Avcı'dan yönetici atama yönetmeliği açıklaması
Bakan Avcı, yönetici atama yönetmeliğine ilişkin olarak "Şu anda bir komisyon kurduk. Gelen eleştirileri değerlendirmek için arkadaşlarımızı görevlendirdik. Hangi konuda eleştiriler geliyor buna karşı biz nasıl bir çözüm veya değerlendirme yapıyoruz diye"
Avcı, Başkent Öğretmenevi'nde bir araya geldiği gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Avcı ''Biz hiçbir zaman hiçbir konuda 'her şeyin en doğrusunu biz biliyoruz, ne yaparsak doğru yaparız, dolayısıyla alın ve bunu kabul edin' böyle bir tutum içinde olmayız. Şüphesiz bu konu da dahil olmak üzere pek çok konuda eksiğimiz, yanlışımız olabilir. Şimdi görmediğimiz ama uygulamada çıkan aksaklıklar olabilir. Zaman içinde ortaya çıkan her türlü eksiği, yanlışı düzeltmek için siyaset kurumu var. Şu anda bir komisyon kurduk. Gelen eleştirileri değerlendirmek için arkadaşlarımızı görevlendirdik. Hangi konuda eleştiriler geliyor buna karşı biz nasıl bir çözüm veya değerlendirme yapıyoruz diye. Bu dinamik bir süreç. Uygulamayı bir görelim. Ben çok büyük bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum sıkıntı olan yerleri de çözeriz. Yeter ki birbirimizi iyi dinleyelim, neyin ne için yapıldığını veya yapılmadığını birbirimizle tartışalım.'' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Yükseköğretim Yasa Tasarısı Taslağı'nı eleştirileri ve karşı önerileriyle Başbakanlığa gönderdiklerini, burada oluşturulacak çalışma grubunun konuyu tüm yönleriyle tekrar değerlendireceğini belirterek, ''Muhtemelen eldeki taslakla çok bağlı olmayan yeni bir tasarı orada hazırlanacak'' dedi.
Avcı, Başkent Öğretmenevi'nde bir araya geldiği gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Öğretmenlerle arasının nasıl olduğunun sorulması üzerine Avcı, iletişimde her zaman sorunların yaşanabileceğini ancak bunların iyi niyetle aşılabileceğini söyledi.
Öğretmenlerle iyi diyaloğunun olduğunu, bunun karşılığını da öğretmenlerden almaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Avcı, ''Aramız iyidir, daha da iyi olacak inşallah. Tabii kuru kuru muhabbet de yetmez. Öğretmenlerimizin şüphesiz maddi koşullar bakımından beklentilerinin olduğunu biliyorum, bunlar haklı beklentiler. Dolayısıyla belli bir hesap kitap içinde bu beklentiler için benim elimden gelen ne varsa bunları yapmak istiyorum'' diye konuştu.
Okullarda serbest kıyafet uygulamasında sorun olup olmadığını, bu konudaki izlenimlerinin sorulması üzerine Avcı, bir fıkra anlattı ve şunları söyledi:
''Bir kütüphaneciye sormuşlar 'İşler nasıl gidiyor' diye. Demiş ki 'Çok iyi. Dışarda ödünç verdiğim sadece bir tane kitap var. O da gelince her şey daha da yoluna girecek.' Eğer işlerin yolunda olmasından böyle bir şey anlarsak bu doğru değil. Şüphesiz dışarda birçok kitabımız olacak, onlardan bir kısmını insanlar geri getirmeyecekler, kaybedecekler. Böyle sorunları çözmek kütüphanecinin görevi. Bizim de Milli Eğitim Bakanlığı olarak tabii birçok sorunumuz var. Bunların bir kısmını çözdük bu güne kadar. Başka alanlarda olduğu gibi bu alanda da çok ciddi adımlar atıldı. Pek çok sorun çözüldü ama hayat sınırlı sayıda sorunlardan ibaret değil. Siyaset sorun çözme sanatıdır. O yüzden siyasetin de sorunların da sonu gelmez.''
Bakanlığının sorumluluk alanlarının tüm Türkiye'yi ilgilendirdiğini vurgulayan Bakan Avcı, şöyle devam etti:
''Dünyanın en doğru kararını bile alsanız bu kadar geniş kitle içinde 'beğenmedim' diyecek insan mutlaka çıkar. Bu kadar büyük bir kitlede bundan memnun olmayacak insanlar çıkar. İnsan doğasının özünde olan bir şey. Biz aldığımız her kararın, yaptığımız her uygulamanın herkes tarafından ağız birliğiyle alkışlanmasını tabii ki beklemiyoruz ama en azından genel, makul bir ortalamada buluşmak gerektiğini düşünerek mümkün olduğunca danışma süreçlerini geniş tutmaya çalıştık, çalışıyoruz, bundan sonra da çalışacağız. Aldığımız kararlar, yaptığımız uygulamalar şüphesiz doğrular kadar yanlışlar da içerebilir. Yanlış yapmış da olabiliriz. Geçmişte de yapmışızdır bundan sonra da yaparız çünkü hepimiz insanız. İnsanlar tek tek yanlış yapabildiği gibi kurumsal olarak da yanlışlar yapabilirler. Biz de yapabiliriz. Ama önemli olan bunları düzeltebilecek mekanizmaları da oluşturup oluşturamadığımızdır. Biz yanlışlarımızı görmekten ve değiştirmekten çekinmeyiz.''
-''4+4+4 sürecinin bir tane mimarı yok''-
Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran sistemin ''mimarının'' kendisinin olup olmadığının ve uygulamada eksiklikler görüp görmediğinin sorulması üzerine Avcı, ''4+4+4 sürecinin bir tane mimarı yok. Bu süreçte yapılan düzenlemeler geçmiş yıllarda yapılan muhtelif şura kararlarına dayanıyor'' yanıtını verdi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın paydaşlarla bir araya geldiği bir şura geleneğinin olduğunu hatırlatan Avcı, yapılan düzenlemenin herhangi bir kişiye atfedilebilecek bir çalışma olmadığını söyledi.
Eğitimde yapılan her türlü düzenlemenin kendi içinde risk barındırdığını dile getiren Avcı, eğitimde yapılan düzenlemelerin otoyolda 150-200 kilometre hızla giden bir otobüsün motorunu yenilenmesi işlemine benzetti. Avcı, şunları söyledi:
''Hem bu araçlar yoluna devam edecek, yolcular rahatsız edilmeyecek hem de aracın belli başlı ayarları elden geçirilecek hatta lastik değiştirilecek. Hem sistem işlemeye devam edecek hem de rektifiye işlemleri yapılacak. Bu çok riskli ve zor bir iş. Eğitim de öyle. Milyonlarca öğrenci, öğretmen ve aileyi ilgilendiren sürecin siz rektifiye ediyorsunuz, bir yerlerini değiştiriyorsunuz. Bunu yaparken insanlara şunu diyemiyorsunuz, 'Bir dakika arkadaşlar biz şimdi eğitimde reform yapacağız bu sene çocuklarınızı okula göndermeyin. Biz ders programlarımızı yenileyelim, öğretmenlerimizi hizmet içi eğitimden geçirelim, okullarımızı yeniden düzenleyelim ondan sonra seneye gelip kaldınız yerden devam edin.' Böyle bir şey yok. Çok zor bir süreçti. Bu zor sürecin en büyük ağırlığını da gerçekten öğretmenlerimiz çektiler. Geçen sene yaz tatilinde bu yeni programlara, müfredatlara ayak uydurabilmek için öğretmenlerimiz geçen yaz hiç tatil yapmadılar. Geceli gündüz çalıştılar, idarecilerimiz, okul yöneticilerimiz. Derslikler düzenlendi, okullar hazırlandı, müfredattaki değişiklikler öğretmenlerle hizmet içi eğitimde paylaşıldı. Çok yoğun, çok hızlı, çok yorucu bir süreçte bu ders yılı başında bu yeni düzenlemeye geçildi. Sorunlar yok mu- Şüphesiz bölgesel olarak, yerel olarak birçok yerde o okul değil de bu okul, o sınıf değil de bu sınıf, bu öğretmen değil de o öğretmen, o ders kitabı değil de bu ders kitabı türünde sıkıntılar yaşandı, yaşanır. Ama bu ölçekte bir düzenleme için bu kadar az sorunun ortaya çıkmış olması bir başarıdır. O bakımdan öğretmenlerimize, idarecilerimize teşekkür borçluyuz. Dünyanın başka her hangi bir yerinde böylesine büyük ölçekli bir düzenleme bu kadar az sorunla halledilemez. Bu işi en az sorunla başarılı bir şekilde yönetti Milli Eğitim bürokrasimiz, öğretmenlerimiz, yöneticilerimiz ve velilerimiz. Milletçe el birliği ile çok zor bir düzenleme sürecini mümkün olan en az sorun ve başarıyla gerçekleştirdik ve gerçekleştiriyoruz.''
-YÖK Yasa Tasarısı Taslağı-
Bakan Avcı, YÖK'ün taslak çalışmasına ilişkin soru üzerine de YÖK'ün hemen hemen bütün üniversitelerle görüşerek bir taslak hazırladığını anımsattı.
Taslağın Bakanlığa gönderildiğini de anımsatan Avcı, anayasal bir kurum olan YÖK ile ilgili her düzenlemesinin anayasal değişikliği de gerektirdiğine dikkat çekti. İşin Maliye Bakanlığı'nı ilgilendiren bölümlerinin de olduğunu, sürecin sadece kendi Bakanlığı'nın çalışmasıyla tamamlanamayacağını bildiren Avcı, ''Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz, bu taslağı eleştirilerimiz ve karşı önerilerimizle birlikte Başbakanlığa gönderdik. Başbakanlıkta bu konuyla ilgili bir çalışma grubu oluşturuluyor, oluşturulacak. O grup, işe anayasal, mali, hukuki ve eğitim, bürokratik boyutuyla, bütün boyutları ve ilgili bütün paydaşların görüşleri, YÖK zaten bunları toplamıştı, onları da tekrar değerlendirerek muhtemelen eldeki taslakla çok bağlı olmayan yeni bir tasarı orada hazırlanacak'' diye konuştu.
-''Evde orayı çalışıyorduk, elektrikler kesildi''-
Dershanelerin kapatılmasına yönelik bir soru üzerine Avcı'nın yaptığı ''Tam evde orayı çalışıyorduk, elektrikler kesildi' esprisi salondakileri güldürdü. Konuyla ilgili çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Avcı, ''(Konuyla ilgili çalışmalarımız sürüyor) lafı orta sahada top çevirme lafıdır ama gerçekten çalışmalarımız sürüyor. Bütün boyutlarıyla konuyu inceliyoruz. Dolayısıyla nihai bir çözüm veya karar aşamasına gelmeden, sağından solundan çekiştirilecek sözler söylemek istemiyorum'' dedi.
-" SBS değerlendirmesi"-
SBS'nin yerine getirilmesi planlanan sisteme ilişkin daha önceden başlayan bir çalışmanın olduğunu söyledi.
Çalışmanın bakan olmadan önce başlatıldığını ifade eden Avcı, ''Milli Eğitim'in hafızası bu konuda çok iyi. Muhtelif deneyimler yaşandı. Bunların iyi taraflarını kötü taraflarını biliyoruz. Bunların hepsi elden geçiriliyor. Bunların sonucunda uygun bir yöntem veya yöntemler belirlenecek. Ama şu anda medyada, özellikle internet medyasında spekülasyon konusu edilen şeyler çok da doğru değil. Üzerinde çalışıldığından öte bazı şeylere itibar etmeyin'' diye konuştu.
SBS'nin kaldırılmasıyla 'her okul kendi sınavını yapacak' şeklinde değerlendirmelerin yapıldığı hatırlatılınca Avcı, şöyle konuştu:
''Kendilerine yönelik çok büyük talep olması beklenen okullar her zaman var, şimdi de var. Bu çok uzun vadeli bir çalışma. Öyle bir dönem, belli bir badireden sonra öyle bir noktaya gelebiliriz ki normal dağıtımlar yapıldıktan sonra, belli okulların kendi imkanlarıyla da öğrencileri ayrıca değerlendirebilecekleri, zaten yapılmış bir değerlendirme içinden kendileri için ayrıca bir değerlendirme yapabilecekleri düzenleme yapılabilir. Ama bu, bugünün meselesi değil önümüzdeki senenin meselesi de değil'' dedi.
Bir perspektifi işaret ettiklerini vurgulayan Bakan Avcı, ''Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda geçmiş yıllardaki uygulamayı, mevcut uygulamayı, mevcut teknolojik imkanları, öğrenci sayılarını, taleplerini, okul sayılarını, ailelerin beklentilerini, çocukların yaşadıkları ve yaşayabileceklerini, bütün değerleri bütün boyutlarıyla değerlendirip bugünkü koşullarda mümkün olan en ideal düzenlemeyi yapmak için çalışmalarını sürdürüyor. Kimse endişe etmesin, bizim kafamızda öyle 'Bakan Bey bir sabah uyandı ve SBS'yi kaldıralım, yerine de Öğretmenler Kurulu'yla çocukları her okula yerleştirelim' diye bir şey yok'' ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın çok köklü ve deneyimli bir kurum olduğuna dikkati çeken Nabi Avcı, ''Aileleri de öğrencileri de öncelikle çocuklarımız rahatlatacak bir geçiş düzenini kurmak için çalışıyoruz'' diye konuştu.
Yaklaşan SBS ile rapor olanların arttığına yönelik iddiaların anımsatılması üzerine Avcı, ''Ailelerimizin, çocuklarımızın, sağlık kuruluşlarımızın çocuklarımızı böyle uyduruk raporlarla okullarından alıkoymaları doğru değil. Çocuklarımıza kötü örnek olmayalım. Daha fazla bir şey söyleyerek ilgilileri üzmek istemiyorum ama çocuklarımıza kötü örnek olmayalım'' ifadelerini kullandı.
Avcı, yapılan düzenleme sonrası öğrencilerin SBS'ye başörtüleriyle girebileceğine yönelik haberlere ilişkin de ''Orada yönetmelik çok açık zaten. Tanınmaya engel olmayacak bir kıyafetle girebilir insanlar'' dedi.
-Yönetici atamaları yönetmeliği-
Üniversitelerde öğrenim süresinin indirilmesine yönelik çalışmalarının olmadığını dile getiren Avcı, ''Yükseköğrenimdeki lisans yılları, bunlarla ilgili ne mevcut YÖK taslağına getirdiğim eleştirilerde bu var, ne de YÖK'ün içinde böyle bir çalışma var. Olsa iyi olmaz mı- İyi olur. Başbakanlıkta çalışmaya başlandığı zaman bulunabilirim. Artık nasıl olsa adımız çıktı, 'Bu adam 4 yıllık lisansa karşı' diye. Hiç olmazsa birkaç alanda bu yapılabilir'' dedi.
Yönetici atamaları yönetmeliğine yönelik eleştirilerin hatırlatılması üzerine Bakan Avcı, şöyle devam etti:
''Biz hiçbir zaman hiçbir konuda 'her şeyin en doğrusunu biz biliyoruz, ne yaparsak doğru yaparız, dolayısıyla alın ve bunu kabul edin' böyle bir tutum içinde olmayız. Şüphesiz bu konu da dahil olmak üzere pek çok konuda eksiğimiz, yanlışımız olabilir. Şimdi görmediğimiz ama uygulamada çıkan aksaklıklar olabilir. Zaman içinde ortaya çıkan her türlü eksiği, yanlışı düzeltmek için siyaset kurumu var. Şu anda bir komisyon kurduk. Gelen eleştirileri değerlendirmek için arkadaşlarımızı görevlendirdik. Hangi konuda eleştiriler geliyor buna karşı biz nasıl bir çözüm veya değerlendirme yapıyoruz diye. Bu dinamik bir süreç. Uygulamayı bir görelim. Ben çok büyük bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum sıkıntı olan yerleri de çözeriz. Yeter ki birbirimizi iyi dinleyelim, neyin ne için yapıldığını veya yapılmadığını birbirimizle tartışalım.''
-''Sirkülasyonu en yüksek bakanlık''-
Belli bir yaştan sonra, akademi veya bürokraside çok uzun yıllar çalıştıktan sonra siyasetin icra kanadına geçmenin kolay olmadığını ifade eden Avcı, Milli Eğitim Bakanlığı'na tahmin ettiğinden, korktuğundan daha kolay alıştığını söyledi.
TBMM'de Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu'nunda başkanlık yaptığını hatırlatan Avcı, ''Alıştım. İyisiyle kötüsüyle alıştığımı söyleyebilirim. İnşallah bu alışkanlık yapmaz. Çünkü biliyorsunuz, Milli Eğitim Bakanlığı'nda hemen girişte sağda eski bakanların fotoğrafları var. Benim Hasan Bey zamanın da danışmanken yaptığım bir çalışmada, MEB'in ortalama bakanlık süresileri 11 aydı. Üstelik Hasan Ali Yücel ve Tevfik İleri gibi uzun süre bakanlık yapanları çıkardığınız da bu 9 aya düşüyordu. Dolayısıyla 'alışkanlık yapmaz' dediğim, bizim dönemimizde de sirkülasyonu en yüksek bakanlık biliyorsunuz. İnşallah huzur içinde, istikrar içinde, sorunsuz bir bakanlık geçiririz'' şeklinde konuştu.
Büyük, yeni projelerinin olup olmadığı sorusuna Avcı, MEB'deki ortalama bakanlık sürelerini hatırlatarak, bir ders yılı başında başlayıp sonunu göremeyecek büyük projeler konusunda iddialı olmak yerine mevcudu daha iyi nasıl reforme konusunda çalışmanın siyasetin ve Bakanlığın da doğasına daha uygun olduğuna yönelik düşüncelerini ifade etti.
İddialı, köklü, radikal dönüşümlere zaman zaman ihtiyaç duyulabilineceğini vurgulayan Avcı, ancak MEB gibi aynı zamanda sürekliliği de hesaba katması gereken kurumlarda çok zorunlu olmadıkça ani, radikal, büyük kitleleri sıkıntıya sokacak köklü değişiklikleri iyi düşünmek, iyi düşünmeden harekete geçmemek gerektiğini söyledi.
MEB'in projelerini incelemek, değerlendirmek ve hangilerinin hangi üslupla devam etmesi gerektiğini uzmanlarla ve kamuoyuyla paylayarak yürütmek istediklerini anlatan Bakan Avcı, ''Çantamızda 'yarın sabah olsun neler göreceksiniz' şeklinde sürpriz şeyler yok. Mevcudu iyileştirerek, aksayan yönleri düzelterek ve mümkünse yerine daha iyisini ikame ederek süreklilik içerisinde bu gelişimi ve değişimi sürdürmek istiyoruz'' dedi.
-Kurşun kalem hediye etti-
Milli Eğitim Bakanı Avcı, bazı kitaplara sansür yapıldığına yönelik iddialara ilişkin de uzunluk açısından bakıldığında bir bölüm alınarak yapılan, işlevsel gerekçeli alıntıların anlaşılabileceğini söyledi.
Avcı, şöyle devam etti:
''Ancak örneğin bir şiiri alıyorsunuz, o şiir de bir mısra, bir kelime sizin hoşunuza gitmiyor ve siz onu değiştirerek veya onu çıkararak alıntı yapıyorsunuz. Bu olmaz. Ya o şiiri hiç alma alıyorsan da aslına sadık kal. En son yaşananlardan Edip Cansaver'le ilgili bir şey vardı. Onun bir şiirinden bir mısranın çıkarılması. Bu bir zihniyet meselesi de olabilir bir de bazı yayınevlerinin veya editörlerin sanki 'Böyle gayretkeşliğin içine girersek Talim Terbiye'den bu iktidar da muhafazakar dolayısıyla biz böylece, Talim Terbiye'ye kendimizi mevcut iktidara daha yakın bir kimlikle tanıtmış oluruz' gibi bir gerekçeyle bunlar yapılıyorsa bu ayıp. Edip Cansever'in o ölçekte, o ünitede yer alacak ölçekte birçok şiiri var. Konunun işlenmesine daha çok elverişli pek çok şiiri var. onlardan birini değil de illa bunu alıp onun da bir mısrasını değiştirmek bir zihniyet meselesi. Türkiye bunu aşar, aşıyor.''
Bakan Avcı, yapılan düzenlemelerin mevcut Talim ve Terbiye Kurulu tarafından alınan kararlar olmadığını, eskiden yapıldığını ancak bugün piyasaya sürülmeye çalışıldığını da dikkati çekti.
Bir gazetecinin ''Sizin döneminizde başörtülü öğretmenler görebilecek miyiz-'' sorusuna Avcı, ''Başörtülü öğretmenler var. Kur'an derslerine giriyorlar, siyer derslerine giriyorlar. Onları görmüyor musunuz- Ben de görüyorum. Artık, anakronik sorular ve anakronik cevaplar var ya bu o kategoriye giriyor. Türkiye bunları geçti'' diye cevapladı.
Aynı gazetecinin ''Bazı sorunlar var'' sözleri üzerine Bakan Avcı, ''Yok, rahat ol'' karşılığını verdi.
Bakan Avcı toplantının ardından gazetecilere silgili kurşun kalem hediye etti. Bir gazetecinin kurşun kalemin kendisi için anlamını sorması üzerine Avcı, ''Tükenmez kalem çok sevdiğim bir kalem değil, silgili kurşun kalem daha sevdiğim bir kalem türü. Bunlarla doğruları yazar arkasıyla da yanlışları silersiniz. Doğruları yazmak, yanlışları silmek için kurşun kalemler bu bakımdan çok işlevseldir'' yanıtını verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.