Ayetler, Müslümanlara yol ve yöntem gösteriyor
Dicle Üniversitesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Mesut Bayar, Maide Suresi'nin 51'inci Ayet-i Kerime'sinin Müslümanlara yol ve yöntem gösterdiğini söyledi.
Konya’da Milli Gençlik Vakfı (MGV) ve Anadolu Gençlik Derneği (AGD) tarafından Maide Suresi'nin 51'inci ayet-i kerimesinin bilbort ve reklam panolarına asılması İslam düşmanlarını rahatsız etti.
Bazı kesimler tarafından eleştirilen ayet haşa "nefret söylemi" olarak nitelendirildi. Söz konusu Ayet-i Kerime ile ilgili açıklamalarda bulunan Dicle Üniversitesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Mesut Bayar, ayetin nefret içermediğini Müslümanlara yol ve yöntem gösterdiğini belirtti.
Söz konusu Ayet-i Kerime'de Rabbimiz şöyle buyuruyor. "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, O da onlardandır. Allah zalimler topluluğunu doğru yola eriştirmez." (Maide 51)
Ayetlerin içeriği ve hükmüne ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bayar, Allah (Celle Calaluhu) bir konuda hüküm verdiği zaman mü'min erkekler ve kadınların o hükme uymakla sorumlu olduğunu belirtti.
Bayar, "Zaten Müslüm; teslim olan demektir. Müslümanların en önemli özelliği, Kur'an ve sünnetin bütün hükümlerine sorgulama yapmaksızın teslim olmaktır. Hangi ayet veya hadis olursa olsun, bizim iyiliğimiz, dünya ve ahiret saadetimiz için geldiğini bilerek yaşarsak bir sorun olmaz. Elbette ki müçtehitlerin içtihatları var ve yanılabilirler. Fakat Kur'an ve sünnetin hükmü nettir. Müslümanlar onlara uymak zorundadır." dedi.
Maide Suresi 51'inci Ayet-i Kerime'sinin hükmünü açıklayan Bayar, "Maide 51’inci ayette buyuruyor; 'Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin.' yani veli edinmeyin, yetkileri onlara vermeyin, yönetimi onların eline bırakmayın, onlar gibi yaşamayın tarzında tefsirler geliyor. Yoksa bireysel birisiyle ticaret veya dostluk yapmak anlamında değildir. İslam azizdir, biz yetkiyi veya yönetimi başkasının eline verdiğimiz zaman zelil duruma düşeriz. Velayetin Allah ve Resul’ünde olmasını kastediyor." ifadelerini kullandı.
"Bu ayetin içeriğinde tahkir, tezyif ve nefret belirten herhangi bir şey yoktur"
Bayar, "Başka bir ayette de şöyle buyuruyor: ‘Sizin veliniz Allah, Resulü ve müminlerdir.’ Burada daha ziyade vurgulanan olay, tabii olmanız, itaat etmeniz ve bulunmanız gereken yerin Allah, Resulü ve Müminlerin yeri olmalıdır. Bu velayet beraber olma, güç verme ile ilgilidir. Bu bağlamda mesele bu olunca aslında bu ayetin içeriğinde diğer dinleri tahkir, tezyif ve nefret belirten herhangi bir şey yoktur. Sadece Müslümanlara bir yol ve yöntem gösteriyor." şeklinde konuştu.
Bu tür söylemlere karşı Müslümanların tepkilerini dile getirmeleri gerektiğini belirten Bayar, "İslam düşmanı, dinsiz kesimler Ayet-İ Kerime'ye ‘nefret söylemi’ diyorlar, öyle bir durum yok. Kaldı ki, bu olsa dahi Müslümanların kâfirlere karşı haşin olmaları, cihattan geri kalmamaları gerektiği ile ilgili ayetlerde var. Bugün birileri Müslümanların gözünün içine baka baka buna nefret söylemi diyorlarsa, gelecekte daha fazla ve sivri şeyler de söyleyebilirler. Bu konuda Müslümanların bunu kabul etmemeleri ve tepkilerini ortaya koymaları gerekiyor." dedi.
"Kur’an ve İslam’la problemleri var"
Bu kesimin bakış açısının İslam’ı yok etmek olduğunu söyleyen Bayar, şöyle konuştu:
"İslam düşmanlığıdır. Maalesef Müslümanlar kime karşı nasıl tepki göstereceğini, nerede duracağını bilmediği için bunlar da her geçen gün biraz daha çıtayı yükselterek tepkileri yükseltiyorlar. Önce İslam âlimlerinin söylemlerini, Nurettin Yıldız hocanın bazı söylemlerini video olarak mahkûm etmeye çalıştılar. Sonra da bazı mezhep imamlarının evlenmeyle ilgili ihtilaflarını gündeme getiriyorlar. İnsanların zihinlerinde bir önyargı oluştuğunda İslam âlimleri, müçtehitlerin hepsini gözden düşürme ve böyle olduktan sonrada sıraya önce hadisleri kabul etmeme ve en sonda da Kur’an-ı Kerim hakkında görevlerini yerine getiriyorlar. Kur’an ve İslam’la problemleri var. Maalesef kimse bu durumu göremiyor ve onlar da yol alıyorlar. Tepkileri kendi çapında, ilmi çerçevede veyahut ümmetin maslahatına uygun olacak şekilde gösterilmelidir."
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.