Hüseyin KAYA
Bir densiz
Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında esip gürlemiş!
Ben demiyorum, esip gürlediğini “bir kısım medya” söylüyor.
Peki, ne demiş biliyor musunuz?
Evet, dikkatle okuyun:
“Bir densiz kalkmış, şu açıklamayı yapıyor: "15 Temmuz'u Atatürkçüler yapmış olabilir."
FETÖ örgütünün lideri bu!”
Bana sorarsanız,
Kılıçdaroğlu'nun “iyiliğini isteyen” bir kısım medyadan “Neden FETÖ ve liderine ses çıkarmıyor?” eleştirileri gelince Kemal Bey alelacele böyle bir açıklama yaptı.
F. Gülen'in, “Darbeyi Atatürkçüler yapmış olabilir” sözü üzerine “bir kısım medya” işin alelacele kısmını atlayıp açıklamayı “esip gürleme” modunda verdi.
Alelacele olunca da esip gürleme bir siteme dönüşebiliyor tabii.
Nasıl mı?
“Bir densiz” diyor Kemal Bey.
“Densiz” kelimesinin sözlük karşılığı, “Uygunsuz ve yakışıksız davranan” demektir.
Yani Kemal Bey, Fetullah Beye son derece kibar bir şekilde “Yaptığınız şey yakışıksız” demiştir.
Sakın bana “Kemal Bey zaten kibar bir adam” demeyin, sonra eski defterleri karıştırırım ve siz söylediğinize pişman olursunuz.
Bırakın eski defterleri Gülen'e “densiz” dediği konuşmada bile Ak Parti dönemini kastederek “Çocuklara tecavüz serbest” diyecek kadar kibar biri Kılıçdaroğlu.
Peki, Kemal Beyin Gülen konusunda bu “dikkatli” üslubunun hikmeti ne olabilir?
Aklıma Deniz Baykal geliyor; ama bir şey de söylemek istemiyorum.
KADIN DERNEKLERİ
Haber ilginç…
Kanada'da eski dini lider Winston Blackmore ve eski kayınbiraderi James Oler çok eşlilikten suçlu bulunmuş. Blackmore'un 24, Oler'in ise 5 eşi varmış.
Hayır, rakamları yanlış yazmadım; birinin 24 diğerinin 5 eşi var.
61 yaşındaki Blackmore ve 53 yaşındaki Oler, yasalara göre beş yıl hapis cezası alabilirmiş.
Blackmore'un 146 çocuğu olduğu söyleniyor.
“Adamlar Mormon olduğu için normal, peki, bu haberin ilginç tarafı ne?” diye soruyorsunuz öyle değil mi?
Adamlarda poligami (çok eşlilik) normal bir şey.
Bana göre ilginç olan şey ise laikçi kadın derneklerinden bu habere hiçbir tepkinin verilmemesi.
Birinin 24, diğerinin 5 eşi…
MİLLETİN HAFIZASI
Yeni kabine tartışılırken en fazla gündeme gelen konulardan biri de Tuğrul Türkeş'in isminin olmamasıydı.
Türkeş'in kabinede olmamasının Devlet Bahçeli etkisiyle olduğu iddia edilmişti.
Görüşü sorulan Devlet Bahçeli, yaptığı açıklamada "Gidişinden haberimiz yokken, gelişimizden nasıl haberi olacak? Onu Ahmet Davutoğlu ölçüsüyle birilerinin izah etmesi lazım." Demişti.
Ahmet Davutoğlu, uzun bir yazılı cevap verdi.
Bana sorarsanız en dikkati çekici olan kısmı şurasıydı.
“7 Haziran 2015 genel seçimlerinin siyasi partileri koalisyon kurmaya zorladığının ortaya çıktığı ilk saatlerde, Sayın Devlet Bahçeli'nin sonuçların resmi olarak açıklanmasını bile beklemeden, AK Parti ile hiçbir iş birliğine yanaşmayacağını açıklaması aziz milletimizin hafızasında tazeliğini korumaktadır.”
Benim bildiğim “Aziz millet”in hafızasında hiç de öyle tazeliğini koruyan bir 7 Haziran krizi yok.
Ama sanki A. Davutoğlu halen orada kalmış.
Erdoğan'ın istemediği; ama kendisinin çok istediği koalisyon gerçekleşseydi çözüm süreci bozulmayacak, Erdoğan bu kadar güçlenemeyecek ve halen başbakanlık koltuğunda kendisi oturuyor olacaktı.
Her şeyin sorumlusu Bahçeli ve Davutoğlu bunu unutamıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.