Biz Kimiz?

Gerçekten biz kimiz? Doğulu muyuz, Batılı mı? İslam medeniyetine mi aitiz, yoksa Batı modernizmine mi? Referans kaynağımız, beslendiğimiz değer ve öğretiler İslam merkezli mi, yoksa Batıdan alınma mı olacak? Buna karar verebilmiş miyiz?

Ne yazık ki bunları sorgulayacak zihinsel bir cesaretimiz yok. “Arkadaş, ben İslam medeniyetinin evladıyım, benim İslam'ın dışında başka izimlere ihtiyacım yok, İslam düşünsel ve sosyal hayatımı her anlamda mükemmel bir şekilde inşa etme kabiliyetine sahip” diyemiyoruz. Bize ait olmayan, bize yabancı, hatta düşman ideolojileri, düşünsel mektepleri eleştireme cesaretini kendimizde bulamıyoruz.

Zihnimizi Avrupa merkezli kavramlar şekillendiriyor. Müslümanız ama bir Avrupalı gibi düşünüyoruz. Medya bir uyuşturucu görevi görüyor adeta, zihnimizi iğfal ediyor. Zihinlerimiz başkalarının, bizden olmayanların kontrolündeki medyanın işgali altında. Kendimizi özgür bireyler sanıyoruz. Zihinlerimizi kendimize ait öz düşüncelerin yönlendirdiğini sanıyoruz. Hâlbuki biz zihinsel anlamda hala sömürgeyiz. Medyanın ve diğer bazı odakların sömürüsü altındayız.

Mesela Demokrasi… Bize ait bir kavram değil. Batı kültürüne ait, Batıdan ihraç edilmiş ve en önemlisi Batı'ya hizmet eden bir ideoloji… Fakat öyle bir algı oluşturuldu ki sanki Demokrasi kutsal bir değer. Biz Müslümanlar Kur'an-ı Kerim'i, Sünneti Resulullah'ı bıraktık, temel referans olarak Demokrasiyi alır olduk. Hâlbuki Demokrasi Batılılar için helvadan bir put. Bir ihraç malzemesi… İşgal etmek istedikleri İslam topraklarını Demokrasi bahanesiyle işgal ediyorlar.

Ne kadar mukaddes değer varsa, insan onur ve haysiyetini ayakta tutan ne kadar güzellik varsa, özgürlük, adalet, barış, insan hakları ve diğerleri, hepsini Demokrasiye mal ediyorlar. Sonra da kutsal bir din olarak ilan ettikleri Demokrasi adına İslam ülkelerine saldırıyorlar, Müslüman halkları katlediyorlar, ümmetin zenginliklerini talan ediyorlar, bizi biz yapan her şeyi, dinimizi, geleneklerimizi aşağılayıp onlara savaş açıyorlar. Bütün bu cinayet ve alçaklıkları Demokrasi adına, liberalizm adına yapıyorlar. Ve biz kalkıp bu diktatörlüğe, Neoliberal diktatörlüğe itiraz edemiyoruz.

Bugün hiçbir Demokrasi, İslam'ı seçme özgürlüğü vermiyor. Müslümanlar dünyanın hiçbir yerinde Demokrasi yoluyla İslam'ı iktidara getirme özgürlüğüne sahip değil. Demokrasiden faydalanmak için ilk önce gömlek değiştirmek gerekiyor. İslami iddialardan vazgeçmek gerekiyor. Batılılar, onlara benzemek, onların değer ve ideolojilerini özümsemek şartıyla insanların Demokrasiden faydalanmalarına izin veriyor.

Biz Müslümanlar yaptıklarımızla onlara cesaret veriyoruz ne yazık ki! Yaptığımız her güzel işi demokrasiye mal ediyoruz artık. 15 Temmuz'da İslam adına meydanlara dökülüp canlarını feda eden Müslüman halkın zaferini Demokrasi zaferi olarak ilan ettik, kahramanlıkları da Demokrasinin kahramanlığı oldu. Aziz şehitlerimiz de Demokrasi şehidi adını aldı.

Bütün bunları ne diye birden bire düşündüm? Mısır'da yakında gerçekleşecek sözüm ona seçimleri hatırladığım için. İhvan seçimleri ezici çoğunlukla kazandığı halde, Demokrasi havarileri Cumhurbaşkanı Mursi başta olmak üzere on binlerce İhvan mensubunun darbeciler tarafından zindanlara doldurulmalarına ses çıkarmadı. Ama yarın öbür gün Sisi ve diğer darbeciler sahte bir seçimle işbaşına geldikleri zaman Demokrasi dininin havarileri putlarını iştahla yiyecekler ve Sisi'yi utanmadan Demokrasi kahramanı ilan edecekler. Filistin'de, Cezayir'de, Tunus'ta ve İslam dünyasının birçok yerinde yaptıkları gibi…

Çükü onlar için Demokrasi sadece bir işgal ve sömürü aracıdır...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.