BM’den Kürdistan’da mülteci alarmı
Zebari, Rojava ve Suriye’nin değişik kentlerinden kaçan yaklaşık 120 bin kişinin Kürdistan Bölgesi’ne sığındığını söyleyerek, Rojavalı göçmenler için Duhok, Erbil ve Süleymaniye’de kampların kurulduğuna dikkat çekti.
Kürdistan Bölgesi’ne en büyük mülteci akınının 2012 yılında Suriye’de yaşanan savaşın ardından gerçekleştiğini ifade eden Kürdistan Bölge Dışişleri Sözcüsü Yardımcısı ve Mültecilerden Sorumlu Komisyon Başkanı Dindar Zebari, Rojava ve Suriye’nin değişik kentlerinden kaçan yaklaşık 120 bin kişinin Kürdistan Bölgesi’ne sığındığını söyleyerek, Rojavalı göçmenler için Duhok, Erbil ve Süleymaniye’de kampların kurulduğuna dikkat çekti.
Bunun ardından Irak’ın Feluce, Tiktit, Diyala, Musul ve orta kesimlerinde yaşanan istikrarsızlık ve çatışmalardan dolayı binlerce kişinin yine Kürdistan Bölgesi’ne geçtiğini, bu göçmenlerin geldikleri kentlere yerleştiğini ifa etti.
En büyük mülteci akınının 9 Haziran’da IŞİD’in Musul’u işgal etmesinden sonra yaşandığı belirten Zebari, “Yüzbinlerce Şii Arap, Türkmen Kürdistan Bölgesi’ne geçti. Musul ve çevresinden Hristiyanların sürülmesi ve Şengal bölgesine IŞİD saldırıları ile birlikte yüz binlerce kişi daha çareyi yerini yurdunu bırakıp Kürdistan Bölgesi’ne sığınmakta buldu’’ diye konuştu.
Zebari, Kürdistan Bölgesi’ne sığınanların durumunu ve yaşanan sorunları Bas Haber’e anlattı.
Birleşmiş Milletler Kürdistan Bölgesi’ndeki sığınmacıların durumunu nasıl tanımlıyor?
BM mülteciler açısından Kürdistan Bölgesi’ndeki durumu 3. aşama olarak tanımladı. BM’nin tanımlarına göre 3. aşamadaki mülteciler ki bunlar savaş mağdurları oluyor, acil yardım edilmesi gereken mülteciler oluyor. 3. aşama BM’nin yardım için alarm durumuna geçmesi anlamına geliyor ki mevcut durumda yalnızca 4 yerde, yani Güney Sudan, Orta Afrika, Suriye ve Irak’ta bu düzeyde bir mültecilik durumu var. Kürdistan Bölgesi’de Irak ile birlikte ele alınıyor. Bu durumda BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin temsilcilerinin, Kürdistan Bölge Yönetimi’nin oluşturduğu komitelerle uyum içersinde çalışabilmesi için Erbil’e gelmeleri kararlaştırılmış bulunuyor.
BM ile diğer dünya ülkelerinin ve yardım kuruluşlarının gönderdiği yardımlar Kürdistan’daki mültecilerin ihtiyaçlarını ne düzeyde karşılıyor?
Maalesef yetmiyor. Şu ana kadar gönderilen tüm yardımlar, Kürdistan’a sığınan mültecilerin % 5’inin ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Bu yardımları da durumu acil olanlara ulaştırmaya çalışıyoruz. Kürdistan Bölgesi’nin de tüm mültecilere yardım edebilecek bir bütçesi yok. Bilindiği gibi Bağdat hükümeti de Kürdistan’ın bütçesini kesmiş bulunuyor. Bu konuda yaşanan sıkıntılar da var.
Bağdat yönetimi mültecilere yardımda bulunuyor mu?
Bağdat yönetimi yaklaşık 5 yıldır Kürdistan Bölgesi’ne her hangi bir yardımda bulunmuyor. Yaşanan son felakette de Bağdat ciddi bir yardım girişiminde bulunmadı. Yaptığı cüzzi yardımlar hiç bir boşluğu dolduracak nitelikte olmamıştır. Dolayısıyla Irak Merkezi Yönetimi üzerine düşen görevi yerine getirmemiştir.
Kürdistan’da mültecilerin durumunu ’insanlık felaketi’ olarak adlandırılıyor. Sizce bu tanım doğru mudur?
BM zaten mülteciler açısından acil durum olarak tanımlamış, dolayısıyla ’insanlık felaketi’ tanımı da yerindedir.
Kürdistan’da bulunan mültecilerin sayısı belli mi? Bu sayının daha da çoğalması olası mı?
BM’nin verilerine göre, mevcut durumda Kürdistan’da bir milyon 200 bin mülteci var. Ancak KBY’nin verilerine göre mültecilerin sayısı 1,5 milyonu geçerek 2 milyonu bulmuştur. Sadece Ağustos ayının ilk on günü içersinde Şengal ve çevresinde 400 bin Ezidi Kürdü Duhok kentine sığındı. Ne kent olarak Duhok’un kapasitesi ne de yardım edebilmek açısından KBY’nin gücü bu mülteci yığılmasını kaldırabilecek düzeyde değil.
Hangi ülkeler size yardım gönderdi, bu yardımları nasıl değerlendirdiniz?
Yardımlar iki şekilde oldu. Birincisi ABD ve İngiltere’nin yaptığı yardımlardı. Bu yardımlar Bağdat Yönetimi’nden bağımsız geldi ve doğrudan Şengal dağında mahsur kalanlara ulaştırıldı. İkinci şekilde ise; bazı yardım paketleri Erbil Uluslararası Hava Limanı’na ulaştırıldı. Fransa iki paket halinde toplam 38 tonluk gıda malzemesi gönderdi. Geçen ay Katar 30 ton gıda malzemesi gönderdi. Son 3 ayda Türkiye’den de 100 TIR yardım malzemesi gönderildi. Yine, Birleşik Arap Emirlikleri ve Almanya da yardımda bulundu. Bu yardımların tümü Duhok, Erbil, Kerkük ve Süleymaniye kentlerinde kamp ve sığınma yerlerine yerleştirilen mültecilere ulaştırıldı.
Arap ülkelerinin Şengal’den gelen Ezdi Kürdlere yardımı oldu mu?
Katar ve BAE dışında hiç bir Arap ülkesinin yardımı olmadı. Sadece Ezdiler için değil, Hıristiyanlar, Türkmenler ve hatta Kürdistan Bölgesi’ne sığınan Araplar için de herhangi bir yardımları olmadı. Bu durumda bu ülkeler açısından düşündürücü ve elbette üzücü. Bu insanlık dramına karşı sessiz kalmayı tercih ettiler.
IŞİD’e karşı başlatılan operasyonları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teröre ve özellikle de IŞİD’e karşı mücadele sadece Kürdistan’ın bir savaşı, ya da Kürdistan’la sınırlı bir problem değil. Bu terör dünyanın güvenliğini tehdit eden bir terördür. Dolayısıyla bu mücadelede uluslararası güçlerin Kürdistan’a gerek askeri ve gerekse de maddi desteği oldukça önemli ve anlamlıdır.
IŞİD’in Hıristiyanlara ve Ezdilere karşı uygulamaları Jenosid’dir. Halklara karşı uygulamaları bir bütün insanlık suçudur. Dolayısıyla bu tehdidi ortadan kaldırmak için çok geniş bir konsepte ve çok yönlü işbirliğine ihtiyaç vardır. ABD’nin bu anlamda gerçekleştirdiği hava operasyonları önemlidir ve bu tehdit ortadan kaldırılıncaya kadar devam etmesi gerekiyor.
Kürdistan’a sığınan mültecilere yardım etmek kadar halkın can güvenliğini sağlamakta bir o kadar önemlidir. Dolaysıyla BM Güvenlik Konseyi’nin bu konuda IŞİD’e müdahale için bir karar ve hareketinin olması gerektiğini düşünüyorum. (BasHaber Gazetesi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.