Abdullah KAVAN
Bombalar ve suikastlar halka mı? Liderlere mi?
Uzun süredir patlatılan bombalar ve bu günlerde liderlere yapılabilecek bazı suikastlardan söz ediliyor. Bu suikastı tasarlayanlar veya düşünenler neyi hesaplamış olabilirler. “Su-i kast” dediğimiz cümle kötü niyetle yapılan fiil manasına gelir. Liderlere yapılmak istenen suikastın nedeni ne olabilir? Daha önceleri de Kılıçdaroğlu'na bir suikast girişimi olmuştu… İşin özü ise konjöktürel olarak bu liderler üzerinden halkı kutuplaştırmak ve sağ-sol çatışmasını körüklemek içindir. Örneğin şu anda Kılıçdaroğlu'na yapılacak bir suikastın neticesi, dindar kesimi hedef tahtasına koymak içindir. Ya da Bahçeli'ye yapılacak bir suikastın neticesi ise; MHP tabanını harekete geçirip özellikle batı tarafında yaşayan Kürtlere muhtemel yapılacak saldırıları istemekteler. Tayyip Erdoğan'a yapılacak bir saldırı ise AK Parti tabanı üzerinden bir öfke patlamasını hesaplamaktır. Yani suikast hesaplarını yapanların amacı o liderlerden ziyade doğuracak sonuçları hesaplamaktalar.
Aynı şekilde “Reina” saldırısını yapan şahıs üzeriden de kutuplaştırma hesabıyla yola çıktılar. Örneğin diyanetin yılbaşı eğlenceleriyle ilgili açıklamasını bahane ederek, halk arasındaki sağ-sol fikriyatı üzerinden “fay hatlarını” oluşturmak istediler. Bunu sosyal medya üzerinden tabana yaymaya çalıştılar. Bu tuzağın içine düşen öngörüsüzler de onların değirmenlerine su taşımaktalar. Dün İzmir'de yapılan adliye saldırısına bezer saldırılar da Kürt-Türk fay hatlarını derinleştirmek içindir. Bu yönde atılan her bir adım; halkı kutuplaştırmak ve birbirine düşürmeye zemin hazırlamak içindir. Bu proje ise tamamıyla emperyalist düşüncenin verdiği bir akılladır. Bu projeyi hazırlayanlar önümüzdeki elli, belki seksen senenin hesabını yapmaktalar. Çocukların körpe beyinlerine “kutuplaştırmayla” yatırım yapmaktalar. Körpe dünyalarına bu günden fay hatlarını oluşturmak istemekteler. Müslüman coğrafyasında ayrıştırmaya zemin hazırlayan her yolu denediler/deniyorlar. Bugünden sonra da kutuplaştırma adına her fırsatı değerlendireceklerdir.
Buna karşı aklıselimle hareket edecek mekanizmalar, bu tuzağın kucağına düşmemek adına uyanık olmak zorundadırlar. Toplumun en küçük kurumundan büyüğüne kadar, bu konunun anlaşılması ve bu tuzağı görmek için gayret etmelidirler. Özellikle siyasi partiler “tarafgirlik” gözetmeden bu konuda ittifak halinde olmalılar. Bu konuda sağcı- solcu demeden, Alevi-Sünni demeden, Kürt-Türk demeden; üstünde bulundukları gemiyi batırmak isteyen emperyalist akbabaları görmeliler. Özellikle % 99'u Müslüman olan bu ülkenin evlatları kendi öz değerleri olan İslam şemsiyesi altında bir araya gelmeyi bilmeliler. O şemsiyenin geniş dairesi içerisinde herkesin yeri vardır. Diğer bütün şemsiyelerin alanı dar iken, İslam şemsiyesi herkesin ortak en geniş şemsiyedir.
Netice olarak çok yönlü olarak Türkiye'yi hedef tahtasına koyan güçlerin aşamadığı tek şey halkın sağduyu anlayışıdır. Bunlar arasında onların tuzağına düşenler ise azınlıkta kalmaktalar. Bu azınlığı çoğaltmak ve bir iç karışıklığa zemin hazırlayan her olayı değerlendirmekteler. Ya da ona zemin hazırlamak için her türlü projeyi hayata geçirmek istemekteler. Sansasyonel ve emellerine hizmet edecek suikastlar da bu hedefin sadece bir parçasıdır. Asıl suikast halka yöneliktir, diğer tümü buna zemin hazırlamak içindir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.