Emin GÜNEŞ
Ateizm, Siyonizm ve Misyonerlik Karşısında İslam-SON
Küresel Siyonizmin aldatmacasına kanmayan bir küçük azınlıkla karşılaşılırsa acımasız bir savaş kampanyasının bütün okları göğsüne çevrilir, düşünülebilecek olan bütün asılsız ve uydurma suçlamaların hedef tahtası haline getirilerek önce toplumun gözünden düşürülür, arkasından da en acımasız darbeler altında eziliverir. Bütün bu cinayetler işlenirken milletlerarası haber ajansları ve iletişim araçları kör, sağır ve dilsiz kesilir.
Bu arada iyi niyetli, saf Müslümanlar bu amansız savaşı bazı kişilere ya da gruplara yönelik basit bir savaş sanırlar. Bu savaşın, İslâm'a yöneltilmiş topyekûn savaşın bir parçası olduğunun farkına varmazlar. Bunların bazıları din gayretine ya da ahlâka sahip çıkma gayretine kapılabilirler. O zaman saflıkla basit ahlâk ihlâllerine, küçük kötülüklere karşı çıkmaya koyulurlar. Böyle yapınca, bu kısık çığlıkları basınca, görevlerini yerine getirdiklerini sanırlar.
Öte yandan da din tümü ile ayaklar altına alınmış ve temelinden çökertilmişken, yüce Allah›ın tekelinde olması gereken egemenliği, birtakım yetki hırsızları gasb etmişken ve emirlerine karşı çıkmakla yükümlü oldukları tağutlar, zorbalar sosyal hayatın hem bütününü hem ayrıntılarını keyfi egemenliklerinin altına almışken, bütün bunlar bu iyi niyetli safların umurlarında değildir!
Siyonist Yahudiler ile haçlı Hristiyanlar bu gelişmeler karşısında plânlarının başarıya ulaştığını, aldatmacalarının geçerlilik kazandığını görmenin sevinci ile ellerini ovuştururlar. Oysa gerek Allah tanımazlık-ateistlik silâhı ile bu dini doğrudan doğruya yıkabilmekten ve gerekse misyonerlik kampanyaları aracılığı ile Müslümanları dinlerinden çıkarıp başka bir dine döndürmekten çoktandır umutlarını kesmişlerdi.
Yalnız iş bitmiş değil. Yüce Allah'a yönelik umudumuz büyük ve bu dine beslediğimiz güven köklüdür. Evet, onlar entrikacılıkta ve tuzak kurmakta ustadırlar, ama yüce Allah tuzak kuranların en üstünüdür. Nitekim bu konuda O, bize şöyle buyuruyor.
“Onlar tuzaklarını kurdular. Oysa bu hileleri dağları yerlerinden oynatacak güçte olsa bile hep Allah'ın eli ile gerçekleşti.
O halde sakın Allah'ın, Peygamberine vermiş olduğu sözü tutmayacak diye sanma. Hiç kuşkusuz Allah üstün, güçlü ve öc alıcıdır.” ( İbrahim Suresi: 46-47)
Kimi zaman yüce Allah bu kimseleri birbirlerinin eli ile cezalandırır. Bu yolla cezalandırılanlar bazen birbirlerine işkence çektirirler, bazen birbirlerini kırarlar, bazen birbirlerini baskı altında inletirler, bazen birbirlerinden korkuya kapılırlar; hiçbir taraf güven bulamaz olur. Böylece, sonunda iç çöküntüye uğrayarak dışa karşı zayıf düşerler. O zaman da Allah, başlarına başkalarını belâ eder. Bu «başkaları» Allah›a itaatkâr kimseler olabilecekleri gibi Allah›a asi kimseler de olabilir. Bunlar başlarına çöreklendikleri eski şımarıkların burunlarını kırarlar, ellerinden iktidarlarını ve imkânlarını çekip alırlar.
Not: Fizilal' En'am suresi 1-9 arası ayetlerin tefsirinden alınmıştır
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.