Bizim çocuklarımızın eline silah kendi çocuklarına ise gitar veriyorlar
HDP Diyarbakır İl Binası'nın önünde evlat nöbetini sürdüren ailelerin tek bir talebi var, o da çocuklarına bir an önce kavuşmak.
Evlat nöbetindeki umutlu bekleyiş sürüyor. Çeşitli tarihlerde PKK/HDP tarafından kandırılarak çocukları dağa götürülen aileler, evlatlarına kavuşacağı günü sabırsızlıkla bekliyor. Türkiye'nin farklı illerinden gelen ailelerin tek beklentisi çocuklarına kavuşmak.
Okulda olması gereken çocuklarının dağa çıkarıldığına dikkat çeken aileler, "HDP'liler, kendi çocuklarının eline keman-gitar, bizim çocukların eline ise silah veriyorlar." diyerek yapılan zulme tepki gösteriyorlar.
Yaşadıkları acılarını anlatan aileler, herkesin elini taşın altına koyarak, çocuklarının getirilmesi için çaba göstermesini istediler.
2015 yılında İstanbul'da tekstil fabrikasında çalışırken kandırılarak kaçırılan kızı için oturma eylemine katılan acılı baba Cabir Taş, gelmesi için kızına çağrıda bulundu.
"Yardım yapabilecek her siyasi partiden destek istiyorum"
Baba Taş, "Aslen Batmanlı olup 20 yıldır İstanbul'dan yaşıyorum. Aynı acıyı yaşadığımız bu ailelere destek için geldim. Kızım İstanbul Güngören'de bir tekstil fabrikasında çalışırken, kandırıp Kobani'ye gönderdiler. 3 defa Kobani'ye gittim ama bir netice alamadım. 2015 yılından bu yana haber alamadım. Çalmadığım kapı kalmadı. Her yerde devlet tarafından aranıyor. Kobani'ye gittiğini arkadaşlarından öğrendim. Elimde net kanıt var ve bunu polisle paylaştım. Cumhurbaşkanından yardım istiyorum. Bu gün HDP kapısındayım, onlardan da istiyorum. Yardım yapabilecek her siyasi partiden destek istiyorum." dedi.
Son olarak kızına da seslenen baba Taş, "Kızım! Seninle son yaptığım görüşmede hata yaptım. Ne olur evine dön. Çok pişmanım, keşke şu an yanımda olsaydın. 4 yıldır ciğerim yanıyor." ifadelerini kullandı.
"Benim oğlum eline kalem alacağı yerde, şu an silah vermişler"
2015 yılında çocuğu kaçırılan ailelerden Süleyman Aydın, oğlunun getirilmesi için 3 Eylül'de başlatılan oturma eylemine destek verdiğini belirtti.
Çocuğu kaçırıldığı günden bu yana yaşadıklarını anlatan Aydın, şunları söyledi:
"3 Eylül'den bu yana oğlum Özkan için buradayım. Çocuklarımızı PKK kaçırıyor. Önce il başkanlığına getiriyorlar sonra buradan götürüyorlar. Çocuklarımızın dönmesini bekliyoruz. Ben gittim, oğlum Lice'deydi, bizi görüştürmediler. Bizi tehdit ettiler, geri döndük. Onun için buradayım. Kemal Kılıçdaroğlu'na sesleniyorum; 'Siz CHP olarak zaten bu HDP ile uzlaşma yapmışsınız ve berabersiniz. Biz çocuklarımızı sizden de istiyoruz.' 16 gündür buradayız. Hiç mi bizi görmüyorlar? Bu insanlar bu kapıda ne bekliyor, demiyorlar. Biz buranın halkı değil miyiz? Niye bizi dikkate almıyorlar. Biraz vicdanlı olsunlar. Niye bize destek olmaya gelmiyorlar?"
Aydın sözlerine şöyle devam etti:
"HDP de bir gün olsun bile, 'Gelin içeriye ne derdiniz var diye sordular mı? Sormadılar.' Çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz. Çocuklarını özel okullarda, kolejlerde okutuyorlar, bizim çocukları dağa gönderiyorlar. Onların milletvekillerinin çocuklarının ellerine keman-gitar veriyorlar; bizim çocukların eline silah veriyorlar. Buna hangi vicdan dayanır. CHP'nin buraya gelip destek vermesini istiyoruz. Benim oğlum kalem alacağı yerde, şu an silah vermişler. Çocuklarımızı öne atıp öldürtüyorlar. Çocuğumu Sur'da kandırıp, HDP il başkanlığına getiriyorlar. Buradan da Lice'ye göndertiyorlar. Yüzlerce battaniye buradan çıkarıldı. Bunlar hepsi delildir ve bu delilleri karartıyorlar. Bu çocukların yeri okuldur, dağ değil."
"Çocuğumu belediyenin resmi aracıyla kaçırdılar"
Çocuğunun kaçırılmasının ardından HDP Lice İlçe Başkanlığı'nın önüne gittiğinde, "Çevrene bak burada devlet görüyor musun?" diye kendisini tehdit ettiklerini söyleyen Şehmus Kaya, oğlunu kaçırdıkları pikabın da belediyenin resmi aracı olduğunu ifade etti.
Acılı baba Kaya, "Benim çocuğum polis memuruydu. Muş'ta görev yapan kardeşi ve gelini almaya gelirken, Lice yolunda pusu kurarak kaçırdılar. Abisi arayarak kaçırıldığı haberini verdi. Yüzü kapalı 20 kişilik bir grup tarafından kaçırıldı. İçlerinde HDP Lice Eş Başkanı da vardı. Kim olduğunu biliyorum. HDP Lice İlçe Başkanlığının önüne gittim. Onlara, 'Siz devleti inkâr mı ediyorsunuz, yeni bir devlet mi kurdunuz?' dedim. Bana, 'Başka bir zarar görmeden gidin.' dediler. Ben 3 gün 3 gece kaldım, netice almayınca çıktım oradan. Sabah olunca oğlum, kardeşinin kaçırıldığı pikabı görüp gösterdi. O pikap belediyenin resmi aracıydı. Farklı aşiretleri alarak gittim. Fakat yine çocuğumu vermediler. Meral Akşener'e de söylüyorum, 'Sen bir annesin. İkide bir, orası yeriniz değil, yeriniz devlet kapısıdır.' diyorsun. Devlet benim çocuğum kaçırmadı ki." diye konuştu.
"Sadece çocuğumuzu istiyoruz"
"Çocuğum 4 ay önce bir ramazan sabahı işe giderken kaçırıldı. Aynı gün buraya gelseydim, belki çocuğumu içerden alabilirdim." diyen baba Celil Begdaş ise şunları kaydetti:
"Başvurmadığım yer kalmadı. Bu HDP ile olacak bir şey değil. Herkes elini taşın altına koysun. Bütün partiler bir araya gelsin ve bu sorunu çözsün. O gün buraya operasyon yapılsaydı, oğlum kurtulabilirdi. Söyleye söyleye dilimizde tüy kalmadı. Zengin gitmez, olan biz garibanlara oluyor. Bu Allah'tan reva mıdır? Öldüyse bize desinler ölmüş, en azından onu bilelim. Kimseye karşı bir kinimiz yoktur. Sadece çocuğumuzu istiyoruz."
İLKHA
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.