Mehmet ŞENLİK
Aşura veya Kerbela mesajı!
Aşura, kameri ayların ilki olan Muharrem’in onuncu günüdür. Çok eskiden beri Aşura gününde birçok kavim tarafından oruç tutulmaktadır. Aşure orucu denen bu oruç, İslam’dan önce Araplarda yaygın olarak tutulurdu. Aşure kelimesinin İbranice Aşur’dan geldiği ve o günde Arapların oruç tuttuğu dikkate alınırsa, kelimenin bütün Sami dilleri arasında ortak bir kelime olduğu anlaşılır. (Umde tül-Kari Şerhi Sahihi Buhari, V, 351)
Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, Medine’ye geldiği zaman oradaki Yahudilerin Aşure günü oruç tuttuklarını gördü ve bunun ne orucu olduğunu sordu. Cevap olarak şöyle dediler: “Bugün, hayırlı bir gündür. Allah, İsrailoğulları’nı Firavun’un zulmünden bugün kurtarmıştır. Musa (AS) Allah’a şükür için bugünde oruç tutmuştur. Biz de ona tabi olarak tutarız dediler. Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem, ‘Biz, Musa’nın sünnetine sizden daha yakınız’ dedi, o gün oruç tuttu ve ashabına da tutmalarını emir buyurdu. “ (Buhari, Tecridi Sarih, VI, 308, 309)
İslam âlimleri Aşure orucunun sünnet olduğuna dair İcmâ etmişlerdir. Ancak İslam’ın başlangıcındaki hükmü konusunda, Ebu Hanife vaciptir derken İmam Şafii müekked bir sünnet olduğunu söylemiştir. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra, bu oruç müstehap olmuştur. Ayrıca Yahudilere benzememek için Muharrem’in 9,10 ve 11’nci günlerinde oruç tutmak güzel görülmüştür.
Bugün bütün İslam âleminde Muharrem’in onuncu günü, oruç günü kabul edilirken bazı tarihi sebeplerden dolayı da mukaddes gün kabul edilmiştir. Nitekim Âdem aleyhisselamın tövbesinin bugünde kabul edildiği, İbrahim aleyhisselamın bugünde ateşten kurtulduğu, Yakub aleyhisselamın, oğlu Yusuf aleyhisselama bugünde kavuştuğuna dair rivayetler vardır.
Hakeza Nuh aleyhisselamın gemisinin bugünde tufandan kurtulup Cudi dağının tepesine oturduğunu anlatan rivayetler vardır. Aşure adlı tatlının menşei de buna dayanır. Rivayetlere göre, gemidekiler o günü kutlamak istemişler ve geminin ambarında arta kalan erzakı karıştırıp bir aş pişirmişler. İşte aşure pişirme âdeti buradan kalmıştır.
Ancak Peygamberimizin sevgili torunu Hz. Hüseyin’in Kerbela’da aynı günde şehid edilişi, Aşura’yı farklı bir alana kaydırmıştır. Eskiden bugün sevinç ve bayram günü iken bu olaydan sonra yas ve matem gününe dönüştü. Elbette Hz. Hüseyin’in Yezidin askerleri tarafından hunharca şehid edilişi çok üzücü bir olaydır. Bu konuda bütün ümmet hemfikir olarak Hz. Hüseyin’in yanındadır. Halen onun için ağıt yakmakta, gözyaşı dökmektedir. Şii olsun Sünni olsun tüm Müslümanlar, Onun haklılığını, mazlumiyetini ve şehadetini överek yâd ederken Yezidi de öfkeyle ve yerden yere vurarak lanetle anmaktadır.
Bana göre, Kerbela faciasının sadece tarihteki tartışmasını yapmak veya matem tutup dövünmek yerine realitesinin mantığını yaparak güncellemek daha yerinde ve mantıklı bir anma olur. Zira bu anma biçimlerinden maksat, hüseyni davanın misyonunu canlı tutmak ve güncellemektir. Eğer biz, bugünün Hüseyinlerini ve Yezitlerini tanımıyor, onlara karşı saf belirleyip izzetlice tavır almıyorsak Aşura’yı veya Kerbela’yı anmak ve anlamaktan çok uzaklardayız.
Kerbela’da Hz. Hüseyin’in o nazenin cesedinin atlara çiğnetilmesi ve mübarek başının mızraklara takılarak şama kadar teşhir edilmesi olayı, hala içimizi sızlatıyor, kalplerimizi hoplatıyor. Ama bugün aynen onun misali hemen yanı başımızda Suriye’de, Mısır’da, Filistin’de, Arakan’da Müslümanlar diri diri ateşlerde yakılıyor, evleri başlarına yıkılıyorken bizler sesimizi çıkarmıyor, duymazlıktan geliyorsak biz Hz. Hüseyin’in niçin kendini feda ettiğini anlamamış, Kerbela ruhunu kavramamışız.
O halde, nerede bir haksızlık bir zulüm varsa, nerde yokluk ve yoksulluk varsa, nerede kadınlar dul, çocuklar öksüz kalmışsa… Kerbela orasıdır. Eğer bunu kavramışsak Kerbela ruhunu yakalamış ve hüseyni mesajı almışız demektir. Yoksa rahmetli İmam Humeyni’nin, “Bizim için her gün Aşura, her yer Kerbela’dır” vecizesini anlamamışız.
Efendim Bugünün Hüseyin’ini mi arıyorsunuz? İşe size Muhammed Mursi! İşte Muhammed Bedii! Ve bugünün Kerbela’sını mı arıyorsunuz? İşte size Suriye, işte Mısır, işte Gazze ve işte Arakan… Hüseyin’i mesajı doğru anlayanlardan olmanız dileğiyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.