Başbağlar Katliamı’nın 26. yılında yüreğimiz yanıyor
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun, aradan geçen 26 yıla rağmen Başbağlar Katliamı’nın acısını yüreklerinde hissettiklerini ifade etti.
Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Coşkun, Başbağlar Katliamı’nın 26'ncı yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda; aradan geçen 26 yıla rağmen katliamın acısını yüreklerinde yaşadıklarını söyledi.
Başbağlar Katliamı’nın, emperyalist güçlerin, birlik ve beraberliğimizi parçalamak amacıyla oynadıkları kanlı bir oyun olduğunu ifade eden Coşkun, katliamın açtığı yaranın asla kapanmayacağını söyledi.
Başbağlar Katliamı ile Sivas’taki Madımak olayına misilleme yapıldığı algısının oluşturulmak istendiğine dikkat çeken Coşkun, “5 Temmuz 1993 akşamı, Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde PKK’lı teröristlerce katledilen 33 kişinin acısı 26. yılında da yüreğimizi dağlıyor. Katliam, bir akşam vakti, ezan okunurken 100’e yakın PKK militanının, köyü basmasıyla başladı. Önce, camiye giren cemaat zorla dışarı çıkarılarak sözlü propaganda yapıldı. Sonra, dışarıdan seçilerek evlerinden alınıp getirilen 33 kişi topluca kurşuna dizildi. Daha sonra köy ateşe verilerek 214 ev, okul ve camii yakıldı. Katliam, iki gün önce Sivas’ta 33 aydın ve ozanın yakılarak can verdiği Madımak Oteli katliamına misilleme algısı oluşturacak şekilde yapıldı. Başbağlar ve Madımak’ta aynı sayıda insanımızın katledilmesinin yanı sıra ‘Madımak’ın intikamı alındı’ şeklinde birlik ve beraberliğimize kastedecek, milletimizi ayrıştıracak mahiyette bildiri bırakılmasıyla açık bir kışkırtma olduğu belli olan her iki olay, onlarca ipucuna rağmen, özellikle Başbağlar katliamı, gereği gibi sorgulanmadı. 1994’te duruşmaları başlayan dava dosyası 1998’de takipsizlik kararıyla kapatıldı.” şeklinde konuştu.
“Başbağlar, asla kapanmayacak derin bir yaradır”
Başbağlar Katliamı davasında bir tek kişinin bile ceza almadığına vurgu yapan Coşkun, “580 boş mermi kovanının balistik incelemesi bile yapılmamıştır. Kimi tanık ve itiraflara rağmen olayın adeta sümen altı edilerek zaman aşımına bırakılması ve en nihayet bir tek kişi bile soruşturulmadan davanın kapanması; adalet, vicdan, temiz toplum ve demokrasi adına haklı olarak derin şüphe ve endişelere yol açmıştır. Başbağlar, insanlıktan nasibini almamış bir vahşiliğin kalbimizde açtığı ve asla kapanmayacak derin bir yaradır. Başbağlar, emperyalist amaçlarını gerçekleştirmek için birlik ve beraberliğimizi, ektikleri düşmanlık tohumlarıyla parçalamak isteyen karanlık odakların kanlı oyunlarının bir başka yüzüdür.” ifadelerini kullandı.
“Madımak iyi hesaplanmış bir provokasyondur”
Madımak’ın tesadüf olmadığının altını çizen Coşkun, “2 Temmuz’da tezgâhlanan Sivas olaylarının akabinde bu katliamın sahneye konması tesadüfî değildir; son derece organize ve iyi hesaplanmış bir provokasyondur. ‘Madımak’ın intikamı’ kamuflajı ve saptırmasıyla toplumda etnik ve mezhebi aidiyetler açık, vahşi, iğrenç bir kışkırtmayla harekete geçirilmek; şuursuz, sorumsuz, dengesiz tepki ve tutumlarla toplumun büyük kesimleri karşılıklı ve toptan suçlanmak istenmiştir. İnancı, kültürel aidiyeti ne olursa olsun bu memleketin insanını suçlu ve hedef gösteren her tutum, tepki ve tavır, ancak bizi birbirimize düşman ederek millî bütünlüğümüzü bölüp parçalamak isteyen dış güçlerin işine gelmiştir, gelecektir. Onlar, kendi amaçlarına hizmet eden hiçbir acıya, hicrana, ölüme üzülmezler. Hiç tereddüt edilmesin ki, Madımak katliamını tertip edenler üç gün sonra Başbağlar katliamını hatta 23 yıl sonra 15 Temmuz’u tertip eden karanlık odaklardır.” diye konuştu.
Coşkun açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Başbağlar ve Madımak olayı bu memleketin zenginlik olan farklılıklarını kaşıyıp, kışkırtan düşman odakların kanlı tertibinin iki ölümcül sahnesidir. Biz Anadolu irfanı, aklı, izanı, vicdanı, feraseti, derin hissedişi ile her defasında bize yaşatılmak istenen felaketin; sabırla, sükûnetle, sevgi ve kardeşlikle üstesinden gelmişizdir. Ne acıları, öfkeleri yarıştıran ne parsellenmiş, ayrıştırılmış acılar üzerinden nefrete dayalı, nefret büyüten bir dil ve söylem bu topraklarda yer bulamamıştır. Daha çok bağnaz cehaletten beslenerek köpürtülen siyasi veya ideolojik söylemlerle bizi birbirimize düşürmek isteyenlere izin de imkân da fırsat da vermedik, vermeyeceğiz."
“Onlar ne yaparsa yapsın biz sağduyumuzu kaybetmeyeceğiz”
Bugün de karanlık odakların çeşitli provokasyonlarla halkı karşı karşıya getirmek istediklerine değinen Coşkun, “Aynı karanlık odakların ülkemizdeki sığınmacılar, hayat tarzları ve siyasi tercihler üzerinden insanımızı, özellik sosyal medya üzerinden karşı karşıya getirme çabalarını görüyor, biliyoruz. Onlar ne yaparsa yapsın biz sağduyumuzu kaybetmeyeceğiz. Kardeşliğimizi sonlandırmak isteyen fesat odaklarının amaçlarının farkında olarak millî birlik ve bütünlüğümüzü daha da tahkim edeceğiz. Oyuna gelmediğimiz her durumda tuzakları bozulacak, hesapları tutmayacaktır. Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa Şubesi olarak, insanımızın bu tür acıları bir daha yaşamamasını, hiçbir gerçeğin karanlıkta kalmamasını, faillerin ortaya çıkarılarak hak ettikleri cezaya çarptırılmasını istiyoruz.
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.