya’dan çekindikleri için – gereken desteği vermedi.

Kendisinden laik Müslüman diye söz eden ve bu doğrultuda politikalar sergilemesini umanlara, Rasulullah’ın sünneti olan sakalı bırakarak ve ‘katı şeriatçı’ olarak tanınan Şamil Basayev’i başbakan atayarak gereken cevabı verdi.

Devlet başkanlığı sırasında, biri 24 Temmuz 1998’de, biri 21 Mart 1999’da ve bir diğeri de 10 Nisan 1999’da olmak üzere birkaç defa kendisine karşı suikast girişiminde bulunuldu. Bunlar içerisinde en etkili ve profesyonel olanı 24 Temmuz 1998 de yapılanıdır. KGB’nin uzantısı olan FSB düzenlediği bu suikastlarla Çeçenlerin arasına ihtilaf sokarak Çeçenyanın selamete ermesini engellemeye çalışıyordu. 24 Temmuz 1998 yılında yaptığı bu suikastla bir nebze de olsa amacına ulaştı. Mashadov olaydan kısa bir süre önce feshettiği İslami Alay adlı birliklerin eski komutanı Arbi Barayev ile komutanlardan Ramazan Ahmedov ile Cahar Dudayev’in halefi Selimhan Yanderbiyev’den şüphelendi. Mashadov bu şüphesinde bir Müslümanın takınması gereken tavrı takınarak şeriat mahkemesinde olayla ilgilerinin olmadığına dair yemin etmeleri halinde kendilerine karşı olan şüphesinin izale olacağını söyledi ve ettikleri yemine itibar ederek aleyhlerinde olan suçlamasını geri çekti.

1999 yılında 2. Rus Çeçen savaşı başlayınca Cumhurbaşkanı olması hasebiyle Çeçen ordularına komutanlık etti. Caharkale’nin düşmesiyle (Grozni) gerilla komutanı olarak ailesini Bakü’ye gönderdikten sonra Çeçenya dağlarına çekildi. Ruslar ve işbirlikçikleri Aslan Mashadov’un azmini kırmak için aşağılık karekterleriyle uyumlu davranışlar içerisine girmekten geri durmadılar. Rus ordusu uluslararası normlara ve de insanlık değerleri ile çatıştığı halde Mashadov’un sivil ailesini esir almaya yeltendi; fakat bir süre sonra her nedense bu hareketinden vazgeçti ve onları serbest bıraktı. Yine eğitimini hain olan babasından alan Ramazan Kadirov ve adamları Aslan Mashadovun yaşlı amcasını, halasını ve daha birçok yakınını kaçırarak işkence etmiş ve insanlık dışı muamelelere tabi tutmuşlardır.

ŞEHADETİ
Mashadov zor şartlar altında verdiği mücadelesini yine zor şartlar altında canını davasına vererek sonlandırdı. Tüm teknolojisini bu işe sarf eden Rus güçleri Mashadov’un bulunduğu yeri tespit etmişti. Bu yer bir köy idi. Etrafında ise sınırlı sayıda insanla direnişi tercih edip Ruslarla çatışma yolunu seçti. Evet! Zaten ömrünü davasına samimi olarak adayan bir şahsiyetten başka ne beklenebilirdi ki? O Azimeti seçip onlarla çatıştı. Ve böylece o da diğer şehid kardeşleri gibi alnının akıyla Rabbinin huzuruna çıktı. Arkasında onun davasını çok zor şartlar altında sürdürecek bir kitle bırakarak gitti. Biliyoruz ki onun kanı boşa akmadı. Lakin insanları davasına bağlayan dinamiklerin başında o dava uğruna akan kanlar vardır. O da bir dinamik olup, özelde Çeçenya’nın kahraman halkının, genelde ise tüm Müslümanların kalplerindeki mümtaz yerini aldı.

Rabbimizden diliyoruz ki, gerek Mashadov’un gerekse de İslam’ın kahraman evlatları olan Çeçen kardeşlerimizin akan kanları, Çeçenistan’ın kurtuluşuna ve de Rusya ve diğer müstekbir devletlerin sonunu getirecek ateşin kıvılcımı olsun.

Selam olsun Mashadov’a ve İslam’ın tüm kahraman şehidlerine…

İnzar Dergisi

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.