Batının bir geleceği var mı?/ Paul Craig Roberts
Meşhur bir filozof birkaç yıl önce bir makale yazmış ve Amerikalıların suni veya sanal gerçeklikte yaşadığını söylemişti. Bir diğer meşhur filozof, bu filozofun söylediklerinin doğru olma ihtimalinin yüzde 25 olduğunu kaydetmişti. Onun haklı olduğuna ikna
Ahlaki bilince, adâlet hissine veya zekâ pırıltısına sahip olanlar için Amerika’da yaşam son derece zorlaşıyor. Şuna bakın:
İkinci bir sahte iç çamaşırı bombacımız var ki ilk numaradan çok daha fantastik. İkinci iç çamaşırı bombacısı sözde el Kaide tarafından istihdam edilen bir CIA elemanı veya muhbiriydi; el Kaide ise Amerikan makamlarının mağlup ettiklerini, bozguna uğrattıklarını ve artık önemli olmadığını iddia ettikleri bir örgüt.
Bilim ve teknoloji laboratuarından mahrum olan mağlup edilmiş bahse değmez bu örgüt, porno-tarayıcıların tespit edemediği “görünmez bomba” icat etti. New York Times’a konuşan üst düzey bir emniyet yetkilisine göre korkutucu olan asıl şey, “eğer bir tane üretmişlerse muhtemelen daha fazlasının olabilme ihtimalidir.”
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton “bizzat bu plan, teröristlerin masum insanları öldürmenin daha sapık ve berbat yollarını bulmaya çalıştıklarını göstermektedir” dedi. Hillary, manşetler Amerika’nın Afganistan, Pakistan, Yemen ve Afrika’da ileri teknoloji ürünü insansız hava araçlarıyla kadınları ve çocukları öldürmeye devam ettiğini söylerken dile getirdi bunu. Önlenen düzmece plan ona göre “yurtiçinde ve yurtdışında ulusumuzu, dost ulusları, Hindistan ve diğerleri gibi halkları koruma hususunda niçin müteyakkız olmamız gerektiğini de hatırlatmaktadır.”
FBI direktörü Robert Mueller bu düzmece planın, fesat planlarını tespit etmek amacıyla izinsiz dinleme ihtiyacını ispatladığını söyledi Kongre’ye. Cumhuriyetçi Pete King ve Demokrat Charles Ruppersberger, planın bir CIA operasyonu olduğunu ifşa ettiği için medyaya yüklendi ve hakikatin, savaş çabalarını ve askerlerin hayatını tehdit ettiğini ileri sürdü.
Alternatif medya bile bu sahte plana başlangıçta aldandı. Görünüşe göre, saygın lideri Usame bin Ladin’i ABD komandolarınca öldürülmek üzere bir Pakistan köyünde yalnız ve korumasız bırakıp kaçan dağılmış ve zavallı haldeki el Kaide’nin nasıl olup da - cihaz hakkında Amerikan istihbaratından birifing alan Senato istihbarat Komitesi Başkanı Dianne Feinstein’in tanımınıyla – “tespit edilemez bir bombayla” CIA’yi savunmasız yakalayabildiğine hiç kimse durup da hayret etmedi.
Dışişleri Bakanının müflis Amerika’yı ve onun çözülen sosyal güvenlik ağını “Hindistan ve diğerlerini” teröristlerden korumaya tahsis ettiğini gözden kaçırmayın. Son aldatmacanın gerçek önemi, korku dolu Amerikan halkına “iç çamaşırına saklanan tespit edilemez bir bombanın” takdim edilmesindedir.
Neyi hatırlatıyor bu peki? Benim neslimden olanlar yahut bilim kurgu tutkunları hemen Robert Heinlein’in Kuklanın Efendilerini hatırlayacaklardır.
1951’de yazılan ama bizim zamanımızda sahnelenen bu romanda yeryüzü, insan bedenine giren ve kişinin kontrolünü ele geçiren küçük yaratıklarca işgal edilir. İnsanlar, efendilerinin kuklası haline gelirler. Washington’daki kalınkafalılar işgalin gerçek olduğunu, bunun komplo teorisi olmadığını anlayana dek Amerika’nın büyük bir kesimi işgalcilere boyun eğer.
Yaratıklar, giyisiler içindeki insanlarda tespit edilemezler ve fermana göre giyisiler içindeki herkes birer zanlıdır. Herkes çıplak dolaşmalıdır. Kadınların el çantası taşıması bile yasaklanır çünkü yaratık, kadının eline tutuşturulmuş çantada olabilir.
CIA, haber kaynakları ve Dianne Feinstein’e brifing verenler mağlup el Kaide’nin “tespit edilemez” bir bombayla çıkageldiğinde haklıysalar, havalimanı güvenliğinden çıplak halde geçmeliyiz.
İyi de bu nasıl mümkün olabilir? Eğer her bir yolcu soyunma odasından geçerek taranacaksa havalimanı güvenliğini sağlamak ne kadar süre alacak? Bir yolcunun Kuzey veya Güney Amerika’da arabayla daha hızlı seyahat edemeyeceği bir yer yok sanırım. Yahut Amerika’daki bunaltıcı işsizlik seviyesine bir cevaptır bu. İnsanlar uçağa binmeden önce onları çıplak halde görecek milyonlarca işsiz Amerikalı istihdam edilecektir.
Yurt Güvenliğine bağlı Ulaşım Güvenliği İdaresi tren, otobüs ve hava yolu seyahatine hiçbir sorunla karşılaşmaksızın tecavüz ederken giyim sanayi tam bir çöküş mü yaşayacak? Bizi izlemeye devam edin.
Meşhur bir filozof birkaç yıl önce bir makale yazmış ve Amerikalıların suni veya sanal gerçeklikte yaşadığını söylemişti. Bir diğer meşhur filozof, bu filozofun söylediklerinin doğru olma ihtimalinin yüzde 25 olduğunu kaydetmişti. Onun haklı olduğuna ikna oldum. Amerikalılar Matrix’te yaşıyorlar. Bildikleri yahut bildiklerini düşündükleri hiçbir şey doğru değil.
Örneğin, hakikat olmayan şeyleri anlatan “liderlerimiz” “İsrail’in Ortadoğu’daki tek demokrasi olduğunu” ilan ederler. İsrail hükümeti Filistinlileri öldürsün ve ülkelerini çalsın diye ona gerekli araçları sağlamak için Amerikalı vergi mükelleflerinin azalan gelirlerini vergilendirmeyi haklı kılan pek çok neden arasında bu efsane de vardır.
İsrail demokrasisi efsane mi diyorsunuz? Evet, efsanedir. Antiwar’ın derlediği ve bildirdiği haberlere göre (8 Mayıs) 4 Eylül seçimleri iptal edildi çünkü muhalefet lideri Şaul Mofaz hükümete katılmayı kabul etti.
Mofaz şahsi iktidarı için partisini sattı ki tipik bir politikacı tavrıdır.
Mofaz’ın ihaneti takipçilerinin protestosuyla karşılaştı fakat haberlere göre İsrail polisi “yasadışı” diye nitelendirdiği gösterileri ezmekte elini çabuk tuttu ve bir dizi gazeteciyi tutukladı.
Ah, İsrail Ortadoğu’daki tek demokrasidir.
Gerçekte İsrail faşist bir devlettir; varlığı süresince uluslararası hukuku ve Hıristiyan ahlakını çiğnemiştir. Ama ne var ki Amerika’da kof bir ikondur İsrail. Bush, Cheney ve Obama gibi milyonlarca Amerikalı “Hıristiyan” da İsrail’e tapınmakta ve Amerikalıların İsrail için ölmelerinin “İlahi çağrı” olduğuna inanmaktadırlar.
Muhaliflerinizle tartışmaya değil de onları öldürmeye, güçsüzü sürüp atmaya, yalanlar üzerine kurulu kurgusal bir dünyaya, yalanları ve kurgusal dünyayı desteklesin diye kurumsal medyaya para ödemeye iman etmişseniz, dünyanın geri kalanının “Batı” olarak algıladığı yerin bir parçasısınız demektir.
Batı hakkında sert olmaktan geri durayım. Fransızlar ve Yunan halkı son seçimlerde Matrix’ten çıkmakta olduklarını, kaç milyarlar dolar veya avro, kaç yat, kaç egzotik araba koleksiyonu, Playboy ve Penthouse dergilerinin orta sayfalarında boy gösteren kaç tane kızın şahsi mülkiyetlerinde olduğu hususunda birbirleriyle yarışan yüzde 1’lik mega zenginlerin hatalarından dolayı yüzde 99’un seçkinlerce kurbanlık koyun durumuna koyulduğunu anladıklarını gösterdiler.
Batıdaki merkez bankaları – Federal Rezerv, Avrupa Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası/Bank of England- tamamen mega zenginlerin refahına adanmış haldeler. Başka hiç kimse önemli değil. Marks ve Lenin bugün var olana benzer bir hedefe asla sahip değillerdi. Ancak sol bugün öylesine tıknaz, çelimsiz ve beyni yıkanmış ki az da olsa dengeleyici bir güç olarak bile varlık gösteremiyor. Amerikan solu 11 Eylül ve Usame bin Ladin’in Amerikan komandolarınca Pakistan’da öldürülmesi hakkındaki saçma resmi beyanları bile kabul ediyor. Zihin ve duygu gücünden böylesine mahrum bir hareket lüzumsuzdur. Böyle bir hareketin mevcut olmadığı da söylenebilir.
Muteber bilgiden yoksun insanlar çaresizdir ve Batılı halklar tam da bu noktadadır. Yeni zorbalığın yükseldiği yer Rusya veya Çin değil Batı’dır. İnsanlığın karşısındaki tehlike ise Oval Ofis’teki nükleer düğmenin olduğu çantanın içinde ve yeryüzünün en cahil ve yanlış malumata sahip halkı olan beyni yıkanmış militan Amerikan nüfusu arasında bulunmaktadır.
Kaynak:paulcraigroberts.org
Dünya Bülteni için çeviren: M. Alpaslan Balcı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.