M. Zülküf YEL
Astana Zirvesi
Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenecek olan barış görüşmeleri, siyasi çözüm bağlamında iyimser bir hava oluşturmuştur. Bu atmosferin iyi değerlendirilmesi ve tarafların gerçekten çözüme ve barışa inanmaları durumunda netice elde etme ihtimali yüksektir. Suriye genelinde bir ateşkesin sağlanması konusunun önünde ciddi engellerin olduğu gerçeğini de görmek lazım. Çok farklı aktörlerin farklı pozisyonlara sahip olduğu ve çoğunlukla çelişkiler üzerine kurulmuş bir ittifaklar fotoğrafı önümüzde durmaktadır. İlkeler ve prensipler değil, çelişkiler üzerinde kurulan ittifaklar ise, esen rüzgâra göre farkı bir yapıya bürünebilir. Denklem bileşenlerinin farklı bir pozisyon alması, beraberinde hesapta olmayan yeni sorunlar üretebilir.
Siyasal çözümün önündeki en büyük engellerden birisi de ateşkes kapsamına dâhil edilmeyen gruplardır. Bu grupların saha faaliyetleri, siyasal müzakereleri dinamitleyen bir ortam inşa edebilir. Bu grupların bir şekilde askeri aktivitelerini durdurmaları temin edilmelidir. Bunu tamamen başarmanın zor olduğu da bir gerçektir.
Ateşkes kapsamında olan bazı yerlerde çatışmaların devam etmesi, müzakere sürecini sabote etme potansiyeline sahiptir. Özellikle de Barada Vadisi, Doğu Guta ve Şam'ın güney kırsalındaki saldırıların durması gerekiyor. Burada rejim güçlerinin ve bir takım milis güçlerin saldırıları, ciddi bir tehlike arz ediyor. Özellikle sahada tarafların siyasi eğilimlerini dikkate almayan, siyasal sürece saygı göstermeyen ve siyasal müzakere diye bir dertleri olmayan yapılar, ateşkese ciddi anlamda gölge düşürüyor.
Ateşkesin garantörü olduğunu taahhüt eden ülkeler, bu saldırıları durdurma noktasında ciddi bir denetleme ve önleme mekanizması kurmalıdır. Hatta sahada siyasal süreci sabote edecek yapılara karşı ciddi önlemler alınmalıdır.
Yine sahada ciddi askeri güce ve aktiviteye sahip yapıları görmezlikten gelmek ciddi sorunlar oluşturabilir. Geçekten dertleri İslam ve Suriye halkının özgürlüğü olan İslami yapıların mahkûm edilmesi de ciddi bir sorundur. Hem ilkesel olarak, hem de politik gerçeklik adına bu yapılar dikkate alınmalı ve ötekileştirilmemelidir. Bu hususta Türkiye'ye ciddi vazifeler düşüyor. Bu yapıların kendi aralarında varacakları ittifak, kendilerinin masada olmalarını kolaylaştıracaktır.
Netice itibariyle, bunca yıldır yaşanan çatışmalardan sonra bu sürecin başlaması ümit vericidir. Eksiklikleri ile beraber diplomasi ile sorunları çözme iradesinin ortaya konulması kıymetlidir. Acı ve yıkımdan başka Müslümanlara bir faydası olmayan saldırılar karşılıklı olarak durdurulmalıdır. Müslümanların hak ve hukukları madden ve manen korunmalıdır. İslam fertlerinin ve toplumların kişilikleri ve manevi şahsiyetleri saygındır. Bu saygınlığın karşılıklı olarak muhafaza edilmesi gerekir. Ümmet şuuru, adalet ekseninde toplumsal süreçleri şekillendiren temel unsura dönüştürülmelidir. İslam ümmeti adına Astana zirvesine katılan siyasal aktörlerden böylesine bir vizyonun ürünü olan bir siyasal yaklaşım bekliyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.