Said BURAK
Bahardan mesaj var
Bir önceki yazımızda baharın sûrî (dış) güzelliğini görmüştük. Şimdi de onun mana güzelliğini göreceğiz ki bu çok çok daha güzeldir. Yani bahar ne söyler, mesajı nedir.
Mesela bahar senin en büyük korkun olan ölümü berhava ediyor. Bir “Kün” emriyle milyarca canlıyı o kompleks halleriyle, hiçbirini unutmadan, yekdiğerine karıştırmadan en güzel şekilde yaratan, seni de yaratır, diyor bahar. Henüz hem, için rahat değilse baharla muhteşemleşen gökyüzü maviliğinde hayalen mavi bir seyahate çık. Mavi gök yolculuğun bitmişse şu ayeti dinle şimdi: “Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü. Onu Allah yarattı." Değerli dostum, şu mavi gök kubbenin rabbine kul olmak ne büyük şeref! Bu, had-ı zatında bahar gibi rengin olmaktır ya da baharla kardeş, baharla hemhal, onunla yoldaş…
Ölümle hafızalardan silinmek, kökten yok olmak korkun geçti mi? Bu, dolaylı olarak yaşamayı çok sevdiğin anlamına da geliyor. Sen yaşamaya aşk derecesinde bağlısın. Dile getirmekten niye çekiniyorsun ki; sen, zaten yaşamak için yaratıldın, yok olmak için değil. Ama nasıl bir yaşam? Dur, onu da ben söyleyeyim: Bahar gibi, değil mi? O zaman, seni baharın mesajıyla müjdelerim. Dostum, korkularından kurtulduğun gibi umduklarına da ereceksin. Sen şimdi, bugüne kadar bizatihi ya da televizyon ve kartpostallarda gördüğün bütün güzellikleri hatırlamaya çalış. Ovalardan yaylalara çık, sonra dağlara tırman, oradan sahillere in, ardından denizlere açıl. Bütün bu güzellikleri hayalen gördükten sonra şu hadisi şerife kulak ver. “Allah yanında, dünyanın sivrisinek kadar değeri olsaydı onu kâfirlere vermezdi.” Bin defa suphanallah! Eğer bizi mest eden bütün bu güzelliklerin Allah yanında bir sivrisinek kanadı kadar değeri yoksa o zaman Allah'ın değer verdiği kıymetli şeyler nasıldır acaba. İşte sana, baharın işmam ettiği bahardan da daha güzel bir hayat.
Evet, bahar geliyor dostum! Yeryüzünün o kavruk yüzü değişecek, çayır çimen dağ bayır yürüyecek. Koca bir elbise şefkatli, sevgi dolu bir el tarafından dünyaya usulca giydirilecek. Sonra sen sesler duyacaksın, kaval kıvamında; meltemler yüzüne vuracak kelebek kanadı yumuşaklığında; en güzelinden bir kartpostal uzanacak gözlerinin önünde ve gönlün dolup dolup taşacak. O zaman sen, sen dostum, Ey yüce yaratıcı, ey en büyük sanatkar, ey yüceler yücesi, ey en sevgili deyip secdelere kapanacak mısın? Muhammedi sevdayla canlanıp aşk meydanlarında Gül Muhammed'e aşkını haykıracak mısız? Bir kuru dal bile, bahar ilahi nefesiyle çiçek açıp meyveye dururken, seninle biz kütük gibi kalırsak vay halimize, vay!
Ama şunu da biliyorum ki niceleri baharın kabuğunda kalacak. Ne onun manasını anlayacak ne de kelebeğin tül kanadındaki mesajı okuyacak. Baharın posasını yiyecek de yiyecek. Bahardan onun payına sadece ayakyolu düşecek. Sonra bahar bitecek, bir zaman sonra hayatın da baharı bitip kışına girecek. Ve baharda yedikleri haram meyveler vicdan midelerinde uğuldamaya başlayacak. Televizyonlar, her gün yeni bir kusmuk haber verecek. Kesmeler, yakmalar, ırza geçmeler… Şiş karınlı, ablak yüzlü uzmanlar ekonomik, sosyal sebeplerden bir sürü sebep sıralayacak. Ama kimse baharın intikamında bahsetmeyecek. Ve bahar onlar için koca bir kış olacak.
Sen güzelliğe güzellikle karşılık veren kadirşinas dostum! Ama sen, bu kara bahtı yaşamayacaksın. Mevla'nın bahar nimetine kavuştuğunda, bir zaman Hz. Süleyman (as)'ın yüce Allah'ın bir nimeti karşısında söylediği “Bu rabbimin bana bir lütfudur, beni deniyor. Teşekkür mü edeceğim yoksa nankörlük mü edeceğim diye.” Sözünü söyleyip yine onun gibi hemen rabbe secdeye kapanacaksın.
Öyleyse bahar sana helal û hoş olsun. Dualarınla inşallah biz de öyle oluruz. Dualarını unutma, dualarını…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.