Bitlis'te Şehitler gecesine salon dar geldi foto
Peygamber Sevdalıları Platformu'na üye derneklerden Bitlis Eğitim Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği' (BEST-DER)'nin düzenlediği 'Şehitleri Anma ve Anlama Gecesi'ne halk yoğun ilgi gösterdi.
BİTLİS - Bitlis Eğitim Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Halk Eğitim Merkezinde ilk kez "Şehitleri Anma ve Anlama Gecesi" düzenledi. Geceye Bitlisliler yoğun bir ilgi gösterdi.
Erdal Tunçtan Hoca'nın okuduğu Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programın açılış konuşmasını BEST-DER Genel Başkanı Cengiz Karakaya yaptı.
Kendilerini böyle bir gecede bir araya getiren Allah'a hamd ederek sözlerine başlayan Karakaya, "BEST-DER olarak kurulduğumuz günden bu yana İslami ve Kur'ani hizmetler yapmaya gücümüz nispetinde çalıştık. Kuruluş gayelerimizden olan mağdur, mahzun, fakir, yetim ve muhtaç aileler ile maddi imkânları elverişli olan hayırseverlerimiz arasında köprü vazifesini görerek, muhtaç ve mağdurların maddi ihtiyaçlarını gidermeye çalıştık. Kutlu doğum etkinlikleri, Hz. Peygamberin hayatını konu edinen siyer sınavları, Kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlamamıza vesile olan meal sınavları, salavat kampanyaları ve yapılan zulüm ve hakaretlere karşı basın açıklamaları ile toplumumuzla kaynaştık ve kaybolan manevi değerlerimizi yeniden ihya etmeye çalıştık" dedi.
"Şehit, sırf Allah için canını verendir"
BEST-DER Genel Başkanı'nın ardından kürsüye Peygamber Sevdalıları Bingöl Bölge Koordinatörü Serhat Bayram çıktı. Konuşmasına Şehit ve Şehadet kelimelerinin anlamlarını vererek başlayan Bayram sözlerini şöyle sürdürdü, "Şehit, sözcük anlamı itibariyle, tanıklık eden ve hazır bulunan anlamında kullanılırken, İslami terim olarak da, canını sadece ve sadece Allah rızası ve Kur'an-ı Kerim hâkim ve üstün olsun diye canını veren kişi demektir. Şehadet ise, kanını dökmek anlamındadır. Şehidin ruhu bedenini terk ederken, elbette ki cennete girer ve o esnada bütün melekler hazır bulunur. Ruhunun yüce Allah'ın huzurunda olmasından dolayı kendisine şehit denilmiştir. Bazı İslam âlimlerine göre, kendisine şehit denmesinin bir sebebi de, cennetlik olduğuna şahitlik edilmesidir. Şehit, Kur'an-ı Kerim için, İslam için, Allah için canını verdiğinden dolayı, bedeni torağın altındaysa da, ruhu Allah'ın katındadır."
"Şehitler, Allah katında rızıklanan misafirlerdir"
Şehitlerin Allah katında rızıklanan misafirler olduğunu dile getiren Bayram, konuşmasını şöyle sürdürdü; "Allah yolunda öldürülenlerin ölü olduğunu zan etmeyiniz. Kur'an-ı Kerim'de ifade edildiği üzere, Allah yolunda öldürülenler ölü değil, bilakis Allah onları kendi katına çıkararak, bol nimetleriyle rızıklandırmaktadır. Şehitler Allah katında refah içindedirler. Ferah ve rahat bir hayat içerisinde olan şehitler, arkalarında kalan Mümin ve Müminelere o müfferrah hayatın müjdesini vermek isterler. Bizlerin de onlar gibi, Kur'an-ı Kerim ve İslam için mücadele ederek, bu mertebeye varmamız için müjde verirler. Şehitler, Allah katındaki nimetlerin zayi olmayacağı müjdesini verirler."
"İslam toplumunu ayakta tutarak bugünlere getiren şehitlerin aziz kanıdır"
Bayram, "Şehitler sadece şehadet esnasında değil, şehit olduktan sonra bile davalarına hizmet etmektedirler. İslam şehitleri olmasaydı, İslam toplumu bu duruma gelebilir miydi? Bu gün Çeçenistan'ı ayakta tutan, işgal altında üzerlerine tonlarca bomba yağıyorken, onları ayakta tutan, izzetlerini, nefislerini ve namuslarını korumaya sevk eden ve onları bu uğurda gayretli kılan, şehitleri ve şehit olma istekleridir" dedi.
"Şehit olmak için şehit gibi yaşamak gerekir"
Şehit olmak için şehit gibi yaşamak gerektiğine vurgu yapan Bayram, "Düğünde damat ile gelin süslenmez mi? Pejmürde elbiseler giymiş, saçı sakalı iç içe girmiş, kir ve çamur içinde bir damadı veya böyle bir gelin hiç gördünüz mü? Damat ve gelin en güzel şekilde hazırlanıp, en güzel elbiselerini giyerler. İşte şehit adayı her Müslüman, şehitlik için süslenir. Sen şehit adayısın ve şehitler gibi yaşayıp, süslenmiyorsun. Ne kadar da garip! O yüzden Müslümanlar şehit olmayı istemeli ve buna hazırlanmalıdırlar. Çünkü şehit olmayı istemek farzdır. Zira bir hadisi şerifte 'Bir Müslüman hayatında bir kez olsun gaza etmemiş olarak veya şehit olmayı istemeden ölürse, cahiliye ölümlerinden bir ölüm üzerine ölmüş olur' buyrulmuştur. Başka bir hadisi şerifte de 'Bir Müslüman şehitliği arzulamadan ölürse, münafıklık alameti üzerine ölmüş olur.' buyrulmuştur. İnsan nasıl yaşarsa, öyle ölür ve nasıl ölürse öyle dirilir" şeklinde konuştu.
Konuşmalardan sonra sanatçı Hikmet'in seslendirdiği birbirinden güzel Türkçe, Kürtçe ve Zazaca ezgi ve marşlar salondakilere keyifli dakikalar yaşattı.
Programda bazı şehitlerin hayatı ve mücadelesi sinevizyon gösterisiyle anlatıldı.
Program okuna duayla sona erdi. (Şükrü Tontaş - İLKHA)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.