Bereketli Aylar Hürmetine
Namına “Allah” dedi yer ve gök. Kâinat, koca cüssesiyle amade kesildi zerre mesabesindeki varlıklara. Yıllar, aylar, günler ve saatler rahmet vaktine kurdu davetlerini.
Namına “Allah” dedi yer ve gök. Kâinat, koca cüssesiyle amade kesildi zerre mesabesindeki varlıklara. Yıllar, aylar, günler ve saatler rahmet vaktine kurdu davetlerini. Her “kun” emrinin bir gayesi vardı mevcudata. Sebepler âleminden yükselen her emir, bir netice ile nihayet buluverdi. Hayırda da şerde de tek sığınak vardı…
Kapanan kapılar bir bir yitirilirken sonsuzluğa açılan yegâne kapı, tüm ihtişam ve kudretiyle kabule davetler sunuyordu. Şarkın ve garbın avuçları, üzerimize rahmet pınarları diliyordu. Bütün acizliğimizle teberru ve iltifatların ortasına konulmuştuk. Her yanımız, ilahi nağmeler ile billur gibi ruhumuzu nakşediyordu. Bu görkem dolu misafirhanenin konuğu olmak bahşedilmiş yegâne imtiyazdı. Ödeneği asla mümkün olmayan bu kaynağın tek bir beklentisi vardı; şükür, minnet ve daha kıymetli bir hayata talip olma çabası…
Aslında gözümüzde büyüyen bunca büyüleyici, albenili görkemlerin sönük kaldığı bir âlem daha vardı. Buna ulaşmaktı asıl gaye… Bunca ihtişam, o nazarların kısık kaldığı, şuur ve tefekkürün fevkinde mükemmelliğe sahip Cennet vadisine ulaşmak içindi.
Tam bu noktada sığınacak tek liman; rahmet kapılarıydı. Ve şimdi avuçlar semada, üzerimize yağacak bağış pınarından, sonsuzluğa açılan af kapılarından istifade vaktidir. Affa atılan her adım; yıl, ay, gün fark etmeksizin hedefe ulaştırır.
Ancak bazı ayların dua niyetiyle ihya edilmesi, Rabbimizin kulları üzerindeki merhamet ve bağışlanma talebinin galebe çalmasıdır. Öyle ki; her türlü günah, fısk ve fücura gark olmuş, kalbi ve vicdanı kömürleşmiş kullarının dahi pişmanlık ve tevbe ihtimallerine vesileler yaratmıştır.
İçerisinde bulunduğumuz mübarek üç aylar, bu bilinç ve yenilenmeye bir başlangıç olmalı. Yıl boyunca yaptığımız duaların, temizlenmek için beklediğimiz sebeplerin karşılığı olarak bu mübarek ayları kabul etmeliyiz.
Hatırlayalım ki; önceki Recep, Şaban ve Ramazan ayında bizimle olan birçok sevdiğimiz, dost ve arkadaşımızın, beraber oruç tutup iftar sofrasına oturduğumuz kıymetlilerimizin yeri bu yıl soframızda boş duruyor…
Bir sonraki yıllarda bu sağanak aylarında ıslanmak nasip olmayacakmış gibi istifade etmeliyiz. Her an başucumuzda bekleyen ölüm fermanımız verilmeden, bu dünya hayatından üzerimize sinen günah, haram ve kul haklarından yıkanalım. Tekrar olma ihtimali meçhul olan bu doksan günlük; af, bağış ve rahmet fuarından yeterince faydalanalım.
Haydi, şimdi ellerimizi açıp kâinatın sahibine kendimizi arz edelim:
“Ya Rabbi, Recep ve Şaban aylarını bizim için bereketli kıl, mübarek eyle ve bizi Ramazan ayına ulaştır.”
Ya Rabbi, Recep ayında saklı olan Regaip ve Miraç günlerini ihya etmeyi bizlere nasip et.
Miraç gününü, ümmet olarak ibadetlerimizin, secdelerimizin ve bütün amellerimizin ihlâsına vesile kıl.
Bizlere hakkıyla kulluk etmeyi nasip eyle.
Allah’ım! Şaban ayında saklı olan beraat gününe ulaşmayı bizlere nasip eyle.
Bizleri, yılların verdiği günah, isyan ve delalet kirlerinden bu gün ve geceler hürmetine arındır.
Rahmet ve bereketin sınırsız olduğu Ramazan ayına, rızana ermiş olarak kavuşmayı nasip et. Kadir Gecesini kadrine layık bir hal ile ihya etmeyi nasip et. Bizlere, kelamının feyzi ile dillerimizi, orucun nezafeti ile kalplerimizi ve nefsimizi, duaların adabı ile bakışlarımızı her türlü haramlardan temizlemeyi nasip et.
Bizleri ve zürriyetimizi, salihler, abidler ve muttakiler zümresine ilhak eyle.
Âmin…
Esra Türk | Nisanur Dergisi | Mart 2021 | 112. Sayı
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.