Bir faili meçhul olay: Tan matbaası baskını

Bir faili meçhul olay: Tan matbaası baskını

3 Aralık günü Vatan gazetesinde Hüseyin Cahit Yalçın ‘Kalkın ey ehli vatan!’ diyerek ülkesini seven insanları komünistlere karşı mücadeleye çağırmaktaydı. Aynı gün de İstanbul Üniversitesinde de aynı ifadelerle öğrenciler komünistlere karşı mücadeleye çağ

II.Dünya savaşının sonuna doğru Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ( SSCB )  Türk- Sovyet dostluk ve saldırmazlık antlaşmasını tek taraflı olarak fes edeceğini açıkladığında Türkiye, tarihinin en zorlu dönemlerinden birine giriyordu. Savaş sırasında kimi zaman müttefik devletlerin ( İngiltere,ABD,SSCB )  kimi zaman Mihver devletlerin ( Almanya,İtalya ) tarafında siyaset izleyen Türkiye 1945’in sonlarına doğru SSCB’nin bu tehdidi karşısında yalnız kalmıştı. ABD ve İngiltere’nin savaşa dahil olun çağrılarına olumlu karşılık vermeyen Türkiye, SSCB’ye karşı bu devletlerin yardımından da mahrum kalıyordu. Kısacası Türkiye Sovyetler Birliği ile baş başa kalıyordu. Bu tarihlerde İsmet İnönü Sovyet taleplerini kabul etmeyeceklerini gerekirse ‘namuslu insanlar olarak öleceklerini’ ifade etmeye başlamıştı.

Ülkeyi yıllardır tek partili bir sistemle yöneten Cumhuriyet Halk Partisi, dış politikadaki bu gelişmelerin de etkisiyle, Batı demokrasilerine ayak uydurmak, böylece Sovyetlere karşı Batının desteğini sağlamak için siyasi alanda reformlar yapmaya başlayacaktı. Öncelikle yapılacak işlerden biri farklı siyasi partilerin kurulmasına izin vermekti.

 

Sol muhalefete tepki

Bu gelişme ile beraber başta mecliste olmak üzere muhalefet grupları hareketlenmeye başlamıştı. Cumhuriyet Halk Partisi içindeki bir grup milletvekili ( Celal Bayar, Adnan Menderes ) ayrılarak Demokrat Parti adında yeni bir parti kurma yoluna gidiyordu. Diğer bir  önemli gelişme ise  Türkiye’deki sol muhalefetin kuracağı siyasi partiydi. Sol muhalefetin Türkiye’deki önemli isimleri ise Zekeriya Sertel-Sabiha Sertel ikilisi idi. Gözler bunların üzerindeydi. Onlar ise Tan gazetesinde yazdıkları yazılar ile Türkiye Sovyet ilişkilerinin karşılıklı görüşmeler ile rayına sokulması, geliştirilmesi yönünde görüşler öne sürmekte ve Türkiye’ye sol bir siyaset önermekteydi. Türkiye Sovyet baskısı altında ve yalnızlık duygusu içindeyken dile getirilen bu düşünceler iktidardaki Cumhuriyet Halk Partisi hükümetini zora sokmaktaydı. Hükümetin bu tutumunun dışında basın organlarının da büyük kısmı Tan karşıtı bir duruş sergilemekteydi.

Ayrıca Cumhuriyet Halk Partisinden ayrılan ve yeni bir parti kurma hazırlığı içinde olan Celal Bayar, Adnan Menderes gibi isimlerin gazetenin sahibi Zekeriya Sertel ve Sabiha Sertel ile  yakın ilişkisi Tan gazetesine karşı hükümetin ve milliyetçi grupların tepkisini artırmaktaydı.

 
   

 

Köşe yazılarında tahrik

Gerginliğin arttığı 1945 yılı sonlarında 3 Aralık günü vatan gazetesinde Hüseyin Cahit Yalçın ‘Kalkın ey ehli vatan!’ diyerek ülkesini seven insanları komünistlere karşı mücadeleye çağırmaktaydı. Aynı gün İstanbul Üniversitesinde de benzer ifadelerle öğrenciler komünistlere karşı mücadeleye çağrıldı.

Şartlar olgunlaşmıştı. 4 Aralık günü binlerce üniversiteli ellerinde demir çubuklar, baltalar ve kırmızı boyalar ile Tan matbaasına doğru yürüyüşe geçti. Grubun içinde daha sonra Türkiye’nin siyaset ve basın hayatında önemli yerler işgal edecek Süleyman Demirel, İlhan Selçuk, Orhan Birgit gibi isimler de bulunuyordu.

 

O gün neler yaşandı ?

4 Aralık 1945  günü Türkiye, tarihinin karanlık günlerinden birini yaşadı. O gün yaşananlar Zekeriya Sertel hatıralarında şöyle anlatıyor :

"4 Aralık 1945 gününün sabahı üniversiteli faşist gençler ellerinde önceden hazırladıkları baltalar, balyozlar ve kırmızı mürekkep şişeleriyle matbaaya saldırdılar. Orada bekleyen polisler olup bitene seyirci kaldılar. Görevlerini yapmaya kalkmadılar. Göstericiler, baltalarla matbaa kapısını kırıp içeri girdiler. Makinaları balyozlarla kırdılar. Binanın camlarını indirdiler. İçindeki eşyayı kırıp döktüler. Sonra ellerinde kırmızı boya şişeleriyle (Serteller nerede?) naralarıyla bizleri aramaya koyuldular. Amaçları, bizi çırılçıplak soyup üzerimize kırmızı boya dökmek ve sonra önlerine katıp sokaklarda (İşte kızıllar,) diye sergilemekti”

Olayların ardından Tan gazetesi yayın hayatına son verdi. Ayrıca çok partili hayata geçişin daha ilk günlerinde yaşanan bu olay Türkiye’de sol muhalefetin ezilmesine ve oyunun dışında kalmasına sebep oldu. Ayrıca önemli olan bir şey daha vardı o da yeni kurulmakta olan Demokrat Partinin, Zekeriya Sertel-Sabiha Sertel ikilisi ve Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesinde öğretim üyesi sol görüşlü hocalar arasındaki işbirliği hazırlıklarının sona ermesiydi. Böylece yeni kurulan muhalefet en önemli ortaklarından birini kaybetmişti.

 

Kimler tertip etti ?

Tan baskınında dikkat çeken yönlerden biri de olayların içinde bulunmuş olan Orhan Birgit’in yaklaşık on yıl sonra 6-7 Eylül olaylarında da boy göstermesiydi. Bilindiği gibi 6-7 Eylül olayları  Orgeneral Yirmibeşoğlu’nun deyişiyle ‘muhteşem bir özel harp operasyonu’ idi. İstanbul’da yüzlerce polisin gözleri önünde Tan matbaasının basılması, yıkılıp dağıtılması ardından ise yapılan yargılamalar sonucunda hiç kimsenin mahkum olmaması Tan matbaası baskınını da tarihimizde faili meçhul konulardan biri haline getirdi

Dünyabülteni

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.