Sezgin ÖZBAY
Ayak Seslerimiz Nebî'nin Önünde Duyulsun
Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selam da O'nun pak Rasulüne olsun.
Nebî (asv)'ın son günleri… Muaz b. Cebel, Yemen yollarında. Son konuşmalarını yapıyorlar ve Rasûlullâh (asv) bu konuşmada Hz. Muaz'a acı gerçeği söylüyor:
-Ey Muaz! Belki bundan sonra beni göremeyeceksin.
“Gitmem!” demiyor Muaz (r.a), belki de diyemiyor. Görev onu bekliyor. Ve Muaz(r.a), İslam'ı anlatmak, yaşatmak ve uygulamak için yollarda… Vali oldu artık, tebliğin âlâsıdır ondan beklenen; hükmün, hikmetin, idare ve iradenin en güzeli… Kilometrelerce yol… Binek ise aciz bir hayvan, ya at ya deve. O zamanın şartlarının en iyisi bu.
Ashabın bin bir güçlükle kat edip yorgun argın yaptığı tebliği bizler bilgisayarımız veya telefonumuz aracılığıyla birkaç tuşa basarak yapabiliyoruz.
Kıymetli bir büyüğüm Twitter hakkında, “Şeytan, bu kadar insanı isteseydi bir araya getiremezdi…” demişti ve kötüler ne kadar çalışıyorsa biz müminlerin de en az o kadar çalışmamız gerektiğinden bahsetmişti.
Dünyanın her köşesinden milyarlarca insanın bir araya toplandığı bir panayır gibidir sosyal medya. Her ülkeden, her fikre ve dine mensup insanlar toplanmış bu panayırda. Efendimiz (asv) tebliğ yapmak için Hacc ve panayır zamanlarını beklerdi de, aylarca beklemesinden bazen hiçbir sonuç alamazdı. Üzülür, paralardı kendini. Rabbi O'nu teselli ederdi.
Efendimiz (asv) Hz. Bilal'e, “Ey Bilal! Cennette senin ayak seslerin benim önümden geliyordu. Bunun nedeni nedir?” buyurmuştu; cevabı biliyorsunuz. Merak ediyorum; sosyal medyayı Allah rızası için kullanan Müslümanların ayak sesleri de Efendimiz(asv)'ın önünde duyuluyor mudur? Bize de sorar mı acaba “Sen ne amel ettin?” diye. Biz de, “Ya Rasulallah! Bizim zamanımızda internet diye bir şey vardı. Biz normal hayatta olduğu gibi orada da tebliğ yapıyorduk ve sadece bir tuşla dünyanın en uzak yerine bile İslam davetini ulaştırabiliyorduk.” der miyiz?
Bizler şerden dahi hayırlar, hikmetler gören müminler olarak tamamı şer olmayan sosyal medyayı iyi değerlendirmek zorundayız. Sosyal medya ile ilgili haram değil, helal hayaller kurmalıyız. Kötülerin kötülüğünü artıran sosyal ağlar, bizim hayrımızı artırmalı. Cami, çeşme, hastane yaptıramayabiliriz. Bize ardımızdan dua eden çocuklara da sahip olamayabiliriz ancak doğru kullanılırsa sosyal medya da insana sadaka-i cariye olacak bir yer.
Rabbimiz “Ben kulumun zannı üzereyim.” buyuruyor. O halde her şeyde olduğu gibi sosyal medya konusunda da Allah'tan büyük büyük sevaplar bekleyip niyet tazelemenin, paylaşımlar yapmanın tam zamanı… Hayırlı, bol sevaplı, gönüller fetheden, kalpler cezbeden, yürekler celb eden, sadaka-i cariye olup amel defterini kıyamete kadar açık tutan uğraşlarımız olsun. Rabbe emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.