Başbakan'ın talimatı Celalettin Cerrah'ı neden kızdırmıştı

Başbakan'ın talimatı Celalettin Cerrah'ı neden kızdırmıştı

Amcası oğluna bozuk telefon satan satıcıyla konuşmaya gidince kendini silahlı kişilerin arasında buldu.

İZMİR - 2005 yılında yaşanan olay İstanbul-Zeytinburnu'nda gerçekleşti. O dönemde tekstil işiyle uğraşan Mehmet Arslan, yaşanan olaydan sonra 3 yıl tamamen yatalak kaldı ve tam 8 yıldır da tekerlekli sandalyede yaşamını sürdürüyor.


Olay yerinde 5 yerinden vurulan ve en son yerde kafasına nişan alınan Mehmet Arslan yaşadıklarını şöyle anlattı "İstanbul Zeytinburnu'nda ikamet ediyorum. O dönemde tekstil işiyle uğraşıyordum. Kendi dükkânım vardı. Suriye doğumlu olan ve Türkçe bilmeyen amcamın oğlu Kemal Arslan bir telefon almış. Aldığı telefon bozuk çıkınca değiştirmeye gidiyor, ama telefoncu değiştirmiyor. Biraz tartışıyorlar, o esnada adam kemalin telefonuyla o fark etmeden kendini çaldırıyor ve telefonu kaydediyor. Ertesi gün telefoncu arayıp gel telefonu değiştirelim diyor. Kemal telefonunu değiştirmek için gidiyor ama kalabalık bir grup onları karşılıyor. Yanında kardeşim Murat ve amcamın oğlu Abdullatif de var. O esnada Kemal bana telefon açıp zor durumda olduğunu söyledi. Ben de kavga niyeti ile değil sadece amcamın oğlunu oradan almak için yanımdaki elemanımı da alıp arabayla oraya gittim. Biz arabadan inince daha konuşmaya bile fırsat olmadan ateş açtılar. Yanımdaki elemanım Akif Karamalı ve telefonu değiştirmeye giden, Kemal, Abdullatif ve Murat Arslan ayaklarından vuruldu. Onlar yere yığıldı, ben ayakta durunca gelişi güzel ateş ettiler, zaten orayı tam hatırlamıyorum. 5 yerimden vurulmuşum, yerde kafama nişan almışlar sonra öldü diye bırakmışlar. Rabbime Hamd olsun ki, buna da şükür ki hayattayız. Olaydan sonra tam 3 sene yatalak kaldım, suçlular ne oldu? Yakalandı mı? Hiçbir şey bilmiyorum."


Başbakan'ın talimatı Celalettin Cerrah'ı kızdırdı
"Olay yerinde öldü" diye önce morga götürülen ve daha sonra hastanede tedavi altına alınan Mehmet Arslan sözlerine şöyle devam etti, "Ben İstanbul Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ndeyken Başbakan gelmiş. Bir hastası orada yatıyormuş, fakat geldiğinde, artık beni nereden duymuş bilmiyorum kardeşime beni sormuş. Ağabeyinin failleri yakalandı mı? demiş. Kardeşimde yakalanmadı deyince dönemin İstanbul Emniyet Müdürü olan Celalettin Cerrah'a dönerek sert bir şekilde 'Cerrah suçluları bulacaksın, suçluları bulacaksın' demiş. Fakat Başbakanın lafından rahatsız olacak ki, suçluları bulmak ona neden rahatsızlık verir bilinmez, Celalettin Cerrah hemen orada kardeşimi kuytu bir yere çekip bağırmaya başlıyor, kızmaya başlıyor. Benim anlamadığım şey Cerrah'ı kızdıran neydi? Neden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözleri onu rahatsız etti? Onun görevi zaten suçluları bulmak değilmi? Ben 3 yıl sonra tekerlekli sandalyede yaşamaya başladım ve savcılığa gidip durumu sordum. Dava ile Zeytinburnu Savcılığı ilgilenmesi gerekirken dosyalarım Bakırköy savcılığından çıktı. Savcı Mehmet Ali Alpcan 'Senin bu durumda olduğunu bile bilmiyoruz' dedi. Karakol hiçbir şekilde suçluları yakalamak için gayret etmedi."


Sıkılan bir kurşun MHP lokalinden geldi
"Olayı örtmek için sanki herkes anlaşmıştı" diyen Arslan, "Bir seferinde savcının yanına gittim, içeride de iki kişi vardı. Savcı o iki kişiye beni göstererek 'Onu tanıyor musunuz' dedi. Tanımıyoruz dediler, bana sordu bende onları tanımadığımı söyledim. Bunun üzerine bana onların Zeytinburnu savcıları olduğunu söyledi. Onlara da bu Mehmet Arslan deyince renkleri sapsarı oldu ve hızlıca kalkıp çıktılar. Sanki herkes anlaşmış gibiydi, olayı ört pas etmek için. Daha sonra bir olayı iki dosya yaptılar. Benim dosyamı da faili meçhul olarak kapattılar. Bu resmen suçluları korumadır, onları temize çıkarmadır. Bu arada bize saldıranlar MHP lokalinin insanlarıydı. Hatta kardeşime sıkılan bir kurşunda lokalin içinden gelmiş, kardeşim Murat Arslan bunu bizzat görmüş. Başka bir ilginç olan şeyde şu, savcılığın dosyasında yer alan zanlının kimlik fotokopisinde hiçbir bilginin olmaması. Evet, bu elimdeki savcılığın bana verdiği dosyada var, kimlik bilgileri yok, tertemiz, ancak boş kimlik böyle olabilir. Buradan Bakırköy savcılığına soruyorum 'Bakkalın dahi almayacağı bu fotokopiyi siz nasıl dosyaya koydunuz? Eğer siz normal fotokopi aldıysanız, bu bilgileri kim sildi? Ve Bunu önleyemeyecek kadar aciz misiniz? Buradan Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum; Sayın Başbakanım beni nasıl buldunuz bilmiyorum ama buldunuz, halimi sordunuz. Celalettin Cerrah'a talimat verdiniz, suçluları bulsun diye ama hiçbir şey yapılmadı. Yapılan tek şey beni tezgâha getirip suçluları temize çıkarmak. Sanki herkes antlaşmışçasına hareket ediyor. Dosyam Faili Meçhule çıkarıldı. Evimi, barkımı bıraktım ve şu anda İzmir'de bir arkadaşımın yanında kalıyorum. Dosyaya bilgilerin olmadığı zanlı fotokopisi konulmuş. Savcılık nasıl bunu alır. Bunları hepsini önce Allah'a sonra size şikâyet ediyorum" dedi. (Yunus Şani - İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.