BOP, BİP Derken şimdi de GOP
ABD'nin şeytanlıklarının ardı arkası kesilmiyor. Gün geçmiyor ki yeni hileler ve desiselerle İslam âleminin başına çoraplar örmesin.
ABD'nin şeytanlıklarının ardı arkası kesilmiyor. Gün geçmiyor ki yeni hileler ve desiselerle İslam âleminin başına çoraplar örmesin.
Ortadoğu'da yıllarca desteklediği kukla yönetimlerle Müslüman memleketlerin -başta petrol olmak üzerezenginliklerini çalıp çırptı. Bu diktatörlerin elleriyle Müslüman halkları katliamlardan geçirtti. Bunlarla iş göremez hale gelince de BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) adıyla miatları dolan bu diktatörleri yeni diktatörlerle değiştirmek için harekete geçti. Bunu da “Demokratik değişimler” adı altında yaldızlı sözlerle yapmakta. Aslında BOP, BİP (Büyük İsrail Projesi)'e giden ilk basamaktır. Tih çölü sürgününden bu yana İsrail oğullarının hayallerini süsleyen arzı mev'ud idealini hayata geçirme ütopyası, dünya halkına BOP projesi olarak lanse ediliyor. Bununla beraber bu projenin temelinde emperyalist ABD'nin sömürgecilik, talan, yağma mantığı da yatmaktadır.
Bu, son yıllarda diktatör kukla yönetimlerde oluşturulmak istenen kimi reformlarla (!) zulüm ve baskılardan bıkan Müslüman halkı uyutmak için tasarlanmış çok sinsi bir oyundan başka bir şey değildir.
Emperyalist ideallerle girdiği Irak'ta batağa batınca, bundan kurtulmak için bu kez yeni bir şeytanlıkla ortaya çıktı. Nedir bu? “GOP”. Yani “Genişletilmiş Ortadoğu projesi.” Ne anlama geliyor? En basit deyimle: “Ben batıyorum, madem öyle, sizleri de kendimle batıracağım” veya “Ben batmak üzereyim, sizler benim batmamam için basacağım taşlar olacaksınız.”
Evet, ABD'nin BOP projesinin dışında kalan ve halkı Müslüman olan memleketleri bu işin içine çekmek istemesinin en büyük nedeni budur. Zira her geçen gün girdiği bataklıkta biraz daha batıyor.
“Kendi dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla hoşnut olmayacaklardır…”
Hariri suikastı bahane edilerek Lübnan'dan çıkarılan Suriye, rahat nefes alacağını zannederek yanıldı. Zira Siyonist İsrail'in kışkırtmaları ve Irak'taki kuyruk acısını dindirmek için eften püften bahanelerle ABD, Suriye üstündeki baskılarını arttırıyor.
Suriye ne yapıyorsa yaranamıyor. Sınırlarını korumasına ve ABD'ye istihbarat bilgileri vermesine rağmen “Irak'taki direnişçileri destekliyor, teröristleri barındırıyor” suçlamasından kurtulamadı.
Öyle görülüyor ki, Suriye'yi bölgede pasifize ve etkinliğini minimize edecek ve pısırıklaştırıp sindirerek İsrail'le barış masasına oturtmadan -diğer bir deyimle “teslim almadıkça”peşini bırakmayacaklar.
İsrail'le iyi ilişkiler geliştirmeyen ve Filistin direniş hareketlerine -sınırlı da olsaverdiği destek dikkate alındığında Suriye, hedef olmaktan kurtulamayacaktır. Sudan bahanelerle ikide bir de üzerine hırlayıp istedikleri raya oturtmak için her yolu deneyecekler. Nitekim bahane bulmak onlar için o kadar güç değil. Lübnan'da yapılan seçimlerin Güney Lübnan ayağında Suriye yanlısı Emel hareketi ile Hizbullah koalisyonunun birinci çıkmasını hazmedemeyen ABD'nin; “Suriye suikast listeleri oluşturmuş” demesi, karısını boşamak için bahane bulamayıp da: “Hamur yoğururken neden kendini sallıyorsun” diyen adamın hali gibidir. Bunun yanı sıra Suriye taviz verdikçe ABD tehdit ve tacizlerinin dozajını arttırıyor. “Ya bendensin ya düşmandan” mantığıyla hareket eden Bush yönetimi, Suriye'yi içten ve dıştan kıskaca almak için her türlü hileye başvurmaktadır.
Lübnan seçimlerinde Güney Lübnan'da Emel-Hizbullah koalisyonun galip gelmesi İsrail'e karşı verilen direnişin desteklendiğini bir kez daha teyit etmiştir. Hâlbuki Büyük Şeytan'ın, Suriye'yi Lübnan'dan çıkarmaya zorlamasının en baştaki sebebi Hizbullah'ın etkinliğini azaltmak, Hizbullah'ı silahsızlandırmak böylece Siyonist İsrail'e rahat bir nefes aldırmaktı. Hesapları şimdiye kadar tutmadı. Bunun peşini bırakmamaya kararlılar. Çünkü Siyonist İsrail'in güvende olması, Lübnan'da istediği gibi at koşturabilmesi buna bağlı. Özellikle Hasan Nasrallah'ın: “Bundan sonra Lübnan yönetiminde söz sahibi olmak istiyoruz.”
Açıklaması önem arz ediyor. Bu, Lübnan'ın Siyonist İsrail ve ABD'nin güdümüne girmeyeceği ve burada ıslık çalarak her istediklerini yapamayacakları anlamına geliyor. Hizbullah'a diş geçiremeyen ABD, çareyi Suriye'yi sıkıştırmakta buluyor. Hem ayrıca bölgenin kanayan yarası olan Golan meselesi var. Bu konuda Suriye'ye geri adım attırmaları lazım. Baskılarla Suriye'yi bu konuda taviz vermeye zorlamak için ikide bir de suçlayıcı ithamlarda bulunmaya devam edeceklerdir.
İnzar Dergisi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.