M. Zülküf YEL
Batı'nın gerçek yüzü
Başta Amerika olmak üzere, Batı medeniyeti ve toplumlarının, görünen veya bize gösterilen yüzü, bir de gerçek yüzü vardır. Bu gün dünyaya insanlık dersi verme yüzsüzlüğünde bulunan Batı'nın tarihi kan, vahşet ve soykırım ile doludur. Batı medeniyet binasının temelinde mazlumların kanları, bedenleri, gözyaşı, alın teri ve sömürülen emekleri vardır. Batı'da; soykırım, katliam ve sömürüye karışmamış hiçbir ulus yoktur. Başta İslam ülkeleri olmak üzere, bu vahşet ve barbarlık, tüm insanlığa karşı sergilenmiştir. Bazı ülkeleri veya milletleri soykırım yapmakla mahkûm etmeye çalışanların ellerinde ve ağızlarında mazlum kanı vardır. Batı medeniyeti, adeta insanları ve insanlığı öğüten bir değirmendir. Sadece son yıllarda İslam dünyasına karşı icra edilen Haçlı seferlerinde ve örtülü operasyonlarda başta kadın ve çocuklar olmak üzere, milyonlarca mazlum Müslüman katledildi. Bu katliamlar durmadan devam ediyor. Bir de Batı'nın kışkırttığı ve zemin hazırladığı çatışmalar vardır ki, bu çatışmalarda da sadece son yıllarda milyonlarca insan hayatını kaybetti. Bu gün İslam Ümmeti'nde var olan savaş ve çatışmaların temelinde Batı'nın şeytani planları vardır. Çünkü ne kadar kan akıp beldeler harap olursa, o kadar çok silah satılır ve petrol elde edilir. Her varil petrol için varillerle Müslüman kanı akıtılıyor. Batı'daki tek bir çocuk için İslam dünyasında yüzlerce çocuk öldürülüyor. Batı'da, başını Yahudilerin çektiği küresel aile şirketlerinin zengin olması için, savaşlar çıkarılıyor, beldeler harap oluyor. Savaş için silah satılıyor, savaş sonrası için ise, petrol ve diğer kaynaklar ipotek altına alınıyor. Müslümanların harap olan beldeleri, yine Batılı sermayedarlar tarafından inşa edilmek suretiyle kaynaklarımız yağmalanıyor. Yani hem savaş esnasında, hem de savaş sonrası Müslümanların kaynakları Batılı sermayedarların mezesi haline getiriliyor.
Kendi dışındakilere karşı son derece acımasız olan Batılılar, kendi içlerinde de yansıtılmaya çalışıldığı gibi birlik değildirler. Hala ötekileştirme, toplumun yazılmamış kurallara göre adeta kast sistemi içerisinde şekillenmesi hali devam etmektedir.
Amerika'da Anglo-Sakson kökenli olanlar, kendilerini Amerikan toplumunun efendiler olarak görmektedirler. Hispaniklere ve Afro-Amerikan menşeli olanlara karşı ayrımcılık devam ediyor. Bu şekilde ayrımcılıktan nasibini alan toplumun onlarca kesimi vardır. Özellikle siyahilerin uğradığı ayrımcılık kağıt üzerinde ortadan kalkmış gibi gözükse de, gerçek hayatta devam ediyor. Siyahilerin sudan bahanelerle Amerikan polisi tarafından öldürülmeleri bunun en güzel kanıtıdır. Neredeyse, zencilerin Amerikan polisleri tarafından öldürülmesi rutin bir hal aldı. Bu infazlardan sonra Ferguson, Baltimoore ve diğer yerlerde yaşanan ayaklanmalar, Amerikan toplumunun ne kadar kırılgan bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Bu olaylarda çoğu kez polisiler yetersiz kalmış ve her tarafı kasıp kavuran bu şiddet dalgaları şimdilik ordunun yardımı ile durdurulmaktadır.
Geçmişte lokanta ve oteller başta olmak üzere, iş yerlerine asılan ve zencilerle köpekleri bir tutan “zenciler ve köpekler girmez” levhaları, iş yerlerine asılmasa da, zenciler hayatın farklı alanlarında ayrımcılığı ve adaletsizliği iliklerine kadar hissediyorlar. Kendilerini ve tüm değerlerini satıp asimile olan tuzu kuru siyahiler ( Obama gibileri) hariç, diğer siyahiler ayrımcılığın ağır yükünü omuzlarında olanca ağırlığı ile hissediyorlar.
Daha 50-60 yıl öncesine kadar siyahiler, hayvanat bahçelerinde birer hayvan gibi teşhir ediliyorlardı. Bu hayvanat bahçelerini ziyaret edenler, oradaki mazlum siyahi çocukları, insana benzeyen en yakın hayvan türü olarak görüyorlardı. Bu gün maymunların beslendiği gibi, bu mazlum siyahi çocuklar hayvan niyetine besleniyorlardı.
Amerika, medeniyetin beşiği ve yaşanılacak rüyalar ülkesi olarak gösteriliyor. Özellikle Amerika'nın yaşam tarzı ve makyajlı sahte yüzü Hollywood üzerinden tüm dünyaya pazarlanıyor. Amerika'nın çirkinlikleri, reklamlarla güzel gösteriliyor. İnsanlığın başına bela olan ve aslında en yaşanmayacak ülke olan Amerika, insanlığın idealize edildiği bir ülke olarak pazarlanıyor.
Oysa bizatihi Beyaz Saray'a bağlı organların yayınladığı raporlara göre, Amerikan toplumunun hali içler acısıdır. Amerika'da milyonlarca yoksul, işsiz ve evsiz insan vardır. Yine milyonlarca insan, okuma yazma imkânına sahip değildir. Şiddeti, uyuşturucuyu, rüşveti, tecavüzleri, devlet şiddetini ve diğer gerçekleri alt alta topladığınız zaman, Amerika'nın gerçek resmi ve makyajsız, Hollywood eli değmemiş yüzü ortaya çıkıyor. Gerçek rakamların ise, yayınlanan raporların çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Kısacası; Batı medeniyetinin sahte maskesi altında tam bir canavarlık ve insanlık düşmanlığı vardır. Dünyada Yahudi azınlık başta olmak üzere, bir avuç insanın refahı ve doymak bilmeyen ihtirasları ve kaprisleri yüzünden gezegenimiz yaşanmaz hale getiriliyor. Bu canavarlık, Müslümanları vurduğu gibi, yeri geldiği zamanda kendisini icat edenleri de vurmaktadır ve vuracaktır. Faziletten ve adaletten mahrum Batı medeniyeti, insanlığın felaketidir.
Batı medeniyetini kıble edinmiş olan Frenkmeşreplere ve Frenk muhiplerine arz olunur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.