Bebeklerde 2 yaş sendromuna dikkat!
Uzmanlar, 2 yaş sendromu ile ilgili anne babalara önemli uyarılar ve önerilerde bulunuyor.
Bebeklerin attıkları ilk adımlarla birlikte anne babalarından bağımsız var olabileceklerinin ayırdına varmaya başladığını belirten uzmanlar, iki yaşına girmiş çocuklar konusunda ebeveynlere önemli uyarı ve önerilerde bulunuyor.
Uzman Klinik Psikolog Deniz Ağar, 2 yaş sendromu ile ilgili anne babalara önemli uyarılar ve önerilerde bulundu. Ağar, iki yaşındaki çocukların, varlığının dünyada bir karşılığı var mı, bir şeyi kırabilir mi, birinin canını yakabilir mi gibi sorulara cevap aradıklarını öte yandan anne-babasından bağımsız karar alabileceklerini yani özgür iradelerinin varlığını keşfettiğini belirtti. Dolayısıyla heyecanlı ve yeni keşifleriyle fazlasıyla meşgul olduklarını ancak ‘2 yaş sendromu’ olarak da anılan bu dönemin, günümüzde pek çok anne-babayı sıkıntılı bir süreçle karşı karşıya bıraktığını ifade etti.
Ağar, 2 yaşına yaklaşan bebeğin huyunda bir takım değişikliklerin olması, vurmaya, bağırmaya, inatlaşmaya başlaması, uyumak, üstünü değiştirmek, yemek yemek gibi sıradan günlük ihtiyaçların giderilmesinin sorunlara neden olması durumunda ailelerin sakin olması gerektiğini belirtti. Bu durumun bebeğin sağlıklı bir gelişiminin işareti olduğuna dikkat çeken Ağar, “Öncelikle sakin olun! Bunları yapmaya başlaması bebeğinizin sağlıklı gelişiminin bir işareti. Her şeyden önce, bunları yapan bebeğin ihtiyacını anlamak gerek. Bebeklerin karnı aç olsa bile, bu dönemde istemezse yemek yemeyebileceğini deneyimlemek onlara büyük bir haz veriyor.” dedi.
Peki bu dönem bebeğin gelişiminin olağan bir parçası iken neden ‘sendrom’ olarak anılıyor diyen Ağar, bunun iki nedeni olduğunu belirterek, “Birincisi, bu dönemde bebeklerindeki davranış değişiklikleriyle nasıl baş edeceğini bilemeyen ebeveynler nedeniyle, bebeğin zaten zorlu olan bu gelişim sürecinin daha da içinden çıkılmaz hale gelmesi olabilir. İkincisi ve belki de birincinin de nedeni; bebek gelişiminin doğal bir getirisi olarak anneden bağımsızlaşmaya hazır olduğu halde, annenin bebeğinin kendisinden bağımsızlaşmasına henüz hazır hissetmemesi olabilir” şeklinde konuştu.
Anne ‘bağımsızlaşmaya’ hazır mı?
Annelerin, bebeklerinin büyümesinden dolayı bir yandan mutlu olurken diğer yandan onların hayatı üzerindeki etkisinin azalması nedeniyle burukluk yaşayabildiğine dikkat çeken Ağar, özellikle de kendilerini tatmin eden başka kaynakları olmayan ya da çok az kaynağı olan anneler açısından, böyle kudretli bir pozisyonun manen çok tamir edici olabildiğini belirtti.
İdeal dengeyi yakalayın
3–4 yaşa kadar devam eden bu dönemde anne ve babaların çocuğa tanınacak özgürlük ve getirilecek sınırlar konusunda ideal bir denge yakalayabilmesinin önemli olduğunu belirten Ağar, “İdeal denge yakalanabilirse çocuk bu dönemi sağlıklı bir şekilde atlatacaktır. Ebeveynler bu dönemde çocukların çevrelerini keşfetmelerine olanak tanırlarsa çocuklarda otokontrol ve özgüvenin temelleri atılır. Çocuğunuz henüz bağımsızlaşma denemelerinde yenidir ve dolayısıyla başlangıçta tedirgindir. Bu nedenle kolayca vereceğiniz tepkilerden etkilenip yaptığı şeyden utanabilir ve bunu utanılacak şeyler havuzuna atabilir ya da yeni meraklarına dair şüpheci ve kaygılı bir tutum sergilemeye başlayabilir. Eğer çocuğa yeni becerilerini keşfedip geliştirmesi için alan açmazsanız, sizden bağımsızlaşmasını desteklemez ve bu konuda onu yüreklendirmek yerine sürekli ürkütürseniz ‘onu koruyacağım’ diye sınırları fazlaca daraltmış ve ona büyüyüp olgunlaşması için hareket alanı bırakmamış olursunuz. Böyle çocuklarda bir süre sonra kendi başına hiç bir şey yapamayacağı ve yapmaması gerektiği duygusu yerleşip karakterinin belirgin bir parçası haline gelir” ifadelerine yer verdi.
Utanmayı ve şüphe duymayı da öğrenmeli
Çocuğu yüreklendirme ve sınırlar koyma konusunda dengeyi bulmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Ağar, çocuğun ileride ruhsal açıdan sağlıklı bir yetişkin olabilmesi için utanmayı ve şüphe duymayı da öğrenmesi gerektiğini belirtti. Ağar, aksi halde çocuğun uygunsuz derecede cüretkar olabileceğini, bunun da çocuklukta ve ileriki yaşlarda ileriyi ve yeteneklerinin sınırlılığını düşünmeden işlere adım atmasına yol açabileceğini belirterek “Örneğin, henüz yüzmeyi çok iyi öğrenmediği halde aslan oğlunuz olduğu için derinlerde de kolaylıkla yüzebileceğini düşünebilir ya da ileride o alandaki yeterliliğini doğru değerlendirmeden işlere atılıp kısa sürede iflas bayrağını çeken yetişkinlerden biri olabilir. Eğer bu dönemde çocuğunuzun bağımsızlaşma çabaları karşısında sükûnetinizi koruyabilir, tanıyacağınız özgürlükler ve sınırlamalar konusunda dengeli davranabilirseniz, çocuğunuz bu zorlu süreci, ileride özgür ve güçlü bir iradesi olan, kararlı bir yetişkin olma yolunda sağlam temellerle ayrılacaktır” ifadelerine yer verdi. (İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.