Orhan ÖZSOY
Batının Irkçı yüzü: Montogomery
Otobüs yavaşça durağa yanaştı. Yarım saattir durakta bekliyordu Rosa. Kapı açılınca yolcular tek sıra halinde otobüse bindiler. Bekleyen kalabalık birkaç dakika içinde tıkış tıkış doldurdu otobüsü. Rosa içeri girer girmez boş bir yer buldu ve oturdu. Otururken etrafına bakmayı da ihmal etmemişti. Etrafta beyaz adam olabilirdi.
1955 yılının Aralık ayıydı. ABD'de ırkçılığın koyu renkli olduğu zamanlardı. Siyahiler insan yerine konulmuyor, siyahi olmaları suçlu bulunmalarına yetiyordu. “Irk ayrımı yasası” icad edilmiş, ABD'ni siyahi vatandaşları her türlü çifte standarda bu yasa ile tabi tutuluyordu. Yasaya göre siyahiler otobüse arka kapıdan biner ve kendilerine ayrılan yerlere otururlardı. Bir otobüste beyaz bir vatandaş ayaktayken; bir siyahi oturamaz. Kalkmak ve beyaz vatandaşa yer vermek zorundadır. Rosa'nın gözleri bu yüzden ayakta duranlardaydı.
Durakta yolcu kalmamıştı. Şoför gaza basıp duraktan ayrılacağı esnada bir adam koşa koşa geldi. Eliyle işaret ederek otobüsü durdurdu. Şoförün düğmeye basmasıyla kapı açıldı. Adam nefes nefese içeri geldi. Kapı kapandı. Yoculuk başladı.
Otobüse son binen adam beyazdı. Sağına soluna baktı. Boş bir yer yokladı. Ön taraflarda oturacak yer bulamadı. Yavaş yavaş arkaya doğru geldi. Arka koltukta beş siyahi yan yana oturmuşlardı. “Kalkın…!” dedi siyahi yolculara. Irk ayrımı yasasında siyahiler; beyaz bir vatandaşın yanına oturamazdı. Bu nedenle sadece bir kişinin değil, orada oturan beş siyahinin de kalkmasını istiyordu. Dört siyahi birbirlerine bakarak ayağa kalkıp, yerlerini beyaz adama bıraktılar.
Ama beyaz adam oturmamıştı. Hâla ayaktaydı. Rosa'ya bakıyordu. “Kalkın” demişti, Rosa oturuyordu. Adam öfkelendi. Bağırıp çağırmaya başladı. Otobüs şoförü Rosa'ya dönerek “Kalk oradan!” dedi hiddetle. Rosa beyaz adam ile şoföre bakıyor, yerinden kalkmıyordu. İtaat etmedi. Dayatılan haksızlığı kabul etmedi. Şoför silahını çekti. Rosa'nın gözünü korkutmaktı niyeti. Rosa korkmadı, korksaydı kalkardı; kalkmadı… Polise haber verildi. Polis bulundukları yere gelip Rosa'yı gözaltına aldı.
Rosa üç gün gözaltında kaldı. Bu esnada ABD tarihinin en uzun süren boykotunun fitili ataşlenmiş oldu. Siyahiler bu ayrımcılığa isyan etmişlerdi. Kendi aralarında karar almışlardı. Tüm toplu taşıma araçlarını boykot edeceklerdi. Herkes işe, okula, hastaneye yürüyerek gidip geliyordu. Otobüsler boşalmıştı. Artık beyazların ayakta kalma problemi de çözülmüştü böylece. Rosa ise kefalet ödeyerek özgürlüğüne kavuşmuştu bu arada.
Boykot tüm hızıyla devam ediyor, ırkçılığa karşı direniş her geçen gün ivme kazanıyordu. Boykot ve protestolar bir yıl sürdü. Rosa Parks bu direnişin sembol ismi; Montogomery şehri de bu ateşin tutuştuğu yer oldu. 21 Aralık 1956'da Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi otobüslerde ırk ayrımcılığını yasakladığını açıkladı. Irkçılığa karşı sokaklara dökülen, toplu taşıma araçlarını boykot eden kalabalıklar; büyük bir zafer kazanmıştı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.