Barzani ne yapıyor?

Mesud Barzani, Kürdistan’da köklü bir aileden geliyor ve hâlihazırda Kürdistan Başkanı konumunda bulunuyor. Babası Molla Mustafa Barzani, uzun yıllarını mücadele ile geçirmiş, sürgünler yaşamış bir lider.

Barzani ismi Kürdistan’da çok şey ifade ediyor. İzledikleri politikaların taraftarı kadar muhalifleri de var. İttifak ve savaşları iyi anlayabilmek için dönemi bilmek, biraz empati yapmak, ona göre değerlendirmede bulunmak daha doğru olur. Çünkü orta doğuda taşlar her zaman oynaktır ve o zeminde hareket edebilmek için çoğu zaman farklı pozisyonlar almak gerekebiliyor.

Bu girişten sonra Barzani’nin PYD ile ilişkilerine geçebiliriz.

Suriye iç savaşında Suriye’de yaşayan halkın büyük bir kısmının etkilendiği konusunda kimsenin itirazı yoktur sanırım.

Milyonlarca insanın mülteci durumuna düştüğü, 300 bine yakın insanın hayatını kaybettiği, şehirlerin viran hale geldiği ve bitmek bilmeyen korkunç bir savaş…

Suriye Kürtleri de bu ortamda bir tavır belirlemek durumunda kaldılar.

PKK ile aynı olan PYD Hareketi Baas ile beraber hareket ederken, Kürt grupları içinde Baas’a karşı savaşanlar da “Ne Baas ne de muhalefet” diyerek savaştan uzak durmak isteyenler de vardı.

Baas’ın verdiği imkânlarla palazlanmış olan PYD, alan hâkimiyetini bir oldu-bittiye getirmek için işe girişti. Barzani taraftarı olan ya da bağımsız bir siyaset yürütmek isteyen kimi Kürtler infazlarla katledildi. Kimileri hapsedildi ya da ortadan kaybedildi. Haksızlığa karşı çıkanlar da Amude’de olduğu gibi PYD’yi protesto edince öldürüldü ya da yaralandı.

Mesud Barzani, siyasi tecrübesi ve karizmatik kişiliğiyle arayı bulmak, bu arada PYD’yi diğer gruplarla bir masada buluşturmak için girişimde bulundu.

Mesud Barzani başkanlığında Hewler’de 11 Temmuz 2012’de bir araya gelen PYD ve 10 kadar Kürt partisi arasında 7 maddelik bir uzlaşma metni oluşturuldu. Buna “Hewler Mutabakatı” adı verildi. Toplantıda Suriye Kürt Ulusal Konseyi kuruldu. Sonra aynı konsey, “Kürt Yüksek Konseyi”ni oluşturdu ve Rojava’yı bu konseyin yönetmesine karar verildi.

Ama PYD bu anlaşmaya uymadı, çünkü ipleri başkasının elindeydi. Farklı etnik ve dini yapılardan kendi ideolojisiyle paralel bir yerde duran gruplarla “kanton” adını verdiği bir yapılanmaya girdi. Adına da “Rojava devrimi” dedi. Bundan dolayı yüzbinlerce Kürdün Rojava’yı terk edip Barzani’ye sığındığı söyleniyor.

Ortada bir devrim falan yoktu oysa. Rojava’da yaşananlar sadece, PYD’nin, özelde Barzani taraftarı, genelde ise kendisine muhalif herkesi tasfiye operasyonuydu. Nitekim Mesud Barzani o zaman şu açıklamayı yaptı: “Rojava devrimi diye bir şey yok. PYD, Esad’la işbirliği içinde bölgeyi ele geçirdi.”

Kantonlarla idare devam ederken ve bu “model yönetim” olarak sunulurken, IŞİD’in Musul’u ele geçirdiği döneme girildi. Bölgeyi terk edip kaçanlar konuşulurken IŞİD’in ilerlemesi neticesinde Mahmur olayı ve Şengal trajedisi yaşandı. Peşmerge, Irak yasaları gereği sahip olamadığı ağır silahların yokluğundan dolayı IŞİD karşısında gerilemek zorunda kaldı.

Tam o sıralarda PKK medyası, Peşmerge ve Barzani aleyhinde iftiralara başladı.

Türkiye gazetesinden Yıldıray Oğur’un yazısından bölümler alıyorum:

“4 Temmuz günü Özgür Gündem gazetesi. Yer: Amman. Tarih: 1 Haziran. Konu: Musul manşetiyle çıktı.

Tam sayfaya yakın dev manşetin spotunu okuyalım:

“Musul’u ele geçirerek Orta Doğu’daki tüm dengeleri değiştiren IŞİD hamlesi ABD, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün ve Türkiye’nin bilgisiyle Amman’da planlandı. KDP ve Baasçılarında katıldığı gizli toplantı 1 Haziran’da yapıldı: 9 Haziran’da ise IŞİD çetesi Musul’u işgal etti.”

Akif Serhat/Ankara imzalı habere göre; “Toplantıdan 4 gün önce Mesud Barzani, Amman’a gitmiş ve toplantının yapılması için önayak olmuştu.”

PKK medyası, Mesud Barzani’yi “IŞİD işbirlikçisi” olarak gösteriyordu.

Bu arada meseleyi Talabani’nin KYB’sine getiriyor ve iki grubun arasını açmaya çalışıyordu.

Türkiye Kürdistan’ının birçok yerinde yapılan gösterilerde Barzani hedef olarak gösteriliyordu.

Belki de 6-7 Ekim Diyarbakır olaylarındaHÜDA PAR’ıIŞİD’le bağlantılı olarak göstererek yaptıkları vahşetin ilk hamlesini daha önce Mesud Barzani’ye karşı planlamışlardı; ama başarılı olamadılar.

Sonra IŞİD, Kobani’ye yöneldi.

Amerikan desteğine rağmen IŞİD’e karşı başarılı olamayan PKK, Barzani’den yardım istemek zorunda kaldı.

Peki, Barzani bu güvenilmez tutumlarına rağmen neden yardım kararı aldı.

Barzani yardımdan önce PYD’yi de alarak bu kez “Duhok anlaşmasını” imzalattı. Kantonların fiilen bittiği, çünkü Kürt partilerinin ortak olarak Rojava’yı yönetecekleri söylendi KDP tarafından.

Barzani biliyor ki, silah baskısı ortadan kalkarsa baskıcı zihniyete sahip olan ve Kürdistan’ın değerlerine önem vermeyen PYD halk desteğini bulamaz.

Yani Barzani’nin Kobani’ye yardıma gitme nedeni PYD’ye destek değil, Kürt halkının özgür iradesinin PYD tasallutundan kurtarılmasıdır.

PYD de bunun farkında ve o yüzden anlaşmayı kabul ederken de başka hesapların peşinden gitmeye de devam ediyor.

Dediğimiz gibi zemin kaygan ve coğrafyada ittifaklar kısa sürede düşmanlıklara dönüşebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.